Yeni hükümler koyan bir sapık: Kur’an-ı kerim de ki hükümleri kendinin ve müritlerinin keyfine göre değiştiriyor. “Allah yirmi birinci asırda yeni hükümler bildirdi” diyerek, kendini vahiy gelen bir Peygamber gibi gösteriyor.     Sapık şeyh konuşuyor: “Nerden söylüyorum, Vallah’i de gök ehli söylüyor, Billah’i de gök ehli söylüyor. Benim kimseye bir harf söylemem söz konusu değil. Ama insanların işleri bozuluyor. Pek çok insan miras konusunda ki yanlış uygulaması bozuluyor. Karşı çıkabilirler, hiç umurumda değil. Allah’ın dediği esastır. Miras erkek çocuk, bu asırda, bundan sonra ki asırda herkese göre birdir.               Bakın bu fıkhı kuramları asıl forumlarına göre söylemiyorum. Bundan sonra ki asırlarda fıkıh değiştiriliyor. Yerinde olanlar sorsunlar, çok güzellikler, kolaylıklar var. İstifade edelim. Meseleler çok kabarmış. Herkesin eşit, bahane bulamayacağı bir fıkıh ortaya koyacağım. Kimse demesin, onu yapacaktım haram, bunu yapacaktım haram. Haramları Allah biliyor. Bu fıkhı değiştiren Allah Taala.                Zaten maneviyattan haberdar olan insanlar, fıkhın değiştiğini kabul edecekler. Şimdi etmeye başladılar zaten. Üzerinde olanlara sorsunlar. Hoca Efendiler nerden söylüyor, bu şifalar nerden geliyor? Eğer şifa varsa fıkıhta değişir. Kardeşim, var mı sorusu olan?   Allah diyorsa, Melekleri diyorsa biz söyleriz. Hiç kimse kusura bakmasın. Onların tuttuğu köşe başlarına bakmıyoruz. Müridimi elimden alacak, cemaatimiz dağılacak, tabanımız kayacak bizi ilgilendirmiyor. Ben doğruyu söylerim, isteyen yapar, istemeyen yapmaz.                Fıkıh değişiyor, bu fıkıhta Ahmet, Mehmet istiyor diye değiştiremez. Maneviyat değiştiriyor. Çoğu bilgiler artık kaldırılıyor, bunu gök ehli yapıyor. Şahsi tasarrufum söz konusu değildir.               Gök ehlinden kastınız? Gaybi âlemde görülmeyenler, Melekler, nurlar, özel vazifeliler. Cin taifesi, Evliya zatların ruhları nerde dolaşıyor? Yerde dolaşmıyor.                                              ALLH’TAN GELEN VAHYİ ANLATIYOR         Allah (c.c) Türkiye’nin komşuları ile yaşadığı sahte baharın çok sürmeyeceğini bildirmektedir. Bundan sonra Türkiye’nin önünde zorluklar çok olacak, Allah’ın yardımları da çok olacak. Allah (c.c) bir Müslüman’ın veya ülkenin zorda kalmasını istemez. Allah, bu yapısal değişikliğin İslam ülkelerinin menfaatına olacağını da bildirmektedir.               Allah, bu değişimin üssünün Türkiye olacağını da bildiriyor. Bu değişim 2002 den itibaren başlayacak. Bu hizmete kim dokunursa çarpılır.                                                 İLGİNÇ BİR VEFA ÖRNEĞİ             Mermerden yazılmış mezar taşında çok uzun bir yazısı olan fakat okunamayan bir kabrin başına altı kişi gelmiş, el ele tutuşmuşlar ve içlerinden biri bir ilahi okuyor:                                          Medine şehrine vardım- Can Muhammedi aradım                                                                                          Onu görmekmiş muradım- Medine’nin yollarında.       Mezarda yatan ya şeyhleri veya büyükleri. Hemen bu bir kıtalık ilahinin ardından, altı kişi aynı anda uyumlu olarak başlarını iki yana sallayarak Hayy, Hayy diye zikir çekiyorlar.       (Bu da bize şunu gösteriyor: Din adına Hurafe ve Bid’at uyduranlara sınır yok.  Kim bilir daha neler göreceğiz?       İMAMI RABBANİYE GÖRE ALLAH KENDİSİNE KADIN SURETİNDE GÖRÜNMÜŞTÜR       Videoyu hazırlayanların “Şirk ve küfür” sözlerine katılmıyorum. Mektubattan alıntı yapıp konuşanı da tanımıyorum. Fakat aynı mektubu bende okudum, aynı konu M. Arabinin “Füsus’unda” da geçer. Bunları, “doğrudur veya bildikleri vardır, öyle demek istememişlerdir” diye onaylamakta doğru değildir.       Şöyle anlatılıyor: İmamı Rabbani, açın Mektubat’ına bakın, ondan bahsedeceğim. İmamı Rabbaninin meşhur eserini okuduğunuz zaman onun da aynı inanca sahip olduğunu göreceksiniz. Mektubatın birinci mektubu açın okuyun. Körü körüne birini savunmanın anlamı olmaz. Çok affedersiniz, boynumuza ip takıp, ucunu da birilerinin eline vermek olmaz. İman etmek için şart mı, birilerinin eline, ayağına yapışmak. Bunların zırva sözlerini dinlemek. Bunlara iman, imanın şartlarından mıdır?   Bakınız birinci mektup: “Tarikat edeplerine ait işlere devamım sırasında. Yüce Allah’ın zahir ismi şerifine bir zuhur yeri olma şerefine eriştim. Hem de tam manasıyla, hem de her şeyden ayrı bir anlamda erdim. O, kadar ki bütün eşyada tek-tek tecelliyi gördüm. Allah’ü ekber. Tek-tek Allah’ın eşyaya tecelli ettiğini gördüm” diyor. “Özellikle kadınların kisvesinde, hatta ayrı-ayrı her uzuvlarına tecellisini gördüm. Bu kadınlar zümresine o kadar ram oldum ki anlatamam.       Yahu kardeşim, affedersiniz, bu adam birinci mektupta, Allah’ın kadının bütün azalarına hatta fercine zuhur ettiğinden bahsediyor. Bu kadar edepsizlik, bu kadar ahlaksızlık olur mu? Açın İmamı Rabbaninin birinci mektubunu okuyun. Allah’ın bütün eşyaya tecellisinden bahsediyor. O kadar ki “Allah’ın bütün eşyaya tecellisini gördüm” diyor.     Allah’ü Teaalayı görmek isteyen Peygamberlerden birine ne dedi Rabbimiz? “Len Terani” Asla sen beni göremezsin. Bak şu dağa buna tahammül edebilir mi? Allah’ü Teaala azıcık dağa tecelli edince dağ param parça olmadı mı? O halde ne demek istiyor bu insanlar. Biz anlıyoruz bunların ne demek istediklerini. Bunlar her şeyin bir Allah olduğunu söylüyorlar. Gayet açık Allah’ın her şeye hulul ettiğinden bahsediyorlar.    Sitede yayınlanan köşe yazılarından yazarları sorumludur...