İsrail’e sınırsız silah ve bomba gönderirken, dayanılmaz boyutta açlık çeken Gazze’ye yiyecek gönderdi.
Şabalak başkan.
Aynı zamanda elindeki külâhtan dondurma yalamaktaydı.
38 bin porsiyonluk yardım paketleri uçaktan atıldı. Atılan paketlerin bir kısmı denize düştü.
İki buçuk milyon insana 38 bin öğün yemek.
Devede kulak, kulakta bir tüy.
Kime yetecek?
Tamamen göstermelik. Göz boyama maksatlı.
“Bakın, açlara yardım ediyoruz. Nasıl da insancılız.”
Hesap yapsak, kişi başına bir kaşık yemek düşmez. En fazla yarım kaşık. Olsa ne, olmasa ne!
Varlığı yokluğundan farksız.
“Bir deri bir kemik kalmış” tabirinin tam anlamıyla karşılığını gördük Gazze’de.
*
İsrail ise gıda yardımı almak için koşanlara ateş açtı.
Hukuk bunu soykırım olarak tanımlıyor.
Ancak bu kelime bile hafif gelmeye başladı.
Vahşet, katliam, soykırım diye tanımlamak yetmiyor. Daha ağır bir kelime bulmak gerek.
Kelimeler kifayetsiz, dil çaresiz.
Titrek başkan, bir gün ateşkesten söz edip başka bir gün o ihtimali yok eden açıklamalar yaparak dondurma yalamaya devam etsin.
İsrail’i yönetenlerin suç ortağıdır.
Yargılanmazsa, noksan kalır.
Yargılanmazsa, dünyanın çıkmış çivisi yerini -mümkünü yok- bulamaz.
Bakan olamayacak birinden başbakan olmaz.
O makam bugün yok. Cumhurbaşkanı olmaz diyelim.
İlçe başkanı olamayacak kişinin il başkanı yapılması yanlıştır.
Hele büyükşehir! Maazallah.
Lunaparkta çarpışan arabaları kullanmakta çok başarılı olan birine otobüs direksiyonu teslim edilemez.
Fakat maalesef benzer durumlarla karşılaşıyoruz.
*
Yapı kooperatifi başkanı olsa, işini iyi yapacak birini alıp yukarılara taşıyoruz.
Hâlbuki sınırı orasıdır. Daha ötesi hata olur.
En fazla apartman yöneticisi, site yöneticisi olabilecek birini büyük koltuklara oturtuyoruz.
Muhtar koltuğuna yakışan kişiyi alıp vali yapamazsınız.
Zabıta müdürlüğü ile yetinmesi gerekeni tepemize çıkarmaya çalışıyoruz.
Gelip gelebileceği yer, hesap uzmanlığı olan birinin, ülkeyi yönetebileceğine inananlar var.
Böyle yanlışlar yapılınca da olan millete oluyor tabii.
Hayal kırıklığı, rüya çıkıklığı. Kısaca hüsran.
Sonrasında kubbelerde yankılanan: “Yahu yine mi kaybettik seçimi?”
Baharı görmeden yaz gelir geçer, kar görmeden kış gelir geçer. Netice: Veleddallin, âmin.
Gazeteciler toplanmış, tartışıyorlar.
MİT Başkanı İbrahim Kalın, CIA Başkanı Vilyım Börns’e 8 Mart’taki görüşmede ne diyecek?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Dışişleri Bakanı Blinkın’a ne diyecek?
Bunu bilmeyecek ne var?
“8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun” diyecek.