pendik escort bayan
https://www.ozmenpc.com/masaustu-pc-oyuncu
ak
Bekir ÇÖL
Köşe Yazarı
Bekir ÇÖL
 

MEHDİ DEDİKODULARI

 Kişilerin Kendi seslerinden aldığım konuşmalarını yazmaya devam ediyorum. Yaptığım kısa yorumlarla kiminin yanlışına, kiminin de doğrusuna dikkat çekiyorum. Ben yanılıyor da olabilirim, gerçek karar mercii okuyuculardır.     İslam tarihi içinde en çok konuşulan konulardan biri de şüphesiz mehdiliktir. Şu ana kadar yüzlerce Mehdi gelmiş, geçmiştir. Gelip geçenler yeterli görülmemiş olacak ki Mehdi beklentisi hala devam etmektedir. Birazda günümüz mehdi severleri dinleyelim bakalım, mehdi geldi mi, gelecek mi?     Şimdi bir Azeri Şii kardeşimizin mehdilik hakkında ki görüşlerini dinleyelim: “Allah artık son vasisi, son Hüccetini insanları erişemeyeceği bir hale getirmiştir. Ve ona, insanlara kendisi tanıtmama emrini vermiştir. Dolayıyla da Hz. Mehdi içimizdedir. Hz. Mehdi aramızdadır. O’nu bizler görmekteyiz. Bazen onunla konuşmuşuz da, ama onun Hz. Mehdi olduğunu bilmemişiz. O, Allah’ın yeryüzünde ki temsilcisidir. Eğer yeryüzü insanların günahından dolayı belaya uğramıyorsa, bunun sebebi Hz. Mehdi’dir. Eğer yeryüzüne Allah’ın bereketi iniyorsa, rahmeti iniyorsa, onun sebebi Hz. Mehdi’dir. Ümitsiz yaşamak insanı intihara götürür ve insanı tembelleştirir. Mehdilik inancı, onu bekleme inancı bizi daha güçlü kılmıştır. Çünkü zulümle dolan, zalimlikle dolan bu dünyada tek ümidimiz var, oda Hz. Mehdi’dir. Bu günler onun doğum günüdür ve onun doğum gününün 1179. Yılıdır. Dolayısıyla da kendimizi O, Hazrete hizmetçi hissettiğimiz için mutlu kabul etmeliyiz.”         Evet, bu kanaatler bir Şii kardeşimizin ağzından çıkan sözlerdir. Mehdi inancı, Şia’nın dışındaki Ehli Sünnete yine Şia’dan geçmiştir. Şia, hiç değilse Mehdi olarak bir kişiyi kabul ediyor. Birazda kendilerini Ehlisünnet görenlerin Mehdi anlayışını ve beklentisini dinleyelim:     Yetmiş, yetmiş beş yaşlarında görüne bir ihtiyar bir çarşıda ve kendini gülerek izleyen topluluğa yüksek sesle şöyle bağırıyor: “Ben Allah’tan görevli Mehdi’yim! Ben dünyayı, yalınız Türkiye de de görevli değilim 184 devlette görevliyim. Dünyayı kıyametten kurtaracak akla sahibim. Akıl zenginiyim.” (Bu cümleyi söylerken üst damağındaki takma dişleri düşüyor, onu alıp cebine koyuyor.) “Bunlar beni deli zanneder, kendileri deli! Kendisine müdahale etmek isteyen birine, “Ne diyon lan benim dokunulmazlığım var, Anayasanın yirmi beşinci maddesi” diye saldırıyor. Üzerinde gençlik resminin bulunduğu bir dergiyi havaya kaldırarak, “Bakın bunu ben yazdım, bundan dokunulmazlık aldım” diye feryat ediyor.         Gelelim bu konuların günümüzde ki Uzmanı olan Cübbeli Efendinin görüşlerine: “Efendim, Hz. Mehdi’nin ne zaman geleceğine dair istihareler yapıldı. Bu hususta baya müracaat edildi Mekke de. Epeyi bir zaman da bir şey gözükmedi.”       Cübbeli, birçok istihareler sonun da kendisine kıyametin vakti hakkında şöyle buyurulduğunu iddia ediyor: “Ancak sonunda şöyle buyuruldu: Dört saat var! Şimdi beş altı senedir bu dört saat benim kafamdadır. Fakat bunu bir izahı lazım. Çünkü dört saat dendiği zaman siz bir şey anladınız mı? Bende anlamadım, fakat o arada Allah’ü Teâlâ Hazretleri tabi o arada bazı ilhamlar yapması lazım ki gördüğü rüyanın, keşfin manasını anlayabilsin. Yoksa kimse bundan bir şey çıkaramaz.     Sonra bana şöyle ilham edildi ki, şu ayeti kerime de “(Habibim) senin vaktin katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin sene kadardır.” Bu ayet mi? Ayet! Şimdi ben sonra dedim ki, bu dört saat dendiğine göre neye göre hesap etmem lazım? Bu ayette buyurulduğuna göre biz şimdi bizim günlere göre dört sat desek hiçbir mana ifade etmez. Ama biz Allah indinde manevi müracaat yaptık, daha karıştırmayın denildi.   Cübbeli kendisine bildirilen dört saati, ayette ki rakamla hesaplayıp 166.6 ya ulaşıyor. Bu rakamı da Hicri 1421 tarihine ekleyince 1587.6 rakamına ulaşıyor.”       Yorum Yani nereden baksak kıyametin kopmasına yaklaşık 150 sene var, Mehdi de kıyamet asrında geleceğine göre onu da bu asırda görmemiz mümkün olmayacak, hah şöyle bu konuda Cübbeliye hak veriyorum: Hiç değilse Mehdi arama sıkıntısında Ümmeti kurtararak bizleri rahatlattı. Günümüz Mehdilerinden bazıları bu duruma kızabilirler, kendine dikkat et Cübbeli kardeş. Adnan Hoca iki tane sarışın askerini üzerine gönderirse, kendini zindan da bulursun, bir daha da çıkamazsın.       Mehdi konusunda bu kadar mecnunla meşgul olduğumuz yeter, birazda aklı başında aydın ilim adamlarımızdan ismi ile müsemma Mehmet Aydın Hocamızın sözleri ile bu faslı bitirelim:       Müslümanlar bazı şeyleri bedava elde etmek istiyorlar. Biz yan gelip yatalım, her türlü şeyi yapalım Allah bir kolaylık göstersin olsun. Hem dünya işlerimizi, hem ahiret işlerimizi böyle halletmeye çalışıyoruz. Bunun için diyorlar ki, “Yahu yap yapacağını sonunda bir Hacca gidersin, anandan doğmuş gibi olursun. Kardeşim kör müsün Allah san Kur’an diye bir kitap göndermiş, Muhammed diye bir Resul göndermiş. Daha çok zaman geçmedi, Kur’an da ortada. Bu senin günlük hayatının anayasasıdır. Sen bunu tutmuş bir kabın içine koymuşsun, duvara asmışsın, içeri girerken hürmet ediyorsun. Sen onu oraya asasın diye gönderilmedi. Cuma akşamları ölmüş gitmişlerin günahlarını azaltmak için oku diye de gönderilmedi. Ramazan da mukabele okuman içinde gönderilmedi. Mezarlıkta Yasin okuman içinde gönderilmedi.     Aman Abdestsiz elini vurma, aman okurken elini yüksekte tut, bu ne saygı kardeşim. Eğer sen ona birazcık saygı gösteriyorsan, koy onu arka cebine ama onunla amel et. Sana yalan söyleme diyor Allah yalan söylüyorsun; sana dolandırıcılık yapma diyor, dolandırıcılık yapıyorsun. Sana yapma dediği fiillerin tümünü yapıyorsun, ondan sonrada fiziksel olarak Kur’an-ı başında tutuyorsun. Yahu dalgamı geçiyorsun?     Bu Mehdilik hadisesi de böyle, biz her türlü haltı yiyelim, dünyayı yok edelim, ondan sonra Mehdi Aleyhisselam gelsin, biz ona inanır, yanında dururuz, kendimizi kurtarırız. Bakalım senin zamanında gelecek mi? O, piyango sana vuracak mı? Burada da bir garanti yok. Mehdi gelir, gelmez, biz görürüz, görmeyiz, Kur’an ortada. Sen yaşadığın anla mükellefsin.  Bu sözlere yorum yapmak gerekir mi? YAYINLANAN YAZILARDAN KÖŞE YAZARLARI SORUMLUDUR...
Ekleme Tarihi: 04 Kasım 2014 - Salı

MEHDİ DEDİKODULARI

 Kişilerin Kendi seslerinden aldığım konuşmalarını yazmaya devam ediyorum. Yaptığım kısa yorumlarla kiminin yanlışına, kiminin de doğrusuna dikkat çekiyorum. Ben yanılıyor da olabilirim, gerçek karar mercii okuyuculardır.

 

  İslam tarihi içinde en çok konuşulan konulardan biri de şüphesiz mehdiliktir. Şu ana kadar yüzlerce Mehdi gelmiş, geçmiştir. Gelip geçenler yeterli görülmemiş olacak ki Mehdi beklentisi hala devam etmektedir. Birazda günümüz mehdi severleri dinleyelim bakalım, mehdi geldi mi, gelecek mi?

 

  Şimdi bir Azeri Şii kardeşimizin mehdilik hakkında ki görüşlerini dinleyelim: “Allah artık son vasisi, son Hüccetini insanları erişemeyeceği bir hale getirmiştir. Ve ona, insanlara kendisi tanıtmama emrini vermiştir. Dolayıyla da Hz. Mehdi içimizdedir. Hz. Mehdi aramızdadır. O’nu bizler görmekteyiz. Bazen onunla konuşmuşuz da, ama onun Hz. Mehdi olduğunu bilmemişiz. O, Allah’ın yeryüzünde ki temsilcisidir. Eğer yeryüzü insanların günahından dolayı belaya uğramıyorsa, bunun sebebi Hz. Mehdi’dir. Eğer yeryüzüne Allah’ın bereketi iniyorsa, rahmeti iniyorsa, onun sebebi Hz. Mehdi’dir. Ümitsiz yaşamak insanı intihara götürür ve insanı tembelleştirir. Mehdilik inancı, onu bekleme inancı bizi daha güçlü kılmıştır. Çünkü zulümle dolan, zalimlikle dolan bu dünyada tek ümidimiz var, oda Hz. Mehdi’dir. Bu günler onun doğum günüdür ve onun doğum gününün 1179. Yılıdır. Dolayısıyla da kendimizi O, Hazrete hizmetçi hissettiğimiz için mutlu kabul etmeliyiz.”

 

 

    Evet, bu kanaatler bir Şii kardeşimizin ağzından çıkan sözlerdir. Mehdi inancı, Şia’nın dışındaki Ehli Sünnete yine Şia’dan geçmiştir. Şia, hiç değilse Mehdi olarak bir kişiyi kabul ediyor. Birazda kendilerini Ehlisünnet görenlerin Mehdi anlayışını ve beklentisini dinleyelim:

    Yetmiş, yetmiş beş yaşlarında görüne bir ihtiyar bir çarşıda ve kendini gülerek izleyen topluluğa yüksek sesle şöyle bağırıyor: “Ben Allah’tan görevli Mehdi’yim! Ben dünyayı, yalınız Türkiye de de görevli değilim 184 devlette görevliyim. Dünyayı kıyametten kurtaracak akla sahibim. Akıl zenginiyim.” (Bu cümleyi söylerken üst damağındaki takma dişleri düşüyor, onu alıp cebine koyuyor.) “Bunlar beni deli zanneder, kendileri deli! Kendisine müdahale etmek isteyen birine, “Ne diyon lan benim dokunulmazlığım var, Anayasanın yirmi beşinci maddesi” diye saldırıyor. Üzerinde gençlik resminin bulunduğu bir dergiyi havaya kaldırarak, “Bakın bunu ben yazdım, bundan dokunulmazlık aldım” diye feryat ediyor.

 

 

    Gelelim bu konuların günümüzde ki Uzmanı olan Cübbeli Efendinin görüşlerine: “Efendim, Hz. Mehdi’nin ne zaman geleceğine dair istihareler yapıldı. Bu hususta baya müracaat edildi Mekke de. Epeyi bir zaman da bir şey gözükmedi.”

 

    Cübbeli, birçok istihareler sonun da kendisine kıyametin vakti hakkında şöyle buyurulduğunu iddia ediyor: “Ancak sonunda şöyle buyuruldu: Dört saat var! Şimdi beş altı senedir bu dört saat benim kafamdadır. Fakat bunu bir izahı lazım. Çünkü dört saat dendiği zaman siz bir şey anladınız mı? Bende anlamadım, fakat o arada Allah’ü Teâlâ Hazretleri tabi o arada bazı ilhamlar yapması lazım ki gördüğü rüyanın, keşfin manasını anlayabilsin. Yoksa kimse bundan bir şey çıkaramaz.

 

  Sonra bana şöyle ilham edildi ki, şu ayeti kerime de “(Habibim) senin vaktin katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin sene kadardır.” Bu ayet mi? Ayet! Şimdi ben sonra dedim ki, bu dört saat dendiğine göre neye göre hesap etmem lazım? Bu ayette buyurulduğuna göre biz şimdi bizim günlere göre dört sat desek hiçbir mana ifade etmez. Ama biz Allah indinde manevi müracaat yaptık, daha karıştırmayın denildi.

  Cübbeli kendisine bildirilen dört saati, ayette ki rakamla hesaplayıp 166.6 ya ulaşıyor. Bu rakamı da Hicri 1421 tarihine ekleyince 1587.6 rakamına ulaşıyor.”

 

    Yorum Yani nereden baksak kıyametin kopmasına yaklaşık 150 sene var, Mehdi de kıyamet asrında geleceğine göre onu da bu asırda görmemiz mümkün olmayacak, hah şöyle bu konuda Cübbeliye hak veriyorum: Hiç değilse Mehdi arama sıkıntısında Ümmeti kurtararak bizleri rahatlattı. Günümüz Mehdilerinden bazıları bu duruma kızabilirler, kendine dikkat et Cübbeli kardeş. Adnan Hoca iki tane sarışın askerini üzerine gönderirse, kendini zindan da bulursun, bir daha da çıkamazsın.

 

    Mehdi konusunda bu kadar mecnunla meşgul olduğumuz yeter, birazda aklı başında aydın ilim adamlarımızdan ismi ile müsemma Mehmet Aydın Hocamızın sözleri ile bu faslı bitirelim:

      Müslümanlar bazı şeyleri bedava elde etmek istiyorlar. Biz yan gelip yatalım, her türlü şeyi yapalım Allah bir kolaylık göstersin olsun. Hem dünya işlerimizi, hem ahiret işlerimizi böyle halletmeye çalışıyoruz. Bunun için diyorlar ki, “Yahu yap yapacağını sonunda bir Hacca gidersin, anandan doğmuş gibi olursun. Kardeşim kör müsün Allah san Kur’an diye bir kitap göndermiş, Muhammed diye bir Resul göndermiş. Daha çok zaman geçmedi, Kur’an da ortada. Bu senin günlük hayatının anayasasıdır. Sen bunu tutmuş bir kabın içine koymuşsun, duvara asmışsın, içeri girerken hürmet ediyorsun. Sen onu oraya asasın diye gönderilmedi. Cuma akşamları ölmüş gitmişlerin günahlarını azaltmak için oku diye de gönderilmedi. Ramazan da mukabele okuman içinde gönderilmedi. Mezarlıkta Yasin okuman içinde gönderilmedi.

 

  Aman Abdestsiz elini vurma, aman okurken elini yüksekte tut, bu ne saygı kardeşim. Eğer sen ona birazcık saygı gösteriyorsan, koy onu arka cebine ama onunla amel et. Sana yalan söyleme diyor Allah yalan söylüyorsun; sana dolandırıcılık yapma diyor, dolandırıcılık yapıyorsun. Sana yapma dediği fiillerin tümünü yapıyorsun, ondan sonrada fiziksel olarak Kur’an-ı başında tutuyorsun. Yahu dalgamı geçiyorsun?

 

  Bu Mehdilik hadisesi de böyle, biz her türlü haltı yiyelim, dünyayı yok edelim, ondan sonra Mehdi Aleyhisselam gelsin, biz ona inanır, yanında dururuz, kendimizi kurtarırız. Bakalım senin zamanında gelecek mi? O, piyango sana vuracak mı? Burada da bir garanti yok. Mehdi gelir, gelmez, biz görürüz, görmeyiz, Kur’an ortada. Sen yaşadığın anla mükellefsin.  Bu sözlere yorum yapmak gerekir mi?


YAYINLANAN YAZILARDAN KÖŞE YAZARLARI SORUMLUDUR...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.