pendik escort bayan
https://www.ozmenpc.com/masaustu-pc-oyuncu
ak
Ömer Emir DOĞAN
Köşe Yazarı
Ömer Emir DOĞAN
 

LİSELERE GEÇİŞ SİSTEMİNİN EN YENİSİ

LİSELERE GEÇİŞ SİSTEMİNİN EN YENİSİİçinde bulunduğumuz eğitim-öğretim yılı başlarında kısa adı TEOG olan Temel Eğitimden Orta Öğretime Geçiş sınavı kaldırılmış, bu konu o günlerde çokça tartışılmıştı. Bu tartışmalar, Eylül 2017 tarihinden, 2018 yılı Mart sonuna kadar devam etti. Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretime Geçiş Yönergesi 26 Mart 2018 tarihinde yayımlanarak, en azından bakanlık açısından tartışma bitirilmiş oldu. Fakat olaya veliler açısından baktığımızda, orta öğretime geçiş konusu daha çok konuşulacağa benziyor.TEOG sınavının kaldırıldığı günlerde “TEOG YERİNE İBİP” başlıklı bir yazı ile fikir beyan etmiş, TEOG´un kaldırılmasından sonra üzerinde durulan modeller hakkında değerlendirmelerde bulunmuştuk. Değerlendirmemiz sonunda; “Öğrencilerin not ortalamasına göre yerleştirme yapılması ilkesini” işlevsel bulduğumuzu belirtmiş, ilkokul dördüncü sınıftan itibaren beş, altı, yedi ve sekizinci sınıfta öğrencilerin ağırlıklı yılsonu başarı puanlarına göre ve her yılın başarı puanının etkisinin farklı oranda olmasını, davranış notları, sosyal etkinliklere katılım ve spor başarılarının da küçük oranlarda etkisini önermiştik. Böylece ilköğretimi bitirme puanı(İBİP) elde edilecekti. İBİP puanı 90 ve üzerinde olan öğrenciler de fen liseleri v.b  yüksek puanlı liselere girmek için okul tarafından ya da merkezi olarak düzenlenecek sınavlara girme hakkı elde edeceklerdi. Bu sınav, “şişirme notlarla gelen öğrencilerin(!)” elenmesi için gereklidir demiş, bu not ortalamasının tutturulamadığı veya yüksek geldiği durumlarda, müracaat eden öğrencilerden yapılan sınavda en yüksek notu olanlar, kontenjan dâhilinde kayıtlarını ilgili okullara yaptırırlar, demiştik. 26 Mart 2018 tarihli MEB Ortaöğretime Geçiş Yönergesine baktığımızda ise;Yönergeden, öğrencilerin yüzde doksanlar oranında, sınavsız yerleştirme sonucu, ikametgâh adreslerine göre lise öğrenimine başlayacaklarını anlıyoruz. Öğrenciler; evlerine en yakın olan ve kendi adresleriyle ilişkilendirilmiş okulları tercih edecekler. Eğer bazı okullar çok tercih edilir ve okul, öğrencilerin kayıtlarına cevap veremez ise bu durumda kayıt olmak isteyen öğrencilerin ortaokul başarı puanlarına bakılacak. Fakat bizim yukarıda belirttiğimiz gibi 4-5-6-7 ve 8. Sınıf başarı puanlarına değil; sadece 6-7 ve 8.Sınıf başarıları dikkate alınacak. Öğrencilerin ortalama yüzde doksanı bu şekilde yerleştikten sonra geriye kalan yüzde onluk kesim ise Mayıs 2018 de ilan edilecek olan, merkezi sistemle öğrenci alan okullara yerleşecekler. Bu liseler; Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri ve proje uygulayan liseler olacak. Bu yıl ilk defa Haziran ayında yapılacak olan sınav, her ne kadar isteğe bağlı bir sınav olsa da öyle görünüyor ki 8.sınıf öğrencilerinin tamamı bu sınava girmek isteyecek. Bu sınav farklı olacak, stresi olmayacak kabilinden açıklamalar boş açıklamalardır. Bir sınav olduğuna göre elbette yine stresi de olacaktır. Ayrıca adrese dayalı sisteme göre, merkezi sınavla öğrenci alan okulların dışındaki diğer okullara yerleştirilme işlemi de mutlaka puan üstünlüğüne göre yapılacaktır, yapılmalıdır. Çünkü herhangi bir eğitim bölgesi için belirlenen liselerin de bazılarında yığılma olacaktır. Bu durumda yine puana göre bir sıralama ile talepler karşılanabilecektir ki makul olan da budur. Aksi halde bazı okullarda yığılma olacak, bakanlığımızın hiç istemediği ikili eğitim yapılması bile gündeme gelecektir. Yani yakın bir gelecekte sınav, puan ve sıralamaya dayalı yerleştirme yapılmasından kurtulmayı beklemek pek mümkün görünmüyor.En yeni sistem, bir yenisi yayımlanana kadar şimdilik kısaca bu. Bu yeni sistemin özel okullara yönlendirmeyi bir miktar teşvik edeceğini düşünenlerdenim. Çocuğu yüzde onluk “nitelikli okullara(!)” yerleşemeyen veliler adres kayıt bölgelerine tanımlı okullara da çocuklarını göndermek istemeyince, imkânı olanlar özel okulların yolunu tutacaklardır. Zaten; özellikle çalışan anneler, çocuğunu sabah gönderip akşam alabileceği okul arıyor. Hatta akşam evde çocuğunun ödeviyle de uğraşmak istemeyenler de var. Bu okullarımızda ders sonrası ödevler de yaptırılıyor. Dolayısıyla bazı veliler; hem günün yorgunluğunun üzerine bir de akşam evde yorulmak istemiyor hem de “dizi keyfinden, sosyal medyadan(!) mahrum kalmamış oluyorlar.Bir de; “Merkezi sınavla öğrenci alacak okulların belirlenmesinde özellikle nüfus ve kentin büyüklüğü gibi nesnel kriterler mutlaka dikkate alınmalıdır. Fen liseleri ile sosyal bilimler liselerine ek olarak bazı Anadolu liseleri, meslek liseleri ve imam hatip liseleri de merkezi sınavla öğrenci almalıdır……Merkezi sınavla öğrenci alacak okullar için “nitelikli okul” yerine “seçici okul” tanımlaması yapılmalıdır.”(http://www.ebs.org.tr/manset/4336/yeni-ortaogretime-gecis-sistemi-degerlendirmesi)Peki, bu yeni durum ile sorunlarımızı çözdük mü? Hayır. Başka bir model ile çözebilir miyiz? Hayır. Burası Türkiye; yaparsın yaranamazsın, yapmazsın yaranamazsın. Burada herkes her şeyi bilir. Hele de mevzu, maarif ise. Kolay mı sandınız…Türk Eğitim Sistemini ve en önemli iki sorununu tanımlayan Nurettin TOPÇU’ya ait bir aforizmada derki: “Türk eğitim sisteminin iki sorunu bulunmaktadır: Eğitim ve sistem.”Es-selam.  
Ekleme Tarihi: 18 Mayıs 2018 - Cuma

LİSELERE GEÇİŞ SİSTEMİNİN EN YENİSİ

LİSELERE GEÇİŞ SİSTEMİNİN EN YENİSİ

İçinde bulunduğumuz eğitim-öğretim yılı başlarında kısa adı TEOG olan Temel Eğitimden Orta Öğretime Geçiş sınavı kaldırılmış, bu konu o günlerde çokça tartışılmıştı. Bu tartışmalar, Eylül 2017 tarihinden, 2018 yılı Mart sonuna kadar devam etti. Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretime Geçiş Yönergesi 26 Mart 2018 tarihinde yayımlanarak, en azından bakanlık açısından tartışma bitirilmiş oldu. Fakat olaya veliler açısından baktığımızda, orta öğretime geçiş konusu daha çok konuşulacağa benziyor.

TEOG sınavının kaldırıldığı günlerde “TEOG YERİNE İBİP” başlıklı bir yazı ile fikir beyan etmiş, TEOG´un kaldırılmasından sonra üzerinde durulan modeller hakkında değerlendirmelerde bulunmuştuk. Değerlendirmemiz sonunda;

 “Öğrencilerin not ortalamasına göre yerleştirme yapılması ilkesini” işlevsel bulduğumuzu belirtmiş, ilkokul dördüncü sınıftan itibaren beş, altı, yedi ve sekizinci sınıfta öğrencilerin ağırlıklı yılsonu başarı puanlarına göre ve her yılın başarı puanının etkisinin farklı oranda olmasını, davranış notları, sosyal etkinliklere katılım ve spor başarılarının da küçük oranlarda etkisini önermiştik. Böylece ilköğretimi bitirme puanı(İBİP) elde edilecekti. İBİP puanı 90 ve üzerinde olan öğrenciler de fen liseleri v.b  yüksek puanlı liselere girmek için okul tarafından ya da merkezi olarak düzenlenecek sınavlara girme hakkı elde edeceklerdi. Bu sınav, “şişirme notlarla gelen öğrencilerin(!)” elenmesi için gereklidir demiş, bu not ortalamasının tutturulamadığı veya yüksek geldiği durumlarda, müracaat eden öğrencilerden yapılan sınavda en yüksek notu olanlar, kontenjan dâhilinde kayıtlarını ilgili okullara yaptırırlar, demiştik. 26 Mart 2018 tarihli MEB Ortaöğretime Geçiş Yönergesine baktığımızda ise;

Yönergeden, öğrencilerin yüzde doksanlar oranında, sınavsız yerleştirme sonucu, ikametgâh adreslerine göre lise öğrenimine başlayacaklarını anlıyoruz. Öğrenciler; evlerine en yakın olan ve kendi adresleriyle ilişkilendirilmiş okulları tercih edecekler. Eğer bazı okullar çok tercih edilir ve okul, öğrencilerin kayıtlarına cevap veremez ise bu durumda kayıt olmak isteyen öğrencilerin ortaokul başarı puanlarına bakılacak. Fakat bizim yukarıda belirttiğimiz gibi 4-5-6-7 ve 8. Sınıf başarı puanlarına değil; sadece 6-7 ve 8.Sınıf başarıları dikkate alınacak. Öğrencilerin ortalama yüzde doksanı bu şekilde yerleştikten sonra geriye kalan yüzde onluk kesim ise Mayıs 2018 de ilan edilecek olan, merkezi sistemle öğrenci alan okullara yerleşecekler. Bu liseler; Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri ve proje uygulayan liseler olacak. 

Bu yıl ilk defa Haziran ayında yapılacak olan sınav, her ne kadar isteğe bağlı bir sınav olsa da öyle görünüyor ki 8.sınıf öğrencilerinin tamamı bu sınava girmek isteyecek. Bu sınav farklı olacak, stresi olmayacak kabilinden açıklamalar boş açıklamalardır. Bir sınav olduğuna göre elbette yine stresi de olacaktır. Ayrıca adrese dayalı sisteme göre, merkezi sınavla öğrenci alan okulların dışındaki diğer okullara yerleştirilme işlemi de mutlaka puan üstünlüğüne göre yapılacaktır, yapılmalıdır. Çünkü herhangi bir eğitim bölgesi için belirlenen liselerin de bazılarında yığılma olacaktır. Bu durumda yine puana göre bir sıralama ile talepler karşılanabilecektir ki makul olan da budur. Aksi halde bazı okullarda yığılma olacak, bakanlığımızın hiç istemediği ikili eğitim yapılması bile gündeme gelecektir. Yani yakın bir gelecekte sınav, puan ve sıralamaya dayalı yerleştirme yapılmasından kurtulmayı beklemek pek mümkün görünmüyor.

En yeni sistem, bir yenisi yayımlanana kadar şimdilik kısaca bu. Bu yeni sistemin özel okullara yönlendirmeyi bir miktar teşvik edeceğini düşünenlerdenim. Çocuğu yüzde onluk “nitelikli okullara(!)” yerleşemeyen veliler adres kayıt bölgelerine tanımlı okullara da çocuklarını göndermek istemeyince, imkânı olanlar özel okulların yolunu tutacaklardır. Zaten; özellikle çalışan anneler, çocuğunu sabah gönderip akşam alabileceği okul arıyor. Hatta akşam evde çocuğunun ödeviyle de uğraşmak istemeyenler de var. Bu okullarımızda ders sonrası ödevler de yaptırılıyor. Dolayısıyla bazı veliler; hem günün yorgunluğunun üzerine bir de akşam evde yorulmak istemiyor hem de “dizi keyfinden, sosyal medyadan(!) mahrum kalmamış oluyorlar.

Bir de; “Merkezi sınavla öğrenci alacak okulların belirlenmesinde özellikle nüfus ve kentin büyüklüğü gibi nesnel kriterler mutlaka dikkate alınmalıdır. Fen liseleri ile sosyal bilimler liselerine ek olarak bazı Anadolu liseleri, meslek liseleri ve imam hatip liseleri de merkezi sınavla öğrenci almalıdır…

…Merkezi sınavla öğrenci alacak okullar için “nitelikli okul” yerine “seçici okul” tanımlaması yapılmalıdır.”(http://www.ebs.org.tr/manset/4336/yeni-ortaogretime-gecis-sistemi-degerlendirmesi)

Peki, bu yeni durum ile sorunlarımızı çözdük mü? Hayır. Başka bir model ile çözebilir miyiz? Hayır. Burası Türkiye; yaparsın yaranamazsın, yapmazsın yaranamazsın. Burada herkes her şeyi bilir. Hele de mevzu, maarif ise. Kolay mı sandınız…

Türk Eğitim Sistemini ve en önemli iki sorununu tanımlayan Nurettin TOPÇU’ya ait bir aforizmada derki: “Türk eğitim sisteminin iki sorunu bulunmaktadır: Eğitim ve sistem.”

Es-selam.

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.