pendik escort bayan
https://www.ozmenpc.com/masaustu-pc-oyuncu
ak
Talha  ÖZARSLAN
Köşe Yazarı
Talha ÖZARSLAN
 

SPOR MEDYASININ SORUMLULUĞU

SPOR   MEDYASININ   SORUMLULUĞU Spor  sadece  futbol  değildir. Ancak Ülke  gündeminin en fazla meşgul eden spor  dallarının  başında  FUTBOL gelmektedir. Diğer  spor  dallarında elde edilen başarılar göz ardı edilmektedir. Örneğin şu  günlerde Avrupa Güreş Şampiyonası  vardır. Ancak bu  organize  spor  gazetelerinde bile minnacık yer bulur. Bu kabul edilecek  bir  gerçek  değildir. İşte o zaman bu  spor  gazetelerine verilecek ad, spor  gazetesi anlamından çıkar. Futbol haberleri  gazetesi  diye adlandırmak gerekir. Evet, öyle bir yayın anlayışı bar ki; spor  sadece  futboldur... Bence Futbol olayının bu kadar gündeme taşıyan ülkemizdeki  spor  basınının  öncüleridir. Üzücü tarafı bu kadar yatırıma rağmen bir  türlü elde edilemeyen üstün başarıların  peşinden  koşmaktır. Oysa taraftar desteği  milyonlarla  ifade edilir. Onun için bu kulüplere  başkan olmak çok önemli  bir  ayrıcalıktır. Hatta o  başkanlar bunun farkında olduğu için, o makamın bazen ağırlığını da kullanmak isterler. Spor  yorumcuları  ise, sanki taraftar gibi  yorum yapmaktadırlar. Tarafsız kalan pek azdır. Hakem değerlendirmelerini  yapan  insanların  hakemlik günlerindeki  halleri aklıma geliyor. Bu iş bu kadar basit mi?  Bir  pozisyonu defalarca  seyredip  karar veriyorlar. Üstelik kararları da tuttukları takım lehine oluyor.  O nedenle ortak bir noktada buluşamıyorlar. Farklı, farklı yorumlar çıkıyor. Sonuçta  benim yorumum böyle  diyorlar... İşin içinden çıkılmaz hale  getiriyorlar... Hele bir de yorum yapan eski  teknik çalıştırıcılar... Evlere  şenlik... Bakın şimdi  bir  örnek sunayım. Transfer  mevsiminde  onlarca  insan gündeme gelir, gider. Amaç reyting oluşturmaktır. Şu spor kamuoyuna yazıklar olsun... Ülkemdeki bir yabanci topcunun kalıp, kalmayacağı günlerdir tartışılıyor... Ne olacaksa olsun... Ülkenin bu kadar gündeminde, bir çalıştırıcının, şimarık bu saygısız topçuların, gündem oluşturmasından nefret ediyorum. Gerekirse ligler iptal edilsin kimin umurunda, diyemiyorum. Stadlara bakın benim ne kadar doğru söyleyip, söylemediğimi görürsünüz... Sade vatandaşın gündeminde olmayan bu konuları spor medyası taze ve sıcak konu olarak hep gündemde tutuyor... Sonuç bir kaç bin kişi ile oynanan maçlar ve her maçta arbede... Sonrada  seyirci neden stada  gelmiyor?  Sorularına cevap arıyorlar. Cevap  belli; Sizin eseriniz... Övünebilirsiniz... Oysa sade  vatandaş evine ekmek alacak parasını sırf  düzgün bir maç seyretmek için, harcamaya karar veriyor. Maç seyretmeye  stada gelen vatandaş geldiğine geleceğine  pişman oluyor. Ne kadar olumsuzluk var ise, sahada  görmek mümkün... O halde o vatandaş neden cebinden fadakarlık ederek  maça  gelsin? Zaten Anadolu  takımları ayrı bir  kategoride değerlendiriliyor. Varsa, yoksa büyük takımlar. Hoş, Anadolu takımlarının  şehirlerinde yaşayan insanlar  bile, büyük takım dedikleri takım taraftarı olma özelliklerini öne çıkarıyorlar.  Yeter artık yabancı hayranlığı zirve yapmış sunumlarınız yerin dibine batsın... Şımarık topçularınız da; öyle bir havanın olduğunu anlayarak pozisyon alıyorlar.... Siz de artık kendinize gelin... Gereksiz tartışmalarla yok Hatem hatası falan diyerek basarisızliklara  kılıf bulmayın... Topçularının eksikliklerini  görmeyen yöneticiler farklı bahanelere  sığınıyorlar. Oysa olay basit  topçu dediğin sahada görevini  yapmak üzere  sözleşme imzalamaktadır.  Çıkıp  görevini  yapacak. Amma öyle olmuyor. Üstelik kendi hatasını ve  başarısılığını gizlemek için ya rakip oyuncu ile didişiyor, yahut  hakemle... Sonrasında olmadı taraftarı  tahrik ediyor. Bakın GS maçında hakem Nelson'un hareketine hemen kırmızı kart  verdi. Oysa bizim maçlarımızda bunun  onlarcası yaşanmaktadır. Sene başında büyük umutlarla alınan topçuların bazılarından verim alınamamaktadır. BJK'  ya bir adam getiridler. Adam bir  maç bile  oynamadı. Gitti, Gittiği takımda sürekli oynuyor. Bu yapıaln işlerde bir  terslik var. Amma  Ülkenin milyon dolarları gidiyor. Sonra Takımların borcu  durmadan  yükseliyor. Sonrasında Devlete olan borçlarının  affını  istiyorlar. Oysa Avrupa  ülkelerine göre, en az vergi alan ülkelerden biriyiz. Yanlış ve eksik yapılan sözleşmelerden  dolayı milyon  dolarlar  heba oluyor.  Ülkenin gündemine zoraki bu konuları taşımayın gidecek adam defolsun, gitsin o kadar... Benim canlarım VATAN için, can verirken bu haber  karmaşası kabul edilebilir değildir... Doğru, dürüst yorumsuz habercilik yapın, yalandan, uzak durun...
Ekleme Tarihi: 18 Şubat 2024 - Pazar

