pendik escort bayan
https://www.ozmenpc.com/masaustu-pc-oyuncu
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

Türkiye beklenendir.

Gazze’de bebekler, çocuklar katlediliyor! Yüreğimiz yangın yeri! Boykotsa boykot, ambargo çağrısıysa ambargo çağrısı. Hepsini yaptım, yapıyoruz da en yoğun şekilde. Gazze konusunda, Kudüs davası, Filistin davamız konusunda benim hassasiyetimi tartışanların alınlarını karışlarım! 4,5 aydır neredeyse sadece Gazze’yi yazıyorum, Gazze’yi konuşuyorum, Gazze’deki soykırımın bir an önce durdurulması için çırpınıp duruyorum.   İÇİMİZDEKİ İRANLILAR VE İRANCILAR NEDEN BANA SALDIRIYORLAR? Bütün konuşmalarını “Gazze’deki soykırımdan sonra Gazze’den başka neyi konuşabiliriz ki? Sözün bittiği yerdeyiz. Gazze’den başka konuşacak bir şey olamaz!” diyen ve derslerini, seminerlerini, konferanslarını Gazze üzerine kuran birine, bir fikir adamına Türkiye’nin Gazze’de olduğunu söyledim, diye saldırılması düşündürücüdür. Türkiye’de Türkiye’yi savunmak bile zorlaştı! Böyle bir şey kabul edilemez! Benim Gazze konusunda nasıl üzüldüğümü, neler yapabiliriz diye gece gündüz nasıl çırpınıp durduğumu bilen bilir. Gazze, Filistin ve Kudüs davamızı en etkili şekilde kitlelere ulaştıracak bir tiyatro eserini MTO ekiplerimizle birlikte adım adım Anadolu’da, Trakya’da dolaştıran, her şehirde, her ilçede oyunun sahnelenmesi, kitlede Gazze şuuru ve duyarlığı oluşturulması için çırpınıp duran bir adamı “Türkiye Gazze’dedir,” dedim diye topa tutmak hiç de normal bir davranış değildir. Ben yalan söyleyecek adam değilim. Hele de Gazze gibi hayatî bir meselede Türkiye olarak nasıl daha fazla ve daha etkili adımlar atabiliriz diye kafa yoran bir adamın bu konuyu başka şeylere, siyasete meze yapması kadar iğrenç bir şey olamaz. Böyle bir şeyi bu ülkede en son yapacak kişinin hedefe konulması ise boşuna değil, bunun bilincindeyim.   Son derece emin bir şekilde söylüyorum: Türkiye maddî, nakdî ve ötesi araçlarla Gazze’dedir, Gazzeli kardeşlerimize el uzatıyor. Filistinli Müslüman yöneticilere, çeşitli gruplara “yardımları” elden ve bizzat iletiyoruz STK’larımız üzerinden çeşitli yollarla. Sadece bu kadarını söylüyorum şimdilik. Anlayın artık. Benim yalan söylediğimi söyleyenler de, ima edenler de karaktersizdir. Ben yalan söyleyecek, particilik pırtıcılık yapacak kadar düşük bir adam olmadım hiçbir zaman. Külliye’ye bile gitmemiş bir adama yapılan saldırılar, ruhsuz tiplerin saldırıları olabilir yalnızca. İrancı ve bu arada Fetöcü şebekeler fırsat bu fırsat diye saldırıyorlar.     TÜRKİYE, İRAN’IN SÖZÜMONA “MAZLUMLARIN KORUYUCUSU” ROLÜNÜ TEPETAKLAK ETTİ Türkiye, Erdoğan’ın “One Minute” meydan okumasından sonra “İran’ın, emperyalistlerle sadece biz mücadele ediyoruz”, yalanını deşifre etti ve mazlumların yanında olduğunu dünyanın dört bir tarafında ispat etti: İran varlığını İsrail’e borçlu, İsrail de varlığını İran’a borçlu. İran, küresel sistemin taşeronudur: İran’ın zaman zaman ABD ve İsrail tarafından hedef tahtasına yatırılması İran’ın önünü açmaya dönük bir operasyondur. Küresel sistemin lordları İran’ı hedef tahtasına koymakla, hem mağdur konuma düşürmüş hem de emperyalistlerle savaştığı izlenimi vererek İran’ı İslâm dünyasının koruