PROMOSYON
Bugünlerde gündemin birinci sırasını, ezeli düşmanımız olmalarına rağmen, kuzu postuna bürünmüş bazı Avrupalı devletlerin terbiyesizliği, 16 Nisan Cumhurbaşkanlığı Sistemi Referandumu ve konu ile ilgili bir siyasi liderin gafı oluşturuyor. Bu genel gündemin dışında çok konuşulan bir konu da promosyon mevzusu. Fransızca kökenli olan promosyon kelimesi, dilimizde “özendirme” olarak tanımlanıyor.
Çalışanlar; promosyon parası olarak maaşlarını aldıkları bankalardan, maaş harici olarak para almaktalar. Yılda bir defaya mahsus olmak üzere ve ortalama beş yüz lira civarında olan bu paranın emeklilere de ödenmesi için birkaç yıldır hükumet yetkilileri banka yetkilileri ile pazarlık yapıyorlardı. Bu pazarlıklar neticelendi ve emeklilere yılda üç yüz-dört yüz lira civarında banka promosyonu ödenmeye başladı. Hatta çeşitli basın-yayın kanalarında “promosyonunuz bereketli olsun(!), emeği geçenlere helal olsun” şeklinde sloganların kullanıldığı kamu spotları dahi yayımlanmaya başladı.
Yaklaşık on yıl önce ilk defa promosyon parası maaşımıza aktarıldığında kendimizce bir sorgulama ve araştırma yapmıştık. Çünkü; bu paranın faiz olduğunu hiç de eğip bükmeden söyleyenler vardı. O günlerde promosyon parasının ne’liğine ilişkin dört temel görüş dillendiriliyordu:
-Bu para kesinlikle faizdir ve kullanılması haramdır.
-Bu paranın faiz olduğu kesin değildir ama ihtiyatlı olmak gerekir.
-Bu para kredi ödemelerinde kullanılabilir. Bu para ile kömür v.b ihtiyaçlar karşılanabilir.
-Bu parayı kullanmayıp fakir kimselere, yardım kuruluşlarına, ihtiyaç sahiplerine vermek gerekir.
Yukarıda da belirtildiği üzere konu ile ilgili görüşler muhtelif olunca biz de Diyanet İşleri Başkanlığına meramımızı anlatan bir yazı ile başvurduk. Gelen cevâbi yazıda; verilen fetvanın tarafıma özel olduğu belirtilerek, banka promosyonlarının faiz olduğu belirtiliyordu. Yine mevzu ile ilgili yazılanlara baktığımızda; “Bankanın verdiği bu promosyon paraların alınması caiz değildir. Çünkü bu paralar hediye değil, faizdir. Maaşların banka üzerinden çalışanlara verilmesi anlaşması karşılığında verilen bir fazlalık olduğu için faizdir. Yani aslında bu promosyon, kurumun bankaya yatırdığı çalışan maaşlarının faizi olmaktadır… Bu promosyon, banka ile kurum arasında bir anlaşma ve pazarlığa dayalı olduğu için faizdir. Burada bir şüphe yoktur.” denilmekte.(1)
Lâkin; kurumların çalışanlar adına anlaşma yapması ve çalışanların ferdi olarak böyle bir anlaşmaya uyup-uymama yetkisinin olmaması yani kurumların çalışanlarına sormadan, rızasını almadan hareket etmeleri nedeniyle, kurum ile banka arasında bu fazlalık faiz iken, çalışan için faiz olmaz. Çünkü faiz bir akdin, anlaşmanın içinde yer alır. Kişi ile çalıştığı kurum arasında böyle bir anlaşma söz konusu değildir.
Kişi için bu promosyon bir faiz olmadığı için alabilir ve dilediği şekilde tasarruf edebilir. Fakat şunu da belirtelim ki, bu fazla ödemelere ihtiyaç duymayan kardeşlerimizin bunu kullanmayıp fakir kimselere ve yardım kuruluşlarına vermeleri daha münasiptir. Çünkü bu ödemelerin tek nemalandırma kaynağı, faizdir. Bu durumda bu fazlalıklar kesin olarak faiz olmasa da faiz şüphesi taşımaktadır. En doğrusunu Allah Teâla bilir. (2)
Faizcilik yaparak para kazanan bankalar, mesela maaşlarınız onlara yatırıldığında, orada kaldığı sürece, sizin paralarınızla faizcilik yapar ve bundan para kazanırlar. Promosyon adıyla size verdikleri de bu faiz gelirinin küçük bir kısmıdır. Bu sebeple haram-helal kaygısı taşıyan Müslümanların maaşlarını, faizcilik yapmayan bankalara yatırmaları gerekir. Bilindiği gibi İslam faizin azını ve çoğunu ve bu arada faizli işlem ve akitleri haram kılmıştır.
Maaşlar faiz sistemiyle çalışan bankalardan alındığı takdirde iki sakınca doğuyor:
- Bankaya paranızla faizcilik yapma imkânı vermiş oluyorsunuz.
- Gelirinin çok büyük bir bölümü faizden olan bir kurumdan hediye kabul etmiş oluyorsunuz.
Bu durumda, mümkünse maaşlarımızı faizli işlem yapmayan katılım bankalarına yatırıp oradan çekelim. Bunun mümkün olmadığı yerlerde ve şartlarda ise, verilen promosyonları alalım, ama -yoksul değilsek- bunu yoksullara verelim.(3)
Yani promosyon paralarının faiz olduğunu söyleyen çok iken, asla faiz değildir diyen yok. Hal böyle iken devlet yöneticilerinin ve sendikaların bu konuyu ballandıra ballandıra anlatması yersizdir. Hiç değilse kendi kurumları olan DİB’e sorsalardı. Bu ve benzeri dînî konularda muhafazakar bir hükümetin daha özenli olması beklenir. Aynı şekilde kadınların çalışması ile ilgili şartlar oluşturulmadan, pozitif ayrımcılıklarla evinde işinde gücünde olanlar bile özendiriliyor. Bu defa çocuklar, bir anlamı da “hayvan yemliği, kutsal ahır olan, kreşlerde ana olmayan ana okullarında perişan oluyorlar. Devlet parasını bile veriyor, ebeleri-dedeleri baksın diyebilirsiniz. Ama unutmayın devlet sadece üç pilot ildeki bin aileye bu parayı(üç yüz elli lira) veriyor. Oysa tanımlanmış bir mesleği olan annelere asgari ücret civarında bir maaş ödense ve anneler okul çağına kadar çocuklarını kendileri yetiştirse daha hayırlı bir iş yapılmış olur…
(1)Mehmet Talu. w w w.ihvanlar. net bankanin-verdigi-promosyonu-almak-caiz-midir
(2) A.g.m
(3) Prof. Dr: Hayrettin Karaman so ru larla islamiyet .com/ bankaların memur ve çalışanlara verdiği promosyonları almak caiz midir?