SPOR MEDYASININ SORUMLULUĞU

SPOR   MEDYASININ   SORUMLULUĞU

Spor  sadece  futbol  değildir. Ancak Ülke  gündeminin en fazla meşgul eden spor  dallarının  başında  FUTBOL gelmektedir. Diğer  spor  dallarında elde edilen başarılar göz ardı edilmektedir. Örneğin şu  günlerde Avrupa Güreş Şampiyonası  vardır. Ancak bu  organize  spor  gazetelerinde bile minnacık yer bulur. Bu kabul edilecek  bir  gerçek  değildir. İşte o zaman bu  spor  gazetelerine verilecek ad, spor  gazetesi anlamından çıkar. Futbol haberleri  gazetesi  diye adlandırmak gerekir. Evet, öyle bir yayın anlayışı bar ki; spor  sadece  futboldur...

Bence Futbol olayının bu kadar gündeme taşıyan ülkemizdeki  spor  basınının  öncüleridir. Üzücü tarafı bu kadar yatırıma rağmen bir  türlü elde edilemeyen üstün başarıların  peşinden  koşmaktır. Oysa taraftar desteği  milyonlarla  ifade edilir. Onun için bu kulüplere  başkan olmak çok önemli  bir  ayrıcalıktır. Hatta o  başkanlar bunun farkında olduğu için, o makamın bazen ağırlığını da kullanmak isterler. Spor  yorumcuları  ise, sanki taraftar gibi  yorum yapmaktadırlar. Tarafsız kalan pek azdır. Hakem değerlendirmelerini  yapan  insanların  hakemlik günlerindeki  halleri aklıma geliyor. Bu iş bu kadar basit mi?  Bir  pozisyonu defalarca  seyredip  karar veriyorlar. Üstelik kararları da tuttukları takım lehine oluyor.  O nedenle ortak bir noktada buluşamıyorlar. Farklı, farklı yorumlar çıkıyor. Sonuçta  benim yorumum böyle  diyorlar... İşin içinden çıkılmaz hale  getiriyorlar... Hele bir de yorum yapan eski  teknik çalıştırıcılar... Evlere  şenlik...

Bakın şimdi  bir  örnek sunayım. Transfer  mevsiminde  onlarca  insan gündeme gelir, gider. Amaç reyting oluşturmaktır. Şu spor kamuoyuna yazıklar olsun... Ülkemdeki bir yabanci topcunun kalıp, kalmayacağı günlerdir tartışılıyor... Ne olacaksa olsun... Ülkenin bu kadar gündeminde, bir çalıştırıcının, şimarık bu saygısız topçuların, gündem oluşturmasından nefret ediyorum. Gerekirse ligler iptal edilsin kimin umurunda, diyemiyorum. Stadlara bakın benim ne kadar doğru söyleyip, söylemediğimi görürsünüz... Sade vatandaşın gündeminde olmayan bu konuları spor medyası taze ve sıcak konu olarak hep gündemde tutuyor... Sonuç bir kaç bin kişi ile oynanan maçlar ve her maçta arbede... Sonrada  seyirci neden stada  gelmiyor?  Sorularına cevap arıyorlar. Cevap  belli; Sizin eseriniz... Övünebilirsiniz...

Oysa sade  vatandaş evine ekmek alacak parasını sırf  düzgün bir maç seyretmek için, harcamaya karar veriyor. Maç seyretmeye  stada gelen vatandaş geldiğine geleceğine  pişman oluyor. Ne kadar olumsuzluk var ise, sahada  görmek mümkün... O halde o vatandaş neden cebinden fadakarlık ederek  maça  gelsin? Zaten Anadolu  takımları ayrı bir  kategoride değerlendiriliyor. Varsa, yoksa büyük takımlar. Hoş, Anadolu takımlarının  şehirlerinde yaşayan insanlar  bile, büyük takım dedikleri takım taraftarı olma özelliklerini öne çıkarıyorlar. 

Yeter artık yabancı hayranlığı zirve yapmış sunumlarınız yerin dibine batsın... Şımarık topçularınız da; öyle bir havanın olduğunu anlayarak pozisyon alıyorlar.... Siz de artık kendinize gelin... Gereksiz tartışmalarla yok Hatem hatası falan diyerek basarisızliklara  kılıf bulmayın... Topçularının eksikliklerini  görmeyen yöneticiler farklı bahanelere  sığınıyorlar. Oysa olay basit  topçu dediğin sahada görevini  yapmak üzere  sözleşme imzalamaktadır.  Çıkıp  görevini  yapacak. Amma öyle olmuyor. Üstelik kendi hatasını ve  başarısılığını gizlemek için ya rakip oyuncu ile didişiyor, yahut  hakemle... Sonrasında olmadı taraftarı  tahrik ediyor.

Bakın GS maçında hakem Nelson'un hareketine hemen kırmızı kart  verdi. Oysa bizim maçlarımızda bunun  onlarcası yaşanmaktadır. Sene başında büyük umutlarla alınan topçuların bazılarından verim alınamamaktadır. BJK'  ya bir adam getiridler. Adam bir  maç bile  oynamadı. Gitti, Gittiği takımda sürekli oynuyor.

Bu yapıaln işlerde bir  terslik var. Amma  Ülkenin milyon dolarları gidiyor. Sonra Takımların borcu  durmadan  yükseliyor. Sonrasında Devlete olan borçlarının  affını  istiyorlar. Oysa Avrupa  ülkelerine göre, en az vergi alan ülkelerden biriyiz. Yanlış ve eksik yapılan sözleşmelerden  dolayı milyon  dolarlar  heba oluyor. 

Ülkenin gündemine zoraki bu konuları taşımayın gidecek adam defolsun, gitsin o kadar... Benim canlarım VATAN için, can verirken bu haber  karmaşası kabul edilebilir değildir... Doğru, dürüst yorumsuz habercilik yapın, yalandan, uzak durun...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.