Ekleme
Tarihi: 08 Mart 2024 - Cuma
Yakınlaşan seçim takvimi birçok konuda seçmenin beklentisini gün yüzüne çıkarıyor. Pek yakın zaman evvel genel seçimden çıkan Türkiye’de seçmenin o vakit en büyük beklentisi EYT iken, bu seçim döneminde emekli maaşları ilk sırayı alıyor.
Bilhassa kök maaşa uygulanamayan ve 10 bin TL en alt maaş olarak belirlenen haliyle emekli maaşları seçmenin beklentisine karşılık vermiyor.
Genç emekli sistemdeki sorunu büyütüyor.
Türkiye’de emekli sayısının çok yüksek olması ve emeklilik yaşının neredeyse genç yaşlara inmesi, her 1.9 çalışana 1 emekli düşmesine sebep olmuştur. Dünya standartlarında bu oranın 4 çalışana 1 emekli olduğu göz önüne alınırsa durumun vahameti ortadır.
Artan sağlık hizmetleri ortalama yaşamı uzattı.
Bu veriye ek olarak 2000’li yıllarda ortalama ömür 2000 yılında 66 iken bugün Türkiye’de kadınlarımızda 80,7 yaş ortalaması, erkeklerde 75,3 yaş ortalaması var.
Yani emekli sayımıza ek olarak emekliye ödenecek maaş yılı da çok yüksek şekilde arttı.
Bunda son yirmi yılda hükümetin sağlık hizmetinde attığı sıra dışı adımların, hizmetlerin olduğunu inkâr edilemez bir gerçekliktir.
Kendine iyi bakılan, sağlık hizmeti ve ilaç hizmeti bedavaya getirilen milletin yaşam süresi arttı.
Elbette artan bu yaşam süresinin ekonomiye etkisi ise yüksek bir fatura olarak meydana çıktı. Bunu göz ardı edip makro ekonomi de maliye politikası yorumu yapmak büyük bir haksızlık ve eksikliktir.
Ancak seçmen yine de alacaklıdır. Ne kadar süre ve ne kadar tutar prim yatırdığına, bunun kaç katı süre emekli maaşı talep ettiğine bakmaz, hesap etmez.
Kendince ben vaktinde ne istendiyse yaptım, gerisini anlamam, devletten beklerim demektedir. Alacağım maaşın da yaptığım prim ödememe göre değil şu anki ihtiyacıma göre olmasını isterim der.
İşte, seçim sürecinde yaptığımız görüşmelerde önümüze çıkan en büyük kırgınlık bu şekilde talebe evrilerek önümüze konuyor.
Basit bir matematikle 16 milyon emeklinin maaşlarına 5 bin TL zam yapılmasının aylık 80 milyar lira ve yıllık olarak 960 milyar liraya denk geldiğini tespit edelim.
Türkiye’nin 2024 yılı bütçesinin kabaca 11 trilyon TL olduğundan yola çıkarsak 5 bin TL lik bir artışın bütçenin yüzde 9’una denk geleceğini hesaplayabiliriz.
Bu rakam elbette büyük bir rakam, deprem felaketinin yükü hükümetin omzundayken böylesi bir rakamı bütçe koymasını beklemek imkansızı istemek gibi.
Ancak en alt sınırda olan 2 milyon civarı emekli için 4-5 bin TL’lik bir artışın yapılması bütçeye senelik 120 milyar TL’lik nispeten kaldırılabilecek ve emekliler ile hükümetin arasını düzeltecek bir tutar olacaktır.
Muhalefetin, hesapsız kitapsız, kaynaksız kafadan atma vaatlerine karşılık Erdoğan’ın hesaplı, kaynaklı ve gönülden vereceği; emeklilerin
alt maaş sınırı olan 10 bin TL’de bir güncelleme vaadi çok kritik ve faydalı olacaktır. Bizden söylemesi….