KILIÇ SIRTINDA GÜNLER YAŞIYORUZ
Kılıç sırtında günler yaşıyoruz. Tanıklık ettiğimiz şu son kırk yılda en ehven günlerimiz bıçak sırtındaki günlerimiz oldu. Artık “bıçak sırtı” diye tabir edilen günler aşıldı. Hem ülkemizde hem dünyada kan ve gözyaşı bırakın durmayı, her gün bir önceki günü aratan şekilde artarak devam ediyor. Küreselleşme masalında iddia edilenin aksine, Dünya iyice daraltıldı. Dünyayı iyice daraltan Batılılar, fitne ateşini harlayarak kendilerince “Tanrı’yı kıyamete zorlayacaklarını zannediyorlar. İşte bu amaç için, dışları yeşil içleri kırmızılar dâhil; Deaş’ı, El –Kaide’si, Pkk’sı, Dhkpc’si tüm taşören örgütler ve ağababaları düşmanlarımız kardeş oldular ve oluk oluk Müslüman kanı akıtmaya-akıttırmaya devam ediyorlar.
Hemen her gün şehidimiz var. Yatağında uyurken şehit edilen mi dersiniz, teskeresini alıp memleketine dönerken şehit edilen mi dersiniz, bankamatik sırasında beklerken, eşi ve çocuklarıyla sokakta sivil olarak dolaşırken şehit edilen mi dersiniz… Polisi, askeri, korucusu. Kırk günde, kırktan fazla gariban Anadolu çocuğu evladımız. Bu vatanın nimetlerinden ziyade, külfetlerini çekenlerin çocukları. Elbette gerektiğinde, vatan için, Kuran için öleceğiz ve yine gerektiğinde öldüreceğiz de. Sıramız geldiğinde, Ahmetler, Ömerler, Bilaller hatta Ayşeler-Fatmalar, hazırız feda olsun. Bu anlamda; hepimiz askeriz, hepimiz polisiz. Yeter ki şehitlikte de adalet sağlansın. Şehitlerimizin naaşları yıkık-dökük Anadolu evlerinin önüne getirilmesin…
Son birkaç yıldır en azından öldürme boyutunda durmuş olan terör olayları, yeniden tırmandırılsa da aslında Müslüman kanı dökmek anlamında hiç durmadı. Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Görmez’in ifadesiyle; 1979 yılından 2010 yılına kadar, Dünyada on bir milyon Müslüman öldürüldü. Altmış milyon insan sakat bırakıldı. 2010 yılı sonrası, Arap ülkelerindeki iç savaşlarla birlikte ölümlerin tavan yaptığı istatistikî veriler yukarıdaki rakamlara dâhil değil.
Düşmanlar kardeş olmuşken özellikle bu günlerde, haince, kancıkça saldırılara muhatap olduğumuz şu ortamda, hâlâ hükümet tartışmaları yapanlar, dini bir takım meseleler üzerinden birbirlerine çakmayı marifet zannedenler… Gün; birbirimizi eleştirme günü müdür? Hainler memleketi yangın yerine çevirmek, ateşi büyütmek için futbolcuya bile saldırıyorlar. Bizim ulemayı âl’iminimiz(!) hâlâ dipnot yarıştırıyor. Bugüne kadar gündeme getirilmemiş mevzuları bulup-buluşturup bilgiçlik cakası satıyor. Gündeme taşıdıkları mevzuların değil İslamı yetmiş iki millete bölmeyi, bin yetmiş iki millete bölmekten başka bir işe yaradığı yok. Durum Fatih Sultan Mehmet’in İslambul’u fethettiği günlerde Hristiyan aleminin “melekler kanatlı mı değil mi tartışmaları yapmasına benziyor. Bugün siyaset günü değil, gemiyi kurtarma günüdür. Karaya çıkınca kaldığınız yerden devam edersiniz... Adam olan; kardeşlik hukukunun gereğini yapsın. Şu günlerde farklı aidiyetlerini vatanın önüne koyarak, memleketimin birliği, dirliği için gayret göstermeyenler: sizin cemaatiniz de partiniz de sendikanız da derneğiniz de asabiyetiniz de yerin dibine batsın...
Böyle olmaz, olmaaaaz. Bir tarafta hain köpekler tarafından kahpece, kara topraklara düşürülmüş vatan evlatları. Öteki tarafta, yemeye-içmeye-eğlenmeye devam eden, minisiyle fink atan, sahillerde birasını içip denize giren hedonist zümre. Ve her şey normalmiş mi devam eden tvler, bu tvlere çıkıp, pkk ya terör örgütü bile diyemeyen sözüm ona gazeteciler. Bu alçakları seven, destek veren, güya ilerici ama özünde ya cahil ya da hain bazı insancıklar. Bizi pkk değil; Doğuda çocuklarımız şehit edilirken, memleketin başka yerlerinde sefahatına devam, vurdumduymaz, dinini, dilini, tarihini bilmeyen; hazcı, bireyci, materyalist nesiller bitirir.
Şehitlere ve şehit haberlerine tekrar alışmayalım. BU iŞ BiTENE KADAR BAŞKA BiR iŞ YAPMAYALIM. Tvler bu konu dışında başka yayın yapmasın. Reklâm bile yayımlamasın. Bu sorunu halletmeden gerekirse uyumayalım...
Tekrar eskiye dönmeyelim. Çözüm süreci devam ederken Erdoğan'ı ve hükümeti yerden yere vuran Batı basını, pkk' ya bombalar yağdırıldığında, Almanya ve İran hariç olmak üzere, Türkiye’ye destek açıklamaları yapmaya başladılar. Neden acaba?
Çünkü onların istediği çatışmanın devam etmesi. Askerimiz vurdukça pkk eylemlerini arttıracak. Şehitler arttıkça düşmanlık da artacak ve intikam duygularıyla çatışma devam edecek. Nasıl olsa, havadan bombalamayla pkk bitmez. Gerekirse hava bombardımanını bitirmek için, İsrail bu hainlere stinger füzesi de hediye eder. Bir kaç hain saldırıyla da askerimiz hiç bitmez. Yeter ki çatışma sürsün. Böylece ülkemiz, eskiden olduğu gibi artı değerlerini yatırımlarda değil; Batıdan silah alarak terörle mücadelede kullanacak. El açan eski Türkiye geri gelecek. Şayet bu süreç sonunda pkk bitme noktasına gelse, Batı yine müdahale ederek, Türkiye'den saldırılara son vermesini isteyecektir...
Devlet son yıllarda üzerine düşeni büyük oranda yapmışken peki bu terör niçin hortladı? Pkk ve onun destekçisi bazıları kâfir tasallutundan kurtulmak için mi terörü azdırıyorlar, hayır. Aralarında romantik koministler-sosyalistler olabilir o ayrı. Lakin bu mücadele bugün itibariyle Müslüman Türkiye’nin idaresinden kurtulmaya yönelik bir nitelik kazanmıştır. İsrail’in arz’ı mevut davasını bile bile, sırf milliyetçilik belasına gark olarak bu kadar cana kıyılır mı? Kürt milliyetçiliği davasına Anadolu’dan kopup küçük lokma olunduğunda, yukarıdan Ermenistan ve İran’ın, aşağıdan İsrail’in bu lokmayı yutmak için beklediğini bilmeyen Kürt var mı acaba?
Bu iş artık bitirilmelidir. Devlet üzerine düseni büyük oranda yapmıştır. Bugünden sonra yapılan her eylem vatanın bölünmesi için birer adım anlamına gelir. Bunun sonucu da cezası da bellidir.
TÜRK ile KÜRT arasındaki fark; TürK kelimesinin baş ve son harfinin yer değiştirmesinden ibarettir.
Arif Nihat ASYA ile noktayı koyalım: “Bu ülkedeki kavga TÜRK ile KÜRT’ün kavgası değil, HİLAL ile Haçın kavgasıdır.”