Ekleme
Tarihi: 19 Mart 2024 - Salı
ABD, İsrail’le ilişkisine de ‘istisnalık’ yüklüyor. Bu istisnalık anlayışı hem ABD’yi, hem ABD’nin gücüne yaslanan İsrail’i işledikleri savaş suçlarından cezasız bırakılmalarına kadar vardırılıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Uluslararası Ceza Mahkemesi”nde yargılanmasını şiddetle destekleyen ABD’nin kendisi bu mahkemenin yargı yetkisini hiçbir şekilde tanımıyor.
BM’nin kuruluşundan bu yana Güvenlik Konseyi’nin 5 Daimi Üyesinden biri olarak ABD’nin kullandığı yaklaşık 90 vetonun yarısı İsrail’le ilgili. Bu vetolar İsrail’in cezasız kalmasını sağladığı gibi uluslararası hukuku sistematik şekilde ihlalleri sürdürmesini de teşvik etti.
İsrail 5 ay içinde Gazze’de 13 bin civarında “çocuk” öldürdü. “Uluslararası Adalet Divanı”nın uyarılarına rağmen öldürmeye devam eden İsrail sözde kurallara dayalı uluslararası sistemin temelini dinamitliyor. ABD’nin desteği olmadan İsrail bunu yapabilir mi? Diğer yandan İsrail, ABD’nin askerî desteği olmadan Gazze’de endüstriyel ölçekteki katliamlarını da sürdüremez.
İsrail onlarca yıldır Gazze’ye abluka uyguluyor. Bir paket çikletin, bir paket bisküvinin bile Gazze şeridine girmesi İsrail’in iznine bağlı. Mesela İsrail, “BM Filistinli Mülteciler için Yardım Ajansı”na (UNRWA) ait insani yardım içeren bir kamyonun Gazze’ye girmesini, çocuklar için hazırlanmış tıbbi yardım çantalarında makas olduğu gerekçesiyle izin vermemişti. Böyle binlerce uygulama var. Bu “Naziler”den kalma bir toplama kampı veya hapishane rejimi. İsrail insanları sadece silahla, bombayla değil açlıktan, susuzluktan, hastalıktan da öldürüyor.
İnsani yardımları engellemek de suç. İsrail onlarca yıldır bu suçu alenen işliyor. Sözde kurallara dayalı uluslararası sistemin hamileri olan ABD ve Batı yönetimleriyse İsrail’in işlediği suçlara gözlerini yumuyorlar. İsrail’in isteğiyle bu ülkeler “UNRWA”ya malî yardımı da askıya aldılar. Aslında ABD’de ve Avrupa’da askerî yardım alan ülkelerin insan hakları ihlalleri açısından incelenmesini gerektiren yasalar var. Tahmin edeceğiniz gibi bu yasalar da İsrail’e uygulanmıyor. ABD Dış İşlerinde üst düzey bir görevli olan Josh Paul bu yüzden istifa etmişti. Batı dünyasındaki birçok ülkenin bakış açısına göre İsrail rejimi suç işleme hakkına sahiptir.
ABD, Ukrayna’ya askerî yardımı koşullandırmıştı. Ukrayna’nın Rusya’daki hedefleri vurmak için ABD’nin tedarik ettiği silahları kullanmamayı kabul etmesi koşullardan sadece biriydi. Keza ABD’nin birçok ülkeye askeri yardımları da, ekonomik yardımları da koşullandırılmıştır.
Biden Yönetimi İsrail’in Gazze’ye insani yardım girmesini engellediğini kabul ediyor. Dahası yüzde yetmişi kadın ve çocuk 30 binden fazla masum insanı öldürdüğünü de kabul ediyor. Ancak Biden Yönetimi şimdiye kadar İsrail’i dizginleyecek nitelikte bir girişimde bulunmadı.
İnsanî yardımın Gazze’ye ulaşmasını engelleyen İsrail’e koşul dayatma iradesi gösteremeyen Biden Yönetimi deniz yoluyla bu yardımın yapılması için geçici liman inşa etmeyi üstleniyor. Karayolu gibi kolay yol varken, ABD’nin deniz yoluyla yardım ulaştırma fikri bir acziyet ifadesi.
Oysa analizciler Biden’ın askerî yardımın koşullandırılacağına dair bir yaklaşımının İsrail üzerinde etkili olacağını düşünüyorlar. Örnek olarak ABD Başkanlarından Reagan’ın “F-16” savaş uçaklarının teslimatını, Obama’nınsa “Hellfire” füzelerinin teslimatını ertelemesini gösteriyorlar. İki örnekten biri İsrail’in Beyrut’u bombalamasıyla, diğeriyse Gazze ile ilgiliydi.
ABD Temsilciler Meclisi ve Senato’daki Demokratlar arasında İsrail’e askerî yardımın koşullandırılmasına ilişkin girişimler oldu, oluyor. En son Senatör Bernie Sanders ve arkadaşları ABD Başkanı Joe Biden’e gönderdikleri bir mektupta Gazze Şeridi’ne yardım sevkiyatını engellemeyi durdurmaması halinde, ABD yasaları uyarınca İsrail’e askerî yardımı kesmesi gerektiği belirtiliyordu. İsrail’in insanî yardım teslimatlarını sistematik olarak engellemesinin ABD yasalarını ihlal ettiğine dikkat çeken Senatörler özellikle 1961 tarihli “Dış Yardım Yasası”nı işaret ediyorlardı. Bu yasaya göre ABD’nin insani yardımlarının naklini, teslimatını herhangi bir şekilde engelleyen ya da kısıtlayan ülkelere yardımı yasaklıyor.
Sanders ve arkadaşları Biden’e gönderdikleri mektupta “Gazze’de ortaya çıkan insani felaketin modern tarihte neredeyse eşi benzeri yok” diyorlardı. Biden Yönetimiyse somut girişimlere sırtını dönüyor, İsrail üzerinde caydırıcı olmayacak politikalarla zaman kazanmaya çalışıyor.