pendik escort bayan
https://www.ozmenpc.com/masaustu-pc-oyuncu
ak
Muhammed ENİS
Köşe Yazarı
Muhammed ENİS
 

ANLAMAKTA ZORLANDIĞIMIZ ŞEYLER VE ALGIYA TESLİM GÜNDEMLER

ANLAMAKTA ZORLANDIĞIMIZ ŞEYLER VE ALGIYA TESLİM GÜNDEMLERSon zamanlar iyice artmaya başladı.Hatta umutsuzluk ve tükenmişlik haline dönüşmeye başladı.“Yok yok, bulunur bir çare” diyorum, ama nafile.Üst üste gelmeye başladı. “Cesaret edemezler diyorlar”, oysa bilmedikleri şey, onların hala çok güçlü oldukları.Tesadüf olamaz. Birileri harekete geçti yine.FETÖ ile mücadele başta olmak üzere son gelişmelerden bahsediyorum. En son FETÖ çatı davası gerekçeli kararı açıklanınca yazmak zorunda kaldım. Ona geçmeden hemen söyleyeyim, “gitgide 28 Şubat şartlarına” doğru evriliyoruz. Hem de muhafazakâr bir iktidarda!Türkiye tarihinin gördüğü en lanet örgüt olan FETÖ hakkında ülke genelinde devam eden binlerce dava var. Bu davalarda yargılananların, yargılamaya esas savcılık mütalaalarında aynı şeylerin tekrar edildiğini görürsünüz. Zahmet edipte üzerine yeni ne koyabiliriz diyen olmuyor maalesef. Oysa bu örgüt ve bu örgüt militanları -ki ben onlara “fetörist” diyorum-  her türlü yola başvurmaktan çekinmeyen bir ahmaklar sürüsüdür. Memleketin zeki çocuklarını ABD ve CIA merkezli bir haşhaşi yapı elinde heba ettiler, dini değerlerimizi ayaklar altına alarak milletimizin ortak paydası olan İslam dininin birleştirici unsurunu mahvettiler. Din denince insanların özellikle de gençlerin “şüphe”den başka bir hisse kapılmamaların temelinde bu hainlerin olduğunu biz biliyoruz da bilmesi gerekenler ve dile getirmesi gerekenler neden söylemezler?FETÖ ile “Tek başıma kalsam bile mücadeleye devam edeceğim.” diyen Sayın Cumhurbaşkanımızın samimiyetinden hiç şüphe yok ancak FETÖ mücadelesinde millet derin bir hayal kırıklığı yaşıyor. Neden mi? Örnek çok ama önce şu FETÖ çatı davası gerekçeli kararına bir dönelim. Buraya dikkat: “Örgütün nihai amacının devleti tüm kurumlarıyla ele geçirip anayasal düzeni değiştirerek, cemaat zümre egemenliğine dayalı teokratik totaliter rejim kurmak olduğu” ifade ediliyor. “Örgütün emniyet, adliye ve medya yapılanmasının, 2006'dan itibaren planlı ve sistemli iş birliğiyle kamu kurumlarında kitlesel tasfiyelere neden olan operasyon ve soruşturmalara başladığı” diğer bir dikkat çekici husus. Benim buradan anladığım; bu örgüt, din devleti kurmaya çalışan bir oluşummuş. Ne kadar masum değil mi? Nerede kaldı haşhaşilik, nerede kaldı casusluk, nerede kaldı Makyevelizm! Ayrıca bu yapının 2006 yılında palazlanmaya başladığı ifade edilerek Ak Parti dönemi zan altında bırakılıyor. Mahkemeler ctrl+x, ctrl+v yapıyor adeta. Örgüt üyeliğinden 6 yıl 3 ay ceza verilip içeride yattıkları ve Yargıtay süreci dikkate alınarak TAHLİYE oluyorlar. Bu ülkeyi bölmek isteyen bir yapıya üye olmanın cezası 24 ayı bulmuyor yani. İçlerinde bir tane de pişman olup “lanet olsun Fetö’ye” diyenini duymadık. Etkin pişmanlık yasasından yararlananlar tahliye olup devlet aleyhine çalışmaya devam ediyorlar. Adalet bakanı Sayın Abdülhamit Gül’ü üniversitede okurken bir toplantı esnasında MGV toplantıları vesilesi ile tanımıştım. Samimiyetinden hiç şüphemiz yok ama bütün bunlar olurken sormadan edemiyoruz: Neler oluyor? Nereden baksanız can sıkıcı bir durum!Daha da can sıkıcı şeyler oluyor:            Vatandaşın “Milletvekilliğine aday olursa oy vermeyiz” dediği insanlar belediye başkan adayı ediliyor. Milletin gönlünde yer etmeyi becerememiş insanlar el üstünde tutuluyor. Siyaset “tüccaarların” mesleği olarak kalmaya devam ediyor. Dostça uyarayım; Milletin kafası karışık.Ahlaki çöküş hızlandı, eğitim ve kültür başta olmak üzere mesafe kat edilemiyor. Yaz-boza dönen uygulamalar memleketi yoruyor. Örgütler, üç ayda militan yetiştiriyor, bizim eğitim sistemimiz 12 yıl okuyan çocuğu vatansever yapamıyor? Bu ne tezattır! İşte tam da bu konuya eğilsek. Bırakın okulun müdürü kim olacak, müdür yardımcısı kim olacak meselesini. O işleri bir yapan bulunur da bu çocukları kaybedersek geleceğimiz ne olur?Önüne gelen dine, geleneğe, geçmişe hakaret ediyor ve bir cezası yok. Ne oluyor arkadaş!Kadın merkezli dizayn edilmiş ve feminist örgütlerce şekillendirilmiş Aile bakanlığının uygulamaları “aile trajedileri” doğuruyor. 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi ile feminizm memlekete bayrak dikti. Aileler paramparça. Çocuklar anne babalarını tehdit ediyor: “Polisi ararım ha”, diyor. Nereden alıyor bu cesareti? Anne babasının terbiye edemediği çocukları “Sevgi evleri!” mi ıslah edecek?ETCEP denilen bir ucube Milli Eğitim Bakanlığında “proje” diye okullar sokuluyor. “Cinsiyet eşitliği” ne demek Allah aşkına! Kızlara ve erkeklere cinsiyetlerini seçme hakkı verilecekmiş. Ne diyorsunuz siz? YÖK “cinsiyet eşitliği” derslerinin zorunlu ya da seçmeli okutulmasını istiyor. Şimdilik askıya alınmış gibi olsa da 2014’te başlanan proje ile çok yol kat edilmiş. Çok can sıkıcı çoook!Ana sınıfı çocuklarını camiye götürdü diye okul müdürü görevden alınıyor, baleye, dansa, buz patenine, yogaya götürenler iyi örnekler diye yutturulmaya çalışılıyor. Çok can sıkıcı!Eğitim ve öğretmenlik neredeyse “şaklabanlık” ile bir görülmeye başlandı. Öğrencileri ile saçma sapan hareketlerle selamlaşan öğretmenler haber bültenine konuk oluyor da güzel ahlaka dair etkinlikler “sıradan” ve “demode” sayılıyor. Cahit Zarifoğlu’nu yasaklamakta beis görmeyen il milli eğitim müdürleri türedi son zamanlarda. Burada asıl neye canım sıkılıyor biliyor musunuz? Bu adamlar yerinden kıpırdamıyor ve onları oraya layık görenler hesap vermiyor ya! İşte bu çok can sıkıcı!İmam hatip liselerinin sayısı artarken niteliğinin düştüğünü görmediler bir türlü. Şimdi sayı da düşerken üstüne iki kelam eden bir STK yok ortalıkta. Buna imam hatip dernekleri ve ÖNDER’de dahil. Ne iş yaparsınız siz? Bir şey söyleyeyim çok samimi, çok içten: İmam hatip derneklerinin yönetim kurulu üyelerinin çocukları imam hatiplere gitmiyor. “Pasta var dediler geldik” hali!Tüm ülke hayvansever oldu, müftüler bile. Yok yok, müftüler zaten hayvanseverdir. Zira bizim dinimiz bunu emreder. Tamam da sokak köpeklerinin öldürdüğü çocuğun cenazesinde hayvanseverlik vaazı vermek hangi algının ürünüdür? Bir köpeğin, bir papağanın haberi kadar yer etmiyor 14 yaşında bir çocuğunun köpeklerce parçalanıp öldürülmesi. Ya Allah aşkına bu sizin de çocuğunuz olabilirdi!Başörtülülere “Sümerlerde bilmem kimler başörtüsü takar” diyen bir alçağa cevap verecek bir kadın derneği yok mu bu ülkede? KADEM ne işe yarar? Yine, bu gazeteye soruşturma açacak bir savcı yok mu bu ülkede?Çok can sıkıcı çoook!
Ekleme Tarihi: 18 Ocak 2019 - Cuma

ANLAMAKTA ZORLANDIĞIMIZ ŞEYLER VE ALGIYA TESLİM GÜNDEMLER

ANLAMAKTA ZORLANDIĞIMIZ ŞEYLER VE ALGIYA TESLİM GÜNDEMLER

Son zamanlar iyice artmaya başladı.

Hatta umutsuzluk ve tükenmişlik haline dönüşmeye başladı.

“Yok yok, bulunur bir çare” diyorum, ama nafile.

Üst üste gelmeye başladı.

 “Cesaret edemezler diyorlar”, oysa bilmedikleri şey, onların hala çok güçlü oldukları.

Tesadüf olamaz. Birileri harekete geçti yine.

FETÖ ile mücadele başta olmak üzere son gelişmelerden bahsediyorum. En son FETÖ çatı davası gerekçeli kararı açıklanınca yazmak zorunda kaldım. Ona geçmeden hemen söyleyeyim, “gitgide 28 Şubat şartlarına” doğru evriliyoruz. Hem de muhafazakâr bir iktidarda!

Türkiye tarihinin gördüğü en lanet örgüt olan FETÖ hakkında ülke genelinde devam eden binlerce dava var. Bu davalarda yargılananların, yargılamaya esas savcılık mütalaalarında aynı şeylerin tekrar edildiğini görürsünüz. Zahmet edipte üzerine yeni ne koyabiliriz diyen olmuyor maalesef. Oysa bu örgüt ve bu örgüt militanları -ki ben onlara “fetörist” diyorum-  her türlü yola başvurmaktan çekinmeyen bir ahmaklar sürüsüdür. Memleketin zeki çocuklarını ABD ve CIA merkezli bir haşhaşi yapı elinde heba ettiler, dini değerlerimizi ayaklar altına alarak milletimizin ortak paydası olan İslam dininin birleştirici unsurunu mahvettiler. Din denince insanların özellikle de gençlerin “şüphe”den başka bir hisse kapılmamaların temelinde bu hainlerin olduğunu biz biliyoruz da bilmesi gerekenler ve dile getirmesi gerekenler neden söylemezler?

FETÖ ile “Tek başıma kalsam bile mücadeleye devam edeceğim.” diyen Sayın Cumhurbaşkanımızın samimiyetinden hiç şüphe yok ancak FETÖ mücadelesinde millet derin bir hayal kırıklığı yaşıyor. Neden mi? Örnek çok ama önce şu FETÖ çatı davası gerekçeli kararına bir dönelim. Buraya dikkat: “Örgütün nihai amacının devleti tüm kurumlarıyla ele geçirip anayasal düzeni değiştirerek, cemaat zümre egemenliğine dayalı teokratik totaliter rejim kurmak olduğu” ifade ediliyor. “Örgütün emniyet, adliye ve medya yapılanmasının, 2006'dan itibaren planlı ve sistemli iş birliğiyle kamu kurumlarında kitlesel tasfiyelere neden olan operasyon ve soruşturmalara başladığı” diğer bir dikkat çekici husus. Benim buradan anladığım; bu örgüt, din devleti kurmaya çalışan bir oluşummuş. Ne kadar masum değil mi? Nerede kaldı haşhaşilik, nerede kaldı casusluk, nerede kaldı Makyevelizm! Ayrıca bu yapının 2006 yılında palazlanmaya başladığı ifade edilerek Ak Parti dönemi zan altında bırakılıyor. Mahkemeler ctrl+x, ctrl+v yapıyor adeta. Örgüt üyeliğinden 6 yıl 3 ay ceza verilip içeride yattıkları ve Yargıtay süreci dikkate alınarak TAHLİYE oluyorlar. Bu ülkeyi bölmek isteyen bir yapıya üye olmanın cezası 24 ayı bulmuyor yani. İçlerinde bir tane de pişman olup “lanet olsun Fetö’ye” diyenini duymadık. Etkin pişmanlık yasasından yararlananlar tahliye olup devlet aleyhine çalışmaya devam ediyorlar. Adalet bakanı Sayın Abdülhamit Gül’ü üniversitede okurken bir toplantı esnasında MGV toplantıları vesilesi ile tanımıştım. Samimiyetinden hiç şüphemiz yok ama bütün bunlar olurken sormadan edemiyoruz: Neler oluyor? Nereden baksanız can sıkıcı bir durum!

Daha da can sıkıcı şeyler oluyor:

            Vatandaşın “Milletvekilliğine aday olursa oy vermeyiz” dediği insanlar belediye başkan adayı ediliyor. Milletin gönlünde yer etmeyi becerememiş insanlar el üstünde tutuluyor. Siyaset “tüccaarların” mesleği olarak kalmaya devam ediyor. Dostça uyarayım; Milletin kafası karışık.

Ahlaki çöküş hızlandı, eğitim ve kültür başta olmak üzere mesafe kat edilemiyor. Yaz-boza dönen uygulamalar memleketi yoruyor. Örgütler, üç ayda militan yetiştiriyor, bizim eğitim sistemimiz 12 yıl okuyan çocuğu vatansever yapamıyor? Bu ne tezattır! İşte tam da bu konuya eğilsek. Bırakın okulun müdürü kim olacak, müdür yardımcısı kim olacak meselesini. O işleri bir yapan bulunur da bu çocukları kaybedersek geleceğimiz ne olur?

Önüne gelen dine, geleneğe, geçmişe hakaret ediyor ve bir cezası yok. Ne oluyor arkadaş!

Kadın merkezli dizayn edilmiş ve feminist örgütlerce şekillendirilmiş Aile bakanlığının uygulamaları “aile trajedileri” doğuruyor. 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi ile feminizm memlekete bayrak dikti. Aileler paramparça. Çocuklar anne babalarını tehdit ediyor: “Polisi ararım ha”, diyor. Nereden alıyor bu cesareti? Anne babasının terbiye edemediği çocukları “Sevgi evleri!” mi ıslah edecek?

ETCEP denilen bir ucube Milli Eğitim Bakanlığında “proje” diye okullar sokuluyor. “Cinsiyet eşitliği” ne demek Allah aşkına! Kızlara ve erkeklere cinsiyetlerini seçme hakkı verilecekmiş. Ne diyorsunuz siz? YÖK “cinsiyet eşitliği” derslerinin zorunlu ya da seçmeli okutulmasını istiyor. Şimdilik askıya alınmış gibi olsa da 2014’te başlanan proje ile çok yol kat edilmiş. Çok can sıkıcı çoook!

Ana sınıfı çocuklarını camiye götürdü diye okul müdürü görevden alınıyor, baleye, dansa, buz patenine, yogaya götürenler iyi örnekler diye yutturulmaya çalışılıyor. Çok can sıkıcı!

Eğitim ve öğretmenlik neredeyse “şaklabanlık” ile bir görülmeye başlandı. Öğrencileri ile saçma sapan hareketlerle selamlaşan öğretmenler haber bültenine konuk oluyor da güzel ahlaka dair etkinlikler “sıradan” ve “demode” sayılıyor. 

Cahit Zarifoğlu’nu yasaklamakta beis görmeyen il milli eğitim müdürleri türedi son zamanlarda. Burada asıl neye canım sıkılıyor biliyor musunuz? Bu adamlar yerinden kıpırdamıyor ve onları oraya layık görenler hesap vermiyor ya! İşte bu çok can sıkıcı!

İmam hatip liselerinin sayısı artarken niteliğinin düştüğünü görmediler bir türlü. Şimdi sayı da düşerken üstüne iki kelam eden bir STK yok ortalıkta. Buna imam hatip dernekleri ve ÖNDER’de dahil. Ne iş yaparsınız siz? Bir şey söyleyeyim çok samimi, çok içten: İmam hatip derneklerinin yönetim kurulu üyelerinin çocukları imam hatiplere gitmiyor. “Pasta var dediler geldik” hali!

Tüm ülke hayvansever oldu, müftüler bile. Yok yok, müftüler zaten hayvanseverdir. Zira bizim dinimiz bunu emreder. Tamam da sokak köpeklerinin öldürdüğü çocuğun cenazesinde hayvanseverlik vaazı vermek hangi algının ürünüdür? Bir köpeğin, bir papağanın haberi kadar yer etmiyor 14 yaşında bir çocuğunun köpeklerce parçalanıp öldürülmesi. Ya Allah aşkına bu sizin de çocuğunuz olabilirdi!

Başörtülülere “Sümerlerde bilmem kimler başörtüsü takar” diyen bir alçağa cevap verecek bir kadın derneği yok mu bu ülkede? KADEM ne işe yarar? Yine, bu gazeteye soruşturma açacak bir savcı yok mu bu ülkede?

Çok can sıkıcı çoook!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.