İRAN CUMHURBAŞKANI’NIN ÖLÜMÜ KAZA MI SUİKAST Mİ?
LİDERLER OLAĞANÜSTÜ KORUMAYA ALINMALI
TÜRKİYE'NİN ALMASI GEREKEN DERSLER VAR!
1- İran; Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı, Doğu Azerbaycan Valisi ve Hamaney’in Cuma İmamı’nı helikopter kazasında kaybetti.
2- Bir ülke için çok ağır bir kayıp, çok ağır bir travma. Hem Cumhurbaşkanı hem de bu kadar üst düzey yetkilinin aynı anda kaybı, üstesinden gelinmesi zor bir durum. İran halkına başsağlığı dileriz.
3- Bu durum, İran içindeki güç/iktidar rekabetinde, İran’ın bölge politikalarında, özellikle de ABD ve Batı ile ilişkilerinde ne tür sonuçlara yol açar, açar mı, önümüzdeki dönemde göreceğiz.
4- Her ne kadar “Kaza” olarak kabul edilse de, bir Cumhurbaşkanı’nın ölümünün arkasındaki bütün ihtimaller sorgulanacaktır. Sabotaj, suikast, helikopterin yetersizliği, ziyaret trafiğinin programlanması gibi her detay en ince ayrıntısına kadar sorgulanacaktır.
5- Bir ülkenin Cumhurbaşkanı’nın düşen helikopterinin enkazına bu kadar uzun zaman ulaşılamaması, yerini bile tespit edememesi, sadece “kötü hava şartları” ile açıklanabilir mi? Bence açıklanamaz.
6- Yetersizlik, ihmal, beceriksizlik ne varsa her şey ortaya serilmelidir. Ve bunların hemen hepsi var. Zira bu durum, İran’ın “Büyük Devlet” imajına çok ağır bir hasar vermiştir.
7- Ambargo nedeniyle helikopterlerin modernize edilememesi “haklı bir suçlama” olsa da yeterli değildir. Hatta kolaya kaçmaktır. Eğer helikopterler sıkıntılıysa ziyaret başka yöntemlerle, başka araçlarla yapılmalıydı.
8- İletişimin bu kadar güçlü olduğu bir çağda, devletin en üst düzey ekibini tabip, bağlantı, iletişim ve onları taşıyan helikopterle bağlantı konusunda büyük bir zaaf var. Hele ki, helikopterin düştüğü yeri işaret edecek hiçbir alternatif sinyal, iletişim güvenliği olmaması çok vahim.
9- Türkiye’nin çok acil bir şekilde yardım önermesi, İran’ın Türkiye’ye güvenip yardım istemesi, AKINCI TİHA’nın bölgeye gidip detaylı çalışması ve enkazın yerini tespit etmesi, Türkiye’nin uluslararası imajı için çok büyük bir başarı. İran’a da büyük bir dostane destek oldu. Belki de, “kaza” ile ilgili en olumlu, sevindirici gelişme bu oldu.
10- Kişisel olarak bunun bir “kaza” olmadığını düşünüyorum. Kesinlikle sabotaj/suikast dosyası olarak ele alınmalı, o şekilde soruşturma yürütülmeli. Tabi üstü örtülmek istenmiyorsa. Hiçbir Devlet Başkanı bu kadar korumasız, savunmasız olamaz. Hiçbir devlet bu kadar önemli bir “kaza mahalli”ne ulaşmada bu kadar beceriksiz, yetersiz olamaz.
11- Türkiye, Enkazın bulunmasına yardım ettiği gibi, sabotaj soruşturmasına da yardım etmeli. Tabi İran’dan böyle bir talep gelirse. Zira bu olayın aydınlanması gelecekte olacak bir çok olayın da aydınlatılması olacaktır.
12- İran böyle bir soruşturma yapmazsa, ya da Türkiye’den destek istemezse, Türkiye bu olayı başlı başına incelemeye almalı.
Çünkü endişe ettiğimiz başka şeyler var. Böyle bir inceleme, bir çok yeni olayın önlenmesi anlamına gelecektir.
13- Uzun süredir İran-Azerbaşycan ilişkileri gergin. Karabağ savaşından sonra Tharun Bakü’yü açıktan tehdit etti, Ermenistan’ın yanında yer aldı. Fransa, Hindistan, Yunanistan ve İran hala Ermenistan’ı silahlandırıyor. Tahran Zengezur Koridoru’na karşı. Olası sınır değişikliğinin savaş anlamına geleceği açıklaması bile yaptı.
14- İlk kez Reisi-Elham Aliyev görüşmesinde sıcak mesajlar verildi. Bu umut vericiydi. Ama hemen sonrasında bu olay yaşandı.
15- İran içinden bazı çevreler, bu olayı kullanarak Azerbaycan üzerine baskı kurmayı deneyecektir. Buna asla izin verilmemeli. Zira İran'ın içerideki her krizi dışarı ihraç ettiğini, dışarıda çatışmalar çıkararak üstesinden geldiğini biliyoruz. Buna izin verilmemeli.
16- Bu saatten sonra “Liderlere yönelik suikastler” yeni bir güvenlik krizi alanı olarak ele alınmalı. Her ihtimal değerlendirilmeli, her önlem alınmalı. Ve bu artık bölgemiz için çok acil! Çünkü coğrafya ölçekli fırtına bulutları toplanıyor.