KADIN CİNAYETLERİNDE KANUN PARMAĞI!
Haber bültenlerinin değişmez haberlerini kadın cinayetleri oluşturuyor. Hemen her gün birkaç kadın öldürülüyor. Hem de aynı yastığa baş koyduğu, sevdiği, kaçarak evlendiği kocası tarafından. Yahut babası, kardeşi gibi en yakınları marifetiyle hunharca katlediliyor.
Cinayetler bu boyutta olunca devlet’i âli; 6284 Sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Ve Mevzuatı, 6284 Sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliği, Kadın Konukevlerinin Açılması Ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik v.b kanun, tüzük, yönetmeliklerle çeşitli tedbirler alma yoluna gitmiştir. İşte sorun da buradan kaynaklanıyor. Şöyle ki: belirtilen kanun ve yönetmeliklerle kadınlarımız korunmaya alınırken ve kadına yönelik şiddet girişimleri en ağır şekilde cezalandırılma yoluna gidilmesine karşın; kadın cinayetlerinde patlamalar yaşanmaktadır.
“Türkiye’de kadına yönelik şiddet olayları son yıllarda artış göstermiştir. Aksine düşüş yaşandığı söylense de istatistiklere baktığımızda, rakamlar durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır. 2002 yılı kayıtlarına 66 olarak geçen kadın cinayet sayısı, 2007 yılında 1011’dir.Kadın cinayetlerinde en büyük ortak özellik öldürenlerin erkekler olmasıdır.
İçişleri Bakanlığı Emniyet ve Jandarma teşkilâtlarının istatistikî verilerine göre; 2001–2004 yılları arasında; 21.268 kadın aile efradına kötü muamele, 10.148 kadın kaçırma, 3.800 kadın müstehcen hareket, 3.366 kadın ırza geçme, 1803 kadın evlenme vaadiyle aldatılarak kızlık bozma, 1.371 kadın fuhuşa teşvik suçlarının mağduru olarak kayıtlara geçmiştir.
Türkiye'de yaşayan kadınların dörtte biri fiziksel şiddete uğramaktadır. Şiddete uğrayan kadınların dörtte üçü eşi tarafından şiddete maruz kalmaktadır. Cinayet sonucu ölen kadınların çoğu eşi tarafından öldürülmektedir.
Tecavüze uğrayanların % 50’si 18 yaş altında ve bunlardan % 10’u erkek çocuk gerisi ise kız çocuktur. Her 4 kız çocuktan biri cinsel şiddete uğruyor. Daha çok 7–9 yaş arası çocuklar cinsel şiddete uğruyor. Cinsel saldırganların % 75'i tanıdık biridir. Ensest olaylarında faillerin % 50'si öz baba, sırasıyla da amcalar enişteler, ağabeyler, dedeler ve dayılardır. Acil yardım hattını arayan kadınlardan % 57'si fiziksel şiddete, % 46,9'u cinsel şiddete, % 14,6'sı enseste ve % 8,6'sı tecavüze maruz kalmıştır.
Mor Çatı'nın 1990 ile 1996 yılları arasında 1.259 kadın arasında yürüttüğü bir araştırmadaysa, kadınların % 88,2'sinin bir şiddet ortamında yaşadığını ve % 68'inin kocaları tarafından dövüldüğünü göstermiştir. 2010 yılının ilk 7 ayında 226 kadın cinayete kurban gitmiştir.
Aynı dönem içinde cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar kapsamında 478 kadın tecavüze uğramış, 722 kadın taciz edilmiş, aile içi şiddet kapsamında 6423 kadın şiddete maruz kalarak hastanelik olmuştur.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre tecavüz ve taciz gibi cinsel saldırı suçlarında son beş yılda yüzde 30 artış meydana gelmiştir.
Buna göre; 2006’da 528, 2007’de 473, 2008’de 577, 2009’da 652 kadın tecavüze uğrarken,
2006 yılında 489, 2007 yılında 540, 2008 yılında 589, 2009 yılında 624 cinsel taciz olayı yaşanmıştır.”●
İSTANBUL - İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü ve Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Genel Başkanı Avukat Nazan Moroğlu, her dört kadından birinin fiziksel, ekonomik, ruhsal, sosyal ve cinsel şiddet mağduru olduğunu belirterek, ''Resmi kayıtlara göre, kadın cinayetleri sayısı son 7 yılda %1400 arttı'' demiştir.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla ''Aile İçi Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi'' konusunda İstanbul Barosu'nda açıklama yapan Moroğlu, aile içi kadına yönelik şiddetin bir insan hakları ihlali olduğunu, şiddetin, kadının yasal, sosyal, siyasi ve ekonomik eşitliğini sağlama fırsatlarını sınırladığını, girişimcilik ruhunu ve kendine olan öz güvenini yok ettiğini söyleyerek aile içi şiddetin çocukları da olumsuz etkilediğini belirtiyor.
Bunun, çocukların okulda şiddet uygulamasına neden olduğunu anlatan Moroğlu, şiddetin sağlıklı bir toplumun önündeki en büyük engeli oluşturduğunu bildirdi. ●
“Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet toplumumuzda yaygın ve büyük bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple ülkemizde kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla önleyici ve koruyucu nitelikte tedbirlerin alınmasını sağlayacak düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur. Ulusal düzeyde bakıldığında, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi amacıyla yürürlüğe giren ilk kanun, 4320 sayılı Ailenin Korunması Hakkındaki Kanun olmuş, böylece aile içi şiddet sorunu çeşitli tedbirler ve hükümler çerçevesinde önlenmeye çalışılmıştır. Ancak uygulamada yaşanan bazı sorunlar ve son dönemde artan şiddet olaylarının toplumu ve ilgili makamları harekete geçirmesiyle birlikte, yeni bir kanun arayışı içine girilmiş, ilgili kamu kurum ve sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları ile, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun 8 Mart 2012 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda oy birliği ile kabul edilmiş ve 20 Mart 2012 tarihinde Resmi Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 6284 sayılı yeni Kanun, detaylı ve geniş kapsamlı tedbirleri düzenlemekte ve bu tedbirleri alma yetkisini hâkimin yanı sıra ilgili kolluk ve mülki amirlere de yüklemiş, böylece tedbirlerin kısa sürede alınarak daha etkin bir koruma sağlanması amaçlanmıştır. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde ulusal düzenlemelerin yanı sıra birtakım uluslararası sözleşmelere yer verilmesi de çok önemlidir.” ●
Hal böyle iken; şiddet uygulayan erkeğe evden uzaklaştırma cezası verilmesi, elektronik kelepçe takılması, maaşına el koyulması v.b tedbirlerin kanunla uygulanması, kadına yönelik şiddeti önlemekten ziyade, acaba erkekleri daha da mı hırçınlaştırmakta ve onları cinayete sürüklemektedir?... Bu soruyu, üzerinde düşünülmeye değer bulduğumu belirtmek isterim. Belki de bu cevap bu vahşetin bitirilmesinin başlangıcı olacaktır.
●http://www.antoloji.com/turkiye-de-kadina-yonelik-siddet-olaylarina-rakamlarin-diliyle-bakis-siiri/
●http://www.tukd.org.tr/basinhaber07.asp
●
http://www.kadindayanismavakfi.org.tr/dosyalar/6284-sayili-ailenin-korunmasi.pdf
omeremirdogan@gmail.com