MARTIN SEKİZİNDE NE OLMUŞTU?
Bugünlerde yeniden meydanlara çıkanlar martın sekizinde karıştırdıkları herzeleri bugünlere taşımak istiyorlar, anlaşılan. Batı menşeili belirli gün ve hafta kutlamalarından hazzetmem. Kapitalizmin bu ticari günleri vesilesiyle amacın mal satmak olduğunu sosyalistler de bilir, Müslümanlar da. Buna rağmen kimseden de geri kalınmaz, vurulur alış verişin gözüne. Bu günlere mesafeli olanlar anında cimri ilan edilir. Adam; kırkta bir hesabından iki bin beş yüz lira zekâtını vermiştir amma 14 Şubat Valentine´s Day için beş liralık karanfil almazsa cimridir. Bu dayatmayı sadece kapitalistler değil; namazında niyazında Müslüman bir eş bile yapabilir. Çünkü o da tv izlemektedir, sokaklardan haberdardır ve feminizm söylemi onun da nefsine“gel gel” etmektedir.
Yine bir belirli gün anmasıyla ilgili olarak geçmişte şöyle yazmıştık. “Her toplumun, mensubu olduğu dininden, örfünden, kültüründen kaynağını alan birçok özel gün ve gecesi vardır. Aslında örf, adet, gelenek, görenek, ahlak, etik kavramlarının çoğunun menbaında da yine din vardır. Yalnız; “etik” kavramı, sonradan ve “üretilmiş” bir kavram gibi görünse de o da dinin içindeki güzelliklerin dinden koparılıp çıkarılarak, evrensel bir din üretmenin yolunu açmak için uydurulmuş olsa gerek. Çünkü İslam dini barış dinidir, sevgi dinidir, ilk emri “oku” yani öğren araştır şeklindedir dediğinizde, etikçi size “hayır onlar, evrensel etik ilkelerdir” diyebilir. İşte bu evrensellik aldatmacası altında; yılbaşı gecesi, anne-babalar günü, 1 Mayıs, Valentine´s Day(sevgililer günü) gibi kapitalizmin mübarek gün ve geceleri(!) bizlere de dayatılmaktadır.
Bu gidişle, 14 Şubat Papaz Valentin Gününü iyice içselleştirip, ilahiyatçılara “bu mübarek günü nasıl ihya edelim inşaALLAH” şeklinde sorular sormaya başlayacağız. Sonunda Valentin sevgilimiz olacak gibi. Acaba bir Hıristiyan azizine tazim için ihdas edilen bu günde, ehli küffara savaş açan İslam peygamberini “en sevgili” kabilinden anma toplantılarıyla anmak da dangasafiklik değilde nedir, o da ayrı bir mevzu.(1)” Evet, “Sevgililer Gününe” bir de böyle bakmıştık. Meğerse bu daha hiçbir şey değilmiş. 14 Şubattan sonra “kapı gibi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz!” varmış.
İsme bakar mısınız, ne kadar güzel. İçerisinde “dünya” var, “emek” var, “kadın” var, daha ne olsun. Keşke üzerinde yazdığı gibi olsaydı o zaman bu yazı da yazılmazdı. Ama öyle mi oldu? Ülkemizin en kalabalık meydanını dolduran güruh, emekten mi bahsetti, kadınların sorunlarından mı… Ellerinde, sapına sıkı sıkı sarıldıkları dövizlere baktığımızda nelerden bahsettiklerine şahit oluyoruz ve pes diyoruz, tüü diyoruz. İstatistiki bir veri de olsa yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ülkemde, 2019 Martında sokakta neler olduğunun kayıtlara geçmesi açısından, okurlarının affına mağruren bir kaçını paylaşıyorum:
“Fahişeyim, feministim.”
“Orospu”(kendisini okla işaret etmiş)
“Yılın En Sürtüğü”,
“Vajinam şekil, önümden çekil”,
“Tam iffetli olucam; bi gülme geliyor.”
“Dolapta zıkkımın kökü, sokakta isyan var.”
“Kadının yoksa cebinde parası, ……… kumbarası.”
“Erilliğinize, meme uçlarımızla başkaldırıyoruz.”
“Yaşasın tam bağımsız seks.”
“Lilith´insürtükleriyiz.”(Lilith; satanizimde “Tanrıya” başkaldırmış dişi şeytanmış)
“Diktatör değil; vibratör istiyoruz.”
“Sıradaki orgazm, ahlakçılara gelsin.”
“Lezbiyenim, burdayım, kudurun.”
“Barikatı yıkarım, bulaşığa karışmam”
Bizler bu güne kadar genel ev tartışmaları duyduk, orada çalışan ve vergi ödeyenler duyduk. Ama başının üzerinde“orospu” yazısı taşıyan duymamıştık, görmemiştik. Bunu hangi din, hangi nizam ister ki. Utanma duygusu imandandır ve bu pankartlar eminim birçok kadını kadınlığından utandırmıştır. Sosyal medyada bunlar kadınsa ben değilim diyenleri gördük. Tamam, ne haltsanız o haltsınız. Ama sözüm ona özgürlük adına, benim dinime, kültürüme, örfüme, âdetime savaş açamazsınız. Hamamdan çıkan kadının peçesini açmaya çalışan Fransız askerini oracıkta mıhlayan Sütçü İmamların kanıyla kurduğu bu vatan topraklarında bu herzeyi karıştıramazsınız. Hele bir de aralarında başını örtmüş ama “ALLAH mısınız, aileniz batsın” yazan “tabula rasa´lara ne demeli…
Bunlar feminizmi de bilmez. Feminist hareket; kadınlar da erkeklerle eşittir, onlar da erkeklerle birlikte aynı şekilde çalışacak diye dayatan erkeklere bir tepki olarak doğmamış mıydı. Olay; “kadınların hayır biz erkeklerle eşit değiliz, bizim mesaimiz daha kısa olmalıdan” ne ara “siz ne yaparsanız biz fazlasını biz yaparıza” geldi. Gazeteci-Yazar Dilipak´ın yazdığı gibi; “kadınlar kadınlar arasında veya erkekler erkekler arasında eşit mi ki… Bir eşitlik masalıyla kadın sömürüsü tam gaz gidiyor.
Yahu tamam eşitsiniz, hatta siz üstünsünüz. Ama şirretlik yapmayın, ahlaksızlık yapmayın, genlerimizle oynamayın, ailemizin tepesine bomba atmayın. 6284 gibi bir yasanız var, daha ne istiyorsunuz.
Ey bizim mahalleden olan, yemi bizden yeyip de yumurtayı ele yumurtlayanlar. Yahu siz de “mal bulmuş mağribi gibi” her önünüze konulana balıklama dalmayın be kardeşim.
Ya RAB, beterinden muhafaza buyur.
Es-selam…