NELER OLUYOR DİKKAT ETMEMİZ GEREKİR
Son zamanlarda, pek alışık olmadığımız, olaylar gerçekleşmektedir.
Atatürk, büstlerine saldırılar... Bazı taraftar guruplarının nefret söylemleri, Andımız tartışmaları, Ulu orta her yerde, sosyal medyada, ağzını açan kimi insanların; Devlet yöneticilerine karşı yaptıkları, saldırılar... Kadir Mısıroğlu ziyareti tartışmaları...
Cumhur İttifakını yıpratıcı; söylem ve girişimler, dikkat çekmektedir. Ülkede yeteri kadar ayrışım var iken; bu ayrışımı körüklemenin, kimseye bir faydası yoktur. Bu Ülkenin inanç bakımından bir birine yakın olan insanların; birlik olma zamanıdır.
Bazı Ak Parti seçmeninin de; dikkatli olması gerekir. Ülkemizde bazı şeyler sanki , yeni oluyormuş gibi, davranarak; Ak Parti yönetimine saldırmasını, aşağılamasını, ağır şekilde eleştirmesini, anlamış değilim. Unutmayalım, Demokratik bir sistem de, bir siyasi iradeyi iktidar ettiniz, O kadar… O, iktidar ettiğiniz siyasi irade; tüm Ülkeyi, mevcut, önceden uygulamaya konulmuş; yasa ve yönetmeliklere göre; yönetmektedir. 16 senedir de; öyle yönetiyor. Bu iktidarı sürecinde, önceden var olup da; sonradan inançlı, insanlara negatif ayrımcılık yapıldığını söyleyeceğiniz, eylem ve girişimler yoktur. Tam tersine inançlı insanların, lehine önceden olmayıp ta; 16 yıllık iktidarı süresinde olan, nice haklar ve kazanımlar vardır. O halde, sanki bazı şeyler, yeni oluyormuş gibi; Ak Parti yönetimine de; yüklenmeyi doğru bulmuyorum.
Ayrıca, Ak Parti bir kitle partisidir. Bu iktidar içerisinde; sizin gibi düşünmeyen, hayat felsefesi, sizin gibi olmayan, milyonlarca insan vardır. Doğal olarak, O, insanların da, Bu iktidardan bir beklentileri vardır, olacaktır. Bence; Ak Parti içerisinde olup, İslami anlamda hassasiyeti olan, dostlarımız, kardeşlerimiz; şu soruyu kendilerine, tekraren sormalıdırlar. Acaba, biz gerçekten, hayal ettiğimiz, Dünyayı elde etmek için; yeteri kadar çalıştık mı? Çalıştık ta; Yüce Rabbim bize neden nasip etmiyor? İşte can alıcı sorular bunlardır. Biz İslamı ne kadar yaşıyor isek; Karşılığını da; O, kadar alıyoruz. Kimse, karşısındaki insandan, karşısındaki guruptan, karşısındaki topluluktan, fedakarlık ve başarı beklemesin. Önce kendinden başlasın. Fedakarlıklar yapmaya, amansız şekilde çalışmaya, gecesini gündüzüne katmaya; işte, bunları yerine getirdiğimiz zaman, birilerini de; neden şunu yapıyorlar, neden şunu yapmıyorlar? Diye soru sorma hakkımız doğar. Karşımızdaki sorumluluk taşıyan insanlardan; En iyisini beklemek, en iyisini görmek hakkımız, daha da; çoğalır...
Önce kendimize bakalım...
O neden ile;
Birileri, toplumu meydana getiren ortak değerlerin, ortak özelliklerin, bizi biz yapan değerlerin, yıpranması için; sanki savaş başlatmış, gibi; davranmaktadır. Biz, büyük bir topluluğuz. Asırlardır, bu gerçek ortada olarak yaşamış durumdayız. İnanç farklılıklarımız, soy farklılıklarımız, ırki özelliklerimiz, bizim toplumumuzun zenginlikleridir. Çeşitliliğidir. Bu gerçekleri görerek; tüm söylem ve eylemlerimize, dikkat etmek zorundayız. Bu coğrafya, sadece bir topluluğun, bir gurubun; yaşadığı coğrafya değildir. Birbirimize tahammül etmek zorundayız.
Yoksa; yok oluruz...
Karşımızdaki uluslar arası desteğe sahip, terör örgütü; bunun en güzel örneğidir.
Benim önerim; Bu tür saldırıların önüne geçmek için; yasal bir engelleme getirmek gerekir. Devlet büyüklerine, Allaha, Peygambere, açıktan hakaret edenlere; belirli yasal önlemler alınmalıdır. Bunun amacı, ise; toplumun huzurunu bozmayı engellemek, olmalıdır. Böyle provakatif eylemler peşinde olanların; önünü kesmektir.
Böyle konular, sosyal medyada; sürekli kaynatılan konulardır. Sosyal medya hukukunun da; bir an önce hayata geçirilmesi gerekir. Sosyal Medya, denetim altına alınmalıdır.
Toplum içerisinde; aleni olarak, Devlet büyüklerine yapılan hakaretlerin önüne geçmek gerekir. O, hakaretler, hakaret edilen insana ulaşmasa bile; HAKARET EDİLEN İNSANIN SEVENLERİNİN, mensuplarını karşı tepkilerinin olacağı düşünülerek; bir an önce yasal tedbirler, alınmalıdır.
Andımız, meselesine; MEB, GEREKEN CEVABI VERMİŞTİR. BÜSTLERE SALDIRILAR İSE; MERCEK ALTINA ALINMALIDIR. YAPAN KİŞİNİN, NEDEN BU EYLEMİ GERÇEKLEŞTİRDİĞİ İYİ ARAŞTIRILMALIDIR. Bu tür olaylara fırsat verilmemelidir.
Taraftar guruplarının nefret söylemleri de; aynı kategoride değerlendirilmesi gerekir. Toplumun ayrışımına neden olacak; söylem ve eylemlere, izin vermemek gerekir.
Diyanet İşleri Başkanının Kadir Mısıroğlu’nu ziyaret etmesi gayet normaldir. Benim merak ettiğim, Sayın Başkan, Başkan olmadan önce de; Sayın Kadir beyi, ziyaret etmişler midir? Ziyaret doğru. Ancak, onun afişe edilmesini, bu zamanda doğru bulmuyorum. Çünkü, bir makam sahibisiniz.
Bir de; zor zamanda konuşamayan, sesini çıkaramayan, gizlenecek yer arayan, kimi İslam araştırmacısı olan, kendilerine, Alim denilen insanların; sanki her meselemiz hallolmuş gibi, Müslüman topluluk üzerinde yaptıkları; tahrip edici, tahrik edici, ayrıştırıcı, dışlayıcı, konuşmaları ve açıklamalarıdır.
Bu tür adamlara tek sorumuz var? 28 Şubat süreci gibi, zor zamanlarda; neden diliniz çıkmıyordu? Ortalarda neden gözükmüyordunuz? Saklanacak yer arıyordunuz!!! Adeta diliniz kilitlenmişti, susmayı ve dilsizliği tercih ediyordunuz. Birileri her şeyi ile mücadeleyi tercih ederken; sizler, köşenize çekilmiş, uygun zamanı gözlüyordunuz.
Şimdilerde AK Parti iktidarının vermiş olduğu rahatlıktan dolayı, ortalara çıkıp; aslan kesiliyorsunuz!!!
Size göre, Uygun zaman şimdi. Şimdi çıkın ve de; bir aslan edası ile; ağızlarınızı köpürterek, boyun damarlarınızı şişirerek; hem de, karşınızda müslüman olduğunu söyleyen, diğer muhataplarınıza; zapt edilemeyen filler gibi saldırın... Sizin gibilere de; O, yakışır... Etrafınıza, Kendi yandaşlarınızı toplayın, İnsanlara kendi kitaplarınızdan başka kitap okumayı yasaklayın. En doğruyu ben birlim, benden başkasının sözlerine inanmayın diye, sunumlar yapın, konferanslar verin, dersler düzenleyin… Karşı taraf olarak kabul ettiğiniz, müslüman guruplara savaş açın... Sanki Ülkede İslam’ı tebliğ edecek adam kalmamış gibi; birbirinize düşün, birbirinizi yiyin... Ondan sonra da; keyifli bir uyku uyuyun... Görevini yerine getirmiş insanın mutluluğu ile; köşkünüze çekilin ve de; olan-biteni keyifle seyredin...
Yazıklar olsun, sizlere... Sizin peşinizden giden tüm insanlara da, Allah akıl, fikir, versin... Yaptığınız kötü şeyler; ayağınıza dolaşsın. Kandırdığınız binlerce, müslümanın vebali; sizleri yesin, bitirsin...
Devletin bu yanlışları yapan bu insanlar için de; bir tedbir alması gerekir. Bu anlamda, tehlike çanları çaldığını belirtmek isterim. Üstelik bu işlere soyunan insanların; Devlet üniversitelerinde görev alıyor olmaları da; işin başka bir garipliğidir. Üniversitelerde; İlahiyatçıların dışında; başka ilimler ile uğraşanlarda; bu tür tartışmalara az rastlarsınız. Bu da, başka bir gerçektir.
Yukarıda sıraladığımız sıkıntılar; Ülkemizin başına, döviz sıkıntısından daha büyük yaralar açağa benzemektedir. Bu gerçeği asla unutmayalım...
Olağan üstü bir dönemden geçtiğimiz şu günlerde; bu tür her alanda yapılan ayrışım girişimlerine, eylem ve söylemlere dikkat etmek zorundayız. Unutmayalım, Koca ormanı; bir kibrit yakar… O, bir kibritten ibaret diye; O, küçük kibrit parçasını görmemezlikten gelmeyin. Ateşi, başlatan ve de, koca ormanı yok eden; O, küçük kibrittir…
Selam ile…