“İNSANI-I”KÂMİL”OLMAK…..
“Saygın, kaliteli, muteber ve kâmil insan olmanın bazı ölçü ve kriterleri olduğu herkes tarafından bilinir, kabul edilir. Bize göre bu ölçülerin olmazsa olmazı sağlam bir iman, güzel bir ahlâk ve Salih amel sahibi olmaktır. Ama biz bu söyleşide meseleye başka bir açıdan yaklaşmak istiyoruz. Zira bu üç haslete sahip olmanın yanında, saygı değer olmak için başka nitelikler de aranır. Ki, onlardan birisi de söylemi ile eylemi birbiri ile uyumlu olmaktır. Makbûl insan odur ki, ya olduğu gibi görüne veya göründüğü gibi ola, zikri ile fikri ayrı ayrı olmaya. Bu anlamda, insanın içi ile dışı mütenasip değilse veya ses ile görüntü uyum sağlamıyorsa, bu hayra alamet değildir. Bir iki misal verirsek, konu daha iyi anlaşılacaktır…..
Bir kısım insanlar görürsünüz, ecdadımız Osmanlı’yı, Fatih’i, Yavuz’u, Kanuni’yi öve öve bitiremezler; dünyaya nizam veren ve medar-ı iftiharımız olan bu insanlarla gurur duyarlar. Fakat icraatı, duruşu, fikri ve zikri ile O insanlarla taban tabana zıt olan, benzerliği de bulunmayan bazı mevcut siyasileri aynı aşk ve şevkle savunurlar, severler, reklâm ederler, hatta ilâhlaştırırlar. Yani perhizle turşu aynı sofrada, hem perhize eyvallah, hem de turşu yemeye devam. Anlayabilene aşk olsun…….
“Söz gelimi Hz. Ebu Bekir’(RA)ın sadakatini ve kâmil imanını, Hz.Ömer(RA)ın üstün adaletini, Hz. Osman(RA)ın hilm’ini ve güzel ahlâkını, Hz.Ali(RA)ın ilmini ve cesaretini; diğer bazı Sahabe-i Kiram’ın meziyetlerini, sadakatini; mezheb imamlarının ve diğer İslâm âlimlerinin faziletlerini, kerametlerini allandıra-ballandıra anlatan bir insan; övdüğü ve sevdiğini iddia ettiği bu mübarek zatların fikir ve ideallerini taşımıyorsa, en azından onlar gibi olmaya gayret göstermiyorsa; dahası, hâl ve hareketleriyle onlara ters düşüyorsa bu insan, Allah’ın verdiği nefes nimetini boşa harcamaktan ve gereksiz yere çenesini yormaktan başka bir iş yapmış olabilir mi? Bizden önce yaşayan, imanı ve ameli, ahlâkı ve fazileti ile destanlaşan bu muazzez insanlar üzerlerine düşen vazifeyi yerine getirmişler ve her fani gibi Dar-ul Beka’ya irtihal eylemişlerdir. Onların hayatlarını öğrenmek, onlar gibi olmaya gayret etmek elbette ki güzeldir. Ama önce aynaya bir bak, yaşadığın hayatın, sahibi olduğun fikir ve idealin, gerçek olmasını istediğin arzu ve heveslerin tahlilini bir yapıver, ne olup ne olmadığını bir düşün…..Saygılarımla……….
HALİFENİN –VASIFLARI,
Ebubekir kâmil iman sahibi
Ömer adalete, temeli kurdu
Osman ise güzel ahlak sahibi
Cengâver Âlinin cemali, nurdu.
Aklan delil ile gir doğru yola
Sünnetini yaşa minnet et güle
Sıtkı candan sarılanlar o dala,
Mahşerde mutluydu kemale erdi
Hak var ise imkân. bilinmeydi
Yaradan uğuruna ölünmeliydi
Kör Şeytan hayattan silinmeliydi
Herkes ol mahşere ameli serdi
Kul Refik sonumuz nerde kalacak
Kimi ağlayacak kimi gülecek
Bin ayaksa bir ayağa girecek
Mahşer günü müminin. Hümalı derdi
Refik Kutlu 05-02-2016/Sivas
(Kül. Bak. Halk. Şairi)