Türkiye Cumhuriyeti’nin beşinci Diyanet İşleri başkanı olan, yurdumuzun değerli din âlimlerinden Ömer Nasuhi Bilmen [rah.] Büyük İslâm İlmihali’nin önsözünde şöyle der:
Aslında bütün insanlığın manevi ruhu yerinde olan dinden, din bilgisinden hiç kimse uzak kalamaz. Öteden beri ister ilkel olsun, ister medenî toplumlar, hiçbiri bir dine bağlı kalmaktan dışarı çıkamamıştır.
İnsanların gerçek mutlulukları ve saadetleri ilâhî bir din yolu ile ortaya çıkar. Sağduyulu kimselerin ruhları ve vicdanları, böyle bir din ile huzursuzluktan kurtulur. İnsanlığın yaratılışındaki yüksek amaç, ancak böyle ilâhî bir dine sarılmakla gerçekleşir.
Öyle ise, uyanık bir ruha, temiz bir vicdana sahip olan insan böyle gerçek bir dinden nasıl uzak kalabilir? Kendi benliğini, geleceğini ve mutluluğunu korumak isteyen bir insan, böyle yüce bir dinin inançlara, temizliğe, ibadete, helâl ve harama, ahlâka dair kutsal hükümlerinden muhtaç bulunduklarını öğrenip uygulamak duygusundan nasıl habersiz kalabilir?
O mübarek dinin yaşamasına, yükselmesine, yayılmasına, medeniyet saçan şanlı tarihine ait bazı bilgileri öğrenmek isteğinden, insan nasıl gafil bulunabilir?