Efendim malumunuz Müslüman bir ülkedeyiz. İddia edildiği gibi yüzde 99’u olmasa da, memleketimizin kâhir ekseriyeti Müslümandır. Toprağımız İslam beldesidir. ALLAH ALLAH nidalarıyla ve Din-i Mübîni İslam için kanlarını akıtmış ve İslâmın bir payesi olarak ŞEHİTLİK mertebesine erişmiş ecdadımızın, bizlere emanet ettiği topraklar üzerinde yaşıyoruz. O şehitler ki; ALLAH rızası için ölmüş ve gerektiğinde yine bu uğurda öldürmüşlerdir. Şehitlik beklentisi olmayanın “toprak” uğruna canından-canânından vaz geçmesi beklenemez zaten.
Peki, şehitlik nedir, herkes özellikle de din-düşmanı bir ateist ya da ehli küfürün herhangi bir ferdi de şehit olabilir mi? Bu sorulara cevap verebilmek için din âlimi olmak icabetmez. Yine de bir insanın şehid olabilmesi için, gereken şartları hatırlatalım:
Birinci şart; Müslüman olmak ve Allah (cc) yolunda ihlasla savaşmaktır.
İkinci şart; savaşan kimsenin akıllı ve buluğa ermiş olmasıdır.
Üçüncü şart ise; zulmen öldürülmesidir . Zulmen katledilme hâdisesi, savaş dışında da olabilecek bir hadisedir. Bu üç şartın bir arada bulunması, şehitliğin tahakkuku için zaruridir.
İmam-ı Serahsi (r.a), "Allahu Teala (cc)`nın rızasını kazanmak niyetiyle (ihlasla) cihad eden ve bu esnada hayatını kaybeden kimselere şehid denilir" tarifini yapmıştır. Şehadet makamı; Allahu Teala (cc)`nın kendi yolunda, ihlasla cihad eden mü`minlere verdiği bir nimettir. Hal böyle iken; geçtiğimiz günlerde zulmen katledilen Savcı Mehmet Selim KİRAZ da, ALLAH’ü ağlem, bu zümredendir.
Bu açıklamadan sonra; Müslüman olmayan, ALLAH’ın dinine karşı savaşan, inançsız bir takım örgüt mensuplarının şehit olamayacağının aşikâriyeti gün gibi ortadadır.
Dinleri için şehit olanların torunları da yine dinleri gereği, beş vakit namaz gibi Cuma Namazı da kılarlar. Geçmiş dönemlerde cumanın sıhhatinin şartları ile ilgili bir takım tartışmalar yaşansa ve “cumasızlar” denen gruplar ortaya çıksa da nasıl ki pazar günü kiliseye giden Hrıstiyana karışamıyorsak, Cuma Namazı kılmak isteyene de karışmamalı ve çalışanlara cuma vaktinde, bu namazı eda için imkân tanımalıyız. Ama nedense bu imkânı hakkıyla tanıyamıyoruz bir türlü. Kısa günlerde, Cuma Namazı vaktinde çalışanlar işte oluyorlar. Bu nedenle; Cuma Namazı yarım saat kadar tehir edilip, çalışanların öğlen arasına denk getiriliyor. İşten çıkanlar, apar-topar, ter-telaş içinde camiye koşuyorlar. Uzun günler de ise Cuma Namazı şehrimizde saat 13’e doğru kılınıyor. Yani; çalışanların mesailerinin öğleden sonraki bölümünde. Şehrimizde binlerce öğretmen, on binlerce öğrenci saat.12:50 derse giriyor, tam bu sırada da cuma ezanı okunuyor. Peki, yukarıda bahsettiğimiz şehitlerin torunları Cuma namazını nasıl eda edecek? Etmesin efendim diyebilir miyiz?
Cuma Suresi 9.ayetin Türkçe meali şöyle: Ey iman edenler, cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah`ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. (cum`a suresi / 9) Bu ayete göre Cuma vaktinde, Cuma namazı kılmaktan başka bir şey yapmak yasak. Yine Cumaya dair bazı hadis’i şeriflerde: “Allah Resulü (sav) Cuma gününü anarak şöyle buyurdu: Bugünde Öyle bir vakit vardır ki Müslüman bir kul namaz kılmak için kalktığın¬da bu vakte rastlar da Allah`tan bir şey isterse, istediğini mutlaka verir". O vaktin- darlığını eliyle işaret ederek gösterdi.(Buhari) “Allah c.c, bugünden itibaren kıyamete kadar size Cumayı farz kıldı. Adil veya zalim bir imam, başkan zamanında küçümseyerek veya inkâr ederek Cumayı terk edenin iki yakası bir araya gelmesin! Böyle bir kimse tevbe etmezse, onun namazı, zekâtı, haccı, orucu ve hiçbir ibadeti kabul olmaz.” (İbni Mace)
“Allah indinde günlerin seyyidi Cumadır. O, kurban ve Ramazan bayramı gününden de kıymetlidir.)” (Buhari) Ümmetinin bayramları içinde Cumadan daha kıymetli bayram yoktur ve o günkü iki rekât namaz, Cuma günü dışındaki bin rekâttan efdaldir.)” (Deylemi)
Yukarıda aktardığımız ve aktaramadığımız ayet ve hadislerle Cuma namazının, inananlar için önemi ortadayken, yetkililerimize düşen, insanlarımızı bu namaza ulaşmayı kolaylaştırmaktır. Bu işi; uzun günlerde namazı 12:30’a alarak mı yaparlar, mesai anlayışında değişikliğe giderek mi yaparlar bilemem. Bence en güzeli hafta tatilini Cuma gününden başlatmaktır. Böylece öğretmeni, öğrencisi, işçisi, memuru gönül rahatlığı içerisinde ibadetlerini yerine getirecek ve mesaide aksamalar da olmayacaktır. İnananlar ikilemden kurtarılacaktır. Bazı öğretmenlerimiz, kul hakkı korkusuyla, öğrencisini bırakamadığı için cumaya gidememektedir. Namaza gittiği halde aklı işinde kalanlar, ibadetlerinden lezzet alamamaktadır. Benden söylemesi, takdir ve mühür devletlulerimizdedir.