Dünya, öznesi İsrail olan büyük bir kaos yaşıyor. Artık zorlanacak bir sınır, aşılacak otorite kalmadı. Gazze’deki soykırım 100. günü geride bıraktı. Amerika ve İngiltere’yi arkasına alan İsrail terör devleti bir adım bile geri atmadı. Vahşetlerinden milim taviz vermedi.
İsrail ve ona güç veren Batı, inşa ettikleri mevcut dünya düzeninden çıkmış durumdalar. Birleşmiş Milletler’in bir hükmü, etkisi, gücü kalmadı. Kimse aksini iddia edemez. Kanarya Sevenler Derneği’nin alabileceği kararlardan aciz bir BM’den; dünya barışını ve güvenliğini korumaya yönelik kararlar almasını beklemek de çaresizliğin ilanıdır artık.
Buna mukabil dünyanın çivisini çıkaran İsrail’in, Lahey’de soykırım suçundan yargılanması tabii ki tarihi bir olay olarak kayıtlara geçti. Mahkeme başladı, iki oturum yapıldı ve davayı açan Güney Afrika Cumhuriyeti, Uluslararası Adalet Divanı’ndan İsrail’in Gazze’deki tüm askeri faaliyetlerinin durdurulması için ivedilikle ihtiyati tedbir kararı verilmesini istiyor. Böyle bir karar verilse de İsrail buna uyar mı? Gazze’ye saldırıları durdurur mu? Yüz gündür tüm insanlığın gözleri önünde, Batı’da ve Doğu’da halkından artık nefret edildiğini gördüğü halde soykırımdan vazgeçmeyen bir anlayış yargılanıyor. Öyle görülüyor ki sunulan delillerin ve işlenen bariz suçların İsrail’de bir karşılığı yok. Leicester Üniversitesi uluslararası hukuk profesörü Malcolm Shaw, geçtiğimiz cuma günü mahkemede yaptığı savunmada; “İsrail herhangi bir çatışma kuralını ihlal etmişse, bu konu ‘İsrail’in sağlam ve bağımsız hukuk sistemi’ tarafından uygun zamanda ele alınacaktır” dedi. Ne demek bu: İsrail’i ancak, zamanı gelince, uygun görülürse İsrail yargılayabilir! Görüyoruz musunuz kendilerini tüm dünyadan, hukuk kurumlarından, devletlerinden nasıl da üstün görüyorlar? Avrupalı hukukçular, yargılamanın bile İsrail açısından büyük bir prestij kaybı olduğunu uluslararası itibarının tehlikede olduğunu ve yalnızlaşacağını dillendiriyorlar. Ama herkes görüyor ki İsrail’in böyle bir derdi yok.
Ancak bu yargılamaya ilişkin BBC ve diğer Batı medyasının oluşturduğu bir algı da var. Lahey’deki mahkeme aynı zamanda soykırım iddiaları ile ilgili davanın esastan görüşülüp görüşülmeyeceğine de karar verecek. BBC’ye göre; “bir devlet hakkında soykırım ya da diğer suçlamalar konusunda Uluslararası Adalet Divanı’na yalnızca bir kez başvuru yapılabiliyor. Eğer Uluslararası Adalet Divanı, Güney Afrika’nın Gazze’de soykırım yapıldığına ilişkin kanıtlarını “yetersiz bulursa” İsrail bir daha soykırımla suçlanamayacak.” Ancak BBC haberinde, “bir devletin bir devlet hakkında aynı delillerle bir kez başvurabileceğini” gizleyerek açıkça İsrail hakkında kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.
BBC’nin haberinde İsrail’in suçlu bulunmasının karmaşık bir yargı sürecini başlatacağı açıkça ifade ediliyor: “Güney Afrika tarafından sunulan kanıtları yeterli görür ve soykırım davası açılmasını kabul ederse, uzun ve karmaşık bir yargı süreci başlayacak.”
Aynı BBC’nin İsrail’in savaş suçlarının medya ortağı olduğunu, hastane katliamının öncülüğünü yaptığını ve Gazze’de katledilen 112 gazeteciyi insan yerine bile koymadığının altını tekrar çizelim.
Amerika ve İsrail’in hamiliğinde gerçekleşen Gazze soykırımına karşı çıkan, vahşetin durmasını isteyen devletler ise sindirilmeye çalışılıyor. Bakınız önceki gün de 9 askerimizi şehit ettiler. Amerika’nın sınırlarımızda büyütüp beslediği PKK, aynı Amerika’nın silahlarıyla üslerimize saldırıyor. Ciğerimize hançer sokuyorlar. Bu apaçık bir savaş. Amerika dolaylı yoldan ülkemize saldırıyor. Türkiye’yi çevresindeki ateş çemberine çekmek istiyorlar. Belki de Türkiye üzerinden tüm coğrafyayı, Gazze’deki soykırımın bir sonraki aşamasına zorluyorlar. Belli ki Türkiye’nin fay hatlarını terör üzerinden de kaşıyacaklar. Son üç aydır yaşadıklarımız ortada. Toplum olarak idrak etmemiz, net olmamız gereken meseleler var. Galata’daki 1 Ocak sabahı verilen tarihi fotoğrafın ötesine geçmeliyiz. Emperyalistleri görmeli, emellerini kestirmeliyiz artık. Dünyayı yöneten kurumlar içten içe yıkılırken, güvenceler ve teminatlar ayaklar altına alınırken millet olarak ayakta durmalı ve bu bilinci inşa etmenin yollarını aramalıyız. Şehitlerimizin ruhları şad olsun. Kendilerine bir vatan borcumuz olduğunu asla unutmayacağız.