Epstein Davası ile tüm dünyanın aynı anda konuştuğu küçüklerin cinsel istismarı konusunun ardında, kayıp kişiler ve insan kaçakçılığı gibi devasa konular var... Çocukların seks işçisi ve safarilerde kurban olarak kullanıldığı kapkara, şeytani bir bağlantılar silsilesi bu... Şantaj ağları aracılığıyla; sermayenin, medyanın, trendlerin, politikayla eş güdümlü olarak en üstten ve görünmeyen ellerle idare edildiği iğrenç bir karışım...
Eş zamanda yeryüzünü kirletiyorlar: Epstein ve İsrail...
İsrail'in Gazze'de 7 Ekim'den bu yana yol açtığı gözü dönmüş şekilde pervasızca işlediği soykırımı da bütün dünya halklarını ayağa kaldırmış durumda. ''Öldürecek çocuk arıyoruz'' diyen işgal askerleri, ''öldürdüklerimiz insan değil insanımsı yaratıklar' diyen İsrailli siyasetçiler, 'çocukken öldürülmeleri gerekiyor'' diyen hahamlar...
Tüm bunlarla düşünüldüğünde o vahşet mikseri, aslında tüm insanlığın düşmanı olan bir yok ediciliği taşıyor. Hatta bu safkan ve seçkin olmaya dair o kibirli Yahudilik saplantısı, onları kendi içlerinde de sert bir etnik temizliğe götürüyordur... Seçkin olmayan Yahudileri de bir şekilde eleyecek ölüm algoritması çalışıyordur muhakkak. İşledikleri cinayetlerdeki yüzsüzlükleri, gamsızlıkları, bunu ispat edecek güçte çünkü...
Ya sinagogların altında keşfedilen tüneller, çıkartılan kanlı elbiseler, çocukların kurban edildiği sapkın ayinler... İnsanın beyni zonkluyor. Bunları yapanlar insan olamaz...
The Guardian gazetesinin İsrail ile ilgili 2009 yılında yaptığı bir haberinde; "İsrailli doktorların, öldürülen Filistinlilerin organlarını ve derilerini ailelerinin rızası olmadan topladığı"na ilişkin ifadeler yer alıyordu. 'Deri ve organ bankası' itirafı, Şifa Hastanesi baskınından sonra bir türlü bulunamayan, Filistinlilere ait kayıp cesetlerle de örtüşüyordu...
Almanya 12 bin kayıp mülteci çocuğun cevabını hala veremiyor...
Korkunç bir şeyle karşı karşıyayız... Bu, büyük bir batış, büyük bir yıkılış...
''Batı' dediğimiz o güya çok güçlü alaşım; siyasetiyle, tıbbıyla, kimyasıyla, sanatıyla, sinemasıyla, modasıyla, finans odaklarıyla birlikte kapkaranlık bir zift denizine düşüyor. Batı'nın eder tutar yanı kalmıyor...
Bu arada, insanın genleriyle, yapı taşlarıyla, doğasıyla, hilkatiyle oynuyorlar. Bedeniyle, cinsiyetiyle, ruhuyla, moral dünyasıyla, onuruyla oynanan bir insan... Trendlerin önünde bir güz yaprağı gibi oradan oraya savrularak kitleleştirilen insan...
İnsanın aleyhine işleyen üstelik de çok hızlı işleyen bir sürecin içindeyiz.
Melekler yoksa bunun için mi gözyaşı dökmüşlerdi, insanın yeryüzüne indirileceğini işittiklerinde...
Ama bir umut hep olmalı değil mi?
Yani, bunca kötülüğü hesap edip uygulamaya koyanların bir bildiği varsa, Allah'ın da bildiği var öyle değil mi?
İnsan kalanlar, insanlığını unutmayanlar, umudunu hiç kaybetmeyenler, merhametini, vicdanını, haysiyetini yitirmeyenler, bu kötülüklerin üstesinden gelebilirler inşallah, öyle değil mi?