Abdullah Efendi rahmete kavuşmuş bir şeyh efendidir. Nevşehirli Abdullah Efendi olarak ta tanınır. Sivas’ta ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde azımsanmayacak müridi vardır. Sivas’ta ki müritlerinden birçoğunu tanırım. Sağlığında kendisi ile de tanışmak nasip oldu. Bir saate yakın sohbet sırasında “Efendi nerede tahsil gördünüz” diye sordum. Cevabı ise cehaletini itiraf niteliğinde olmuştu. “Evladım, bizler 1940 lar da okula gitmeye başladık. O, zamanlar Kur’an okumak yasaktı, onun için Dini tahsil yapamadım.
Abdullah Babanın senelerce önce yapmış olduğu konuşmalara ulaştım. O, konuşmaların başına müritlerinden bazıları şöyle bir not düşmüşler: “Bizi şaşırtan tarafı ise, bu yaptığı sohbette ileride neler olacağını bilmesi ve bizlere anlatması idi. Bu durum kendisinin Ledünni ilme sahip ve mürşidi kâmil olduğunun ispatı olsa gerek” demişler. Hâlbuki A. Baba, “Ledünni ilme” değil, ledünsüz ilme de sahip değildi.
Bıraktığı şeyler, birilerini sapıtmaya devam etmese idi, A. Baba hakkında yazma gereği duymazdım. Şimdi kendi sesinden dinlediklerimi yazıya geçirerek neler söylediğine bir bakalım:
“Bir kurtuluş yeri arıyor mu millet? Kurtulacak İnşallah. İsteseler de, istemeseler de Rabbim nurunu tamamlayacak. Mehdi Aali Resulün gelmesine zemin hazır, yakın. Evet, hem de geldiği zaman bütün dünya da görecek. İsa (a.s.) Hazretleri inecek, Melekler çevresinde gezecek, bütün televizyonlar kendiliğinden açılacak. Kulun açtığına inanıyon da, Allah’ü Teâlâ’nın açtığına niye inan mı yon? Hep görecekler, televizyonlarda açılacak ve herkes görecek. Beni İsrail Yahudi’si de Müslüman olacak. Şimdiden olmaya başlıyor. Bunlar istese de istemese de Müslüman olacaklar. Gel bahalım diyecek, ne kadar ama varsa getirecekler. “Bismillah’i Ya Ali” diyecek, hepsinin gözleri açılacak. Ayakları sakat olanları getirecekler. “Bismillah’i Allah’ü Ekber” diyecek, hepsi kalkıp yürüyecek. İyi edemedikleri hastalar şifa bulacak. Gabristandan ölü kalksın diyecek, hemen “Bismillah’i bi iznillah diyecek, mevtalar gonuşacah. Havada uçan guşlara dur diyecek, guşlar hemen duracak. Su ol diyecek olacah.
Bunları gördükçe elbette tıp ilmi de, feza ilmi de sükût edecek. İlahi gücü gören herkes susacak. Yahın, hem de çoh yahın. Hepimiz göreceğiz İnşallah. Alametleri Avrupa da görüktü. Bir tane çocuk Müslüman oldu, pırıl-pırıl. İslam federasyonu kurmuş hem Arapça kitap yazdırıyor, hem İngilizce, hem Fransızca. (Yanındakine:) “Abdülvahit miydi”? Muazzam çalışıyor. Televizyona çıkıyor hep ayetlerle konuşuyor, orada hep büyük adamlarla konuşuyor.
Yanında ki Mürit soruyor, “Efendim Mehdi şu anda yaşıyor diyebilir miyiz?” Abdullah Baba hemen cevap veriyor: “Yaşıyor, Mehdi Aali Resul hayatta yaşıyor. İhvanlarımızdan görenler var. Kalp gözüyle de görenler var, ama daha kendinin Mehdi olduğunu bilmiyor. İlmiyle yaşıyor, âlim yani. Şekliyle şemaliyle Resulüllah’a da benziyor. İsa (a.s.) indiği zaman ona vazife verilecek. Hz İsa diyecek ki, “Sen Allah’ın Resulünün evladısın, Mehdi Aali Resul sen, Cuma namazını kıldır.
Oda diyecek, “Sen bir Nebisin, sen Ruhullah’sın sen kıldır namazı.” –Hayııır: “Ben O, Habibi Resulü Muhammed’e ümmet olarak geldim. Peygamber olaraktan değil. Hanefi mezhebi üzerine de amel edeceğim, İmam sensin diyecek. Mehdi, “Allah’ü Ekber” deyince kalbi açık dervişler yüzünü görecek. İsrail bile tasdik edecek.
Geçen bir arhdaş anlattı da: “Golan cephesine Müslümanlar bir yazı yazmış. “Beni İsrail Yahudisi, daşın etrafına saklansa, o daş diyecek ki, İsrail var diyecek.” Yazmışlar Golan tepesine. İsrail de yazıyor: “Biz İncil de de okuduk Tevratta da ama biz devlet kurduktan sonra. Bu yazıyı 1947 da yazmışlar. Onlarda 1996-97 hükumeti kurma hazırlığında. Tam da öyle tevafuk ediyor ki, Mehdi Aali Resulün, İsa (a.s.)ın geliş zamanına tevafuk ediyor. Bunlar şeye vuracahlar, Suriye ye, Suriye Türkiye ye kaçacah, Türkiye ye de vuracahlar ondan sonra Cenabü Zülcelal Hazretleri gönderecek.
İşte Hu cu, Allah’ı zikreden, Aynel yakına geçen o dervişler, hem kalbinen, hem basiretinen İşte daşın lisanını, gurdun, guşun lisanını, ağacın lisanını bilecekler. İşte o zaman keşif keramet gösterecekler. Bir evliya istediği zaman Tayyi mekan yapacak. Mehdi Aali Resule tabi olan kurtulacak.
Buraya kadar Abdullah Baba nın konuştuklarını ağzından çıktığı gibi yazdım. Daha da var ama yazma gereği görmedim. Bu konuşmayı Abdullah Efendi 1992 de yaparken yanında ve önünde zamanın Refah Partisinden iki tane Milletvekili de oturuyor.
Hiçbir ilmi dayanağı ve değeri olmayan yanlışlarla dolu bu konuşmayı bu gün ki müritleri internete koymuşlar ve Şeyhlerinin gelecekte Suriye de savaş çıkacağını ve bir kısım insanların Türkiye ye kaçacağını bildi diye kerametinin izharını söylüyorlar. Bu konuşmada ki yanlışları saymaya kalksam bu yazının iki katını yazmam lazım. Zamanı israf etmeye gerek yok, rahmetli sağlığında okumadığını, cahil kaldığını bana itiraf etmişti. Bu söylediklerini de cehaletine sayalım bitsin.