İzmir'de bir sokak röportajı. Mikrofon uzatılan hanımefendi tahmini ellili yaşlarında.
'Oyunuzu kime vereceksiniz' diye soruluyor kendisine.
Cevap şu:
'CHP CHP yeter yani. Hiçbir şey yok. Hizmet istiyoruz İzmirimize. AKEPEYE vereceğiz'.
Belli ki bugüne kadar CHP'ye oy vermiş. Belli ki pişman. Belli ki öfkeli.
Ama samimi, sempatik, şen şakrak, modern, havalı bir hanımefendi. Kesinlikle cesur. Ama belli ki yalnız değil. Belli ki kendi gibi düşünen eşi, dostu, çevresi, arkadaşları, akrabaları var.
Hizmet istiyoruz 'oyumuz AKEPEYE' diyor, çoğul konuşuyor.
Ama 'Ak Parti' demiyor. 'AKEPEYE' diyor!
Anlıyoruz ki Hamza Dağ bu hanımefendiyi ve daha nicelerini ikna etmeyi, etkilemeyi başarmış. Güven vermiş!
Gerçekten büyük başarı.
Elbette ikna edemedikleri ve asla edemeyecekleri de vardır. Gelin görün ki İzmir özelinde ikna etmek ayrı zor olmak ayrı.
Aynı soru, aynı yaşlarda bir başka hanımefendiye bu kez Bodrum'da soruluyor. Soran başka birisi tabii. Birbirleriyle ilgi alakaları yok.
Bodrumlu hanımefendi aynı soruya 'Bodrum'da yine CHP kazanacak. Ama istemeden vereceğiz. Kesinlikle istemiyoruz. Ama mecburen vereceğiz. Zaten bunu da bildikleri için böyle adaylar gösteriyorlar' şeklinde cevap veriyor.
Hanımefendi CHP dışında bir parti yahut aday tarafından ikna edilememiş yahut ikna olmak istememiş. Hatta olmaya da niyeti yok gibi gözüküyor. CHP'den memnun değil, adaydan memnun değil, hizmet alamıyor... Ama kendisini yine de CHP'ye oy vermeye mecbur hissediyor. Dedim ya, ikna etmek ne kadar zorsa, olmak da o kadar zor. İyi de bu tavır yani istemeye istemeye, söylene söylene CHP'ye oy vermek kime neye fayda sağlar ki?
CHP'liler şayet bir kez kendilerine dayatılan adaya oy vermeseler, tepkilerini ortaya koysalar; hem kendileri hem şehirleri hem de partileri için ne büyük bir iyilik yapacaklar.
Ah bir bilseler. Neyse...
Şimdi bu satırları okuyanlar arasında ikna olan çıkar mı? Bilemiyorum. Ama ikna olmak istemeyen için adımdan başlasalar elli tane bahane bulabilirler. Hayırlısı olsun ne diyelim...