CÜBBELİ’NİN HEZEYANLARI!
Evet, yine tekrarlıyorum, bu yazdıklarım kelimesi-kelimesine Cübbeli efendinin konuşmalarından yazıya geçirilmiştir. Bu videoları bulmak o kadar zorda değil. Mesela, benim facebook sayfama giren herkes bu videoları dinleyebilir.
Bu yazıları yazmakta ki gayemi her zaman açıklamak mecburiyetinde kalıyorum. Cübbeli, Müslümanlar tarafından bilinen, tanınan birisidir. Güzel konuşması ve iyi de ilmi var. Fakat bütün tarikatlarda olduğu gibi bir şeyhe mürid olmuş ve kendi iradesini İpotek altına koymuş, At gözlüğü kullanıyor. Şeyhi veya Tarikat namına okudukları nereyi gösterirse bu da o tarafa gidiyor. Benim bu söylediklerimi bir de Kur’anı kerim ile karşılaştırayım, acaba doğru mu söylüyorum, yanlış mı? Diye bir düşünce taşımıyor. Ona inanalar da bizim gibi yanlışlarını söyleyen, ikaz edenleri hemen “sen yalan söylüyorsun, iftira ediyorsun, Cübbeli Efendimiz böyle şeyler söylemez” diye onu savunmaya kalkıyorlar. Cübbeli Efendinin konuştuğu kasetleri, videoları gösterip dinletince bu seferde “Senin ilmin ne ki onun yanlışını bulasın, O, öyle demek istememiştir, şöyle demek istemiştir” diye tevil yoluna gidiyorlar.
Mesela bundan evvelki yazımda Cübbeli Efendi diyor ki: “Zuhuratta Allah-ü Teâlâ bir veli kuluna demiş ki: “Ete kemiğe büründüm, Mahmut oldum göründüm” Bu cümlesini duyan birçok kişi, hatta âlim insanlar Cübbeli şirke düşmüştür” diyorlar. Ama Cübbeli Efendi hiç oralı olmuyor, bu sözü söylemekte hala mahzur görmüyor ve ben Allah ona tecelli etti dedim” diye sözünün arkasında durduğunu gösteriyor. Onun avukatlığını yapan bir akıl zede de çıkmış, “Cübbeliye müşrik diyenler tövbe etsin” diyor.
Biz yine ikaz görevimizi yapalım ve Cübbelinin hezeyanlarını yazmaya devam edelim: “Hikmet Efendi anlattı. Sami Efendinin Halifesi Hikmet Efendi, menkıbecidir haa. Bizim Efendi Hazretleri sever onu. Külliyede de konuşturmuştu, Seyit geldiği zaman. O, öyle bir şey anlattı, kitap ta gördüm dedi. Hela taşı, mezar şey tuvalet taşı Allah’a şikâyet arzuhali vermiş. Yani bana Hikmet Efendiden naklen anlatıyorum. Dedi ki: Tuvalet taşı, “Ya Rabbi benim ne suçum vardı ki, beni tuvalet taşı kıldın. Mevla buyurdu ki, “Sus, altmış yaşını geçtiği halde sakalsız ölene mezar taşı yapsam daha mı iyi olur?” Tuvalet taşı, “tamam ya Rabbi.” Yani ben halime razıyım dedi.
Bu tarikat bağlılarının sakala ne kadar önem verdiklerini hatta Kur’an-ı kerim den bir delil olmamasına rağmen sakalı vacip hükmünde gördüklerini biliyoruz. Sakal Peygamber Efendimizin sünneti dir. Fakat farz vacip hükmünde değildir. Bu konuda Ulemanın ittifakı vardır. Diğer taraftan Tuvalet taşını Allah ile konuşturmak ve Tuvalet taşı olmayı sakalsıza mezar taşı olmaktan makbul göstermek, bunu da Yüce Mevla’nın söylediğini ifade etmek, Cenabı Allah’ yapılmış en büyük iftiradır. Yüce Allah, şöyle buyurur: “Allah’a yalan şeyi iftira edenden daha zalim kim olabilir.
Şahı Nakşibend hazretleri diyor ki: “Şeyhlerim çok oldu. Silsile deki şeyhim Seyyid Emir Kül al’dır. Ama ruhumu yetiştiren şeyh Hâkim Tirmizidir. 20–30 sene onun manevi ruhaniyetine yönelerek feyz aldım.
Hâkim Tiremizim, “Allah-ü Teâlâ’yı bin kere gördüm” diyor. “Raeytü Rabbi fil menamı elfe mera.” (aynı cümleyi birde Arapçasından tekrar ediyor ki havası olsun, Arapça bildiği anlaşılsın.) Bin defa uykuda gördüm. Ne sordum? Dedim ki: Ya Rabbi imanımı kurtarabilecek miyim? Korkuyorum son nefesten, korkuyorum ben.
Cübbeli Efendi, şu söylediğine çocuklar bile güler. Olmaz ya, bin defa Allah’ı görme izzetine kavuşanı Yüce Mevla imansız niye göndersin? Diğer taraftan Hazreti Musa, bir kere görmek istiyor, dağ haşyetinden eriyip akıyor. (Araf,143)
Yüce Allah, uyku, rüya, uyanık ve öldükten sonra ayırımı yapmadan Enam suresi, 103 ayetinde şöyle buyurur. “Gözler onu göremez; hâlbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pekiyi bilen, her şeyden haberdar olandır.”
Rüyetuullah, ahirette, yani cennette bir kısım Müslümanların Allah-ü zül Celal-ı görebileceğini Ehlisünnet iddia etmiştir. Ama bu husus da ki rivayetlerin tartışmalı olduğu bilinen bir husustur. Allah-ü Teâlâ, Hazreti Musa gibi bir peygamberine“Len terani” (Sen beni göremezsin) diyor. Evliya diye vasıflandırılan bir kısım insanlar “Biz Allah-ı her gün görüyoruz” diyorlar. Hangisine inanalım? Tabi ki Allah-ü zül Celal ve tekaddes Hazretlerinin dediğine inanırız.
YAYINLANAN YAZILARDAN KÖŞE YAZARLARI SORUMLUDUR...