Konu başlığımıza kaldığımız yerden devam edelim inşallah: Günümüzün meşhur tasavvufçularından Cübbeli Ahmet Hoca bakın Gavs hakkında neler söylüyor? Gavs en büyük velidir, Kutupların başıdır. Evliyanın başı bir tanedir, Gavs bir tane olur. Kutup çok olur. Kutbu medar vardır, kutbu irşat vardır, Gavs eşittir, kutbul Aktap. Kutupların kutbu tek kişidir o Gavs ’dur.
Peki, bu konularda Yüce Allah ne buyuruyor? “O’ndan başka taptıklarınız, sizin ve atalarınızın takmış olduğu bir takım kuru isimlerden ibarettir. Allah, onların Tanrı oldukları hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm ancak Allah’ındır. O, size kendisinden başkasına tapmamanızı emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Yusuf 40)
Cübbeli devam ediyor: Bu Gavs ‘dur. Gavs demek, dara düştüğünde “Yetiş Ya Abdülkadir Geylani” medet Ya İmamı Rabbani, demek gibi, Allah’ın kendilerine tasarruf verdiği, kendilerinden imdat istendiğinde, Allah onların ruhaniyetlerini yetiştireceği, dara düşenlerin imdadına yetiştireceği zatlara Gavs denir. Gavs zati Arapçada yardım demektir.
Görüldüğü gibi bu Sofiler, Allah’tan istenmesi gereken yardımı Gavs dedikleri kişilerden isteyerek bilerek Yüce Allah’a şirk koşmaktadırlar. Ama bu konuda Yüce Mevla şöyle buyurmaktadır:
“Onlar mı daha güçlü, yoksa darda kalana kendisine yalvardığı zaman karşılık veren ve sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hâkimleri kılan mı? Allah’tan başka bir İlah ‘mı var? Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz.(Neml 62)
“Belki kendilerine yardım edilir diye Allah’tan başka İlah edindiler. Oysa o (Kulluk ettikleri) onlara yardım edemezler. (Aksine) kendileri o İlahlara hizmet eden hazır askerler durumundadır.” (Yasin 74-75)
Bu iki ayetin yorumunu yapan Cemal Külünkoğlu Hocamız, şunları söylemektedir. Ayette bahsedilen “Allah’tan başka İlahlar”; hayali güçler, çaput bağlanan ağaçlar, kabirler, yatırlar, İlahlaştırılan kişiler, azizler ve başkalarıdır. Bunu acı örneklerine maalesef günümüzde çok sık rastlanmaktadır. Küçücük bir dünya menfaati için dininden taviz verenler, başkalarına Tanrısal nitelikler yükleyerek onlardan medet umanlar, makam ve mansıp için kul-köle olanlar, derdine mezar da, yatır da derman arayanlar bu ayete bakarak hayatını sorgulamalıdır.
Yine bir başka ayette yüce Mevla şöyle buyurmaktadır: “Allah’ı bırakıp O’na yakınlık sağlamak için edindikleri ilahlar kendilerine yardım etselerdi ya! Aksine onları yüzüstü bırakarak uzaklaşıp kayboldular. Bu, onların yalanı ve uydurmakta oldukları şeydir.” (Ahkaf 28)
Yine bundan sonra konuya başka bir program da yorum yapan ve tasavvufçuların düştüğü yanlışları çok güzel açıklayan eserler yazan sadettin Merdin kardeşimiz şunları söylüyor: Cahiliye dönemindeki müşriklerde “Allahümme lebbeyk, La şerike leke lebbeyk.” Buyur Allah’ım, emret Allah’ım, senin ortağın yoktur. Buraya geldiklerinde sadece, Peygamber durun, daha başka bir şey söylemeyin diyor. Fakat onlar şunu söylüyorlar: “İlla şerike ve hüve lek.” Bir ortağın vardır Allah’ım oda senin. “Ma temlikü ve la lek.” Onun sahip olduğu her şey senin, diyorlar. Ona da yetkiyi sen verdin ya Rabbi, diyorlar.
Bu günkülerde böyle diyorlar: “La ilahe illallah” demelerine rağmen İlla Gavs, İlla Kutup, illa aktap, illa Mürşidi Kamil, illa insanı Kamil Pek çok alt Tanrılar icat ediyorlar ve bunları kâinatın tasarrufuna, işleyişine müdahil kabul ediyorlar. Mesela Kutup, değirmen taşının etrafında döndüğü mil demektir. Allah’, güya Evrenin dört iklimini, dört bölgesini dört tane kutup denen alt Tanrıya vermiş, onlar idare ediyorlar. Mesela Osmanlı Şeyhülislamı Sadi Efendi, kim buna inanırsa küfrü mucip, katli vaciptir, diye fetva vermiştir. İlk mutasavvıflar, hiç böyle sözlere yer vermemişlerdir. Çok-çok sonra bu sözler söylenir olmuştur.
Allah’ü Zülcelal Hazretleri şöyle buyurur: “Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? İşte bunlar, Rablerine sunulacaklar. Ve şahitler de: “Rablerine karşı yalan söyleyenler bunlardır” diyecekler. Biliniz ki, Allah’ın laneti zalimler üzerinedir.” (Hud 18)
Bu izahlardan sonra Gavs’larından yardım isteyenlerin, Gavs diye adlandırdıkları Şeyhlerini nasıl alt Tanrılar yaptıklarını Kur’an-ı kerim ayetleriyle görmüş olduk. Böylece nasıl şirk çukuruna yuvarlandıklarını da öğrenmiş olduk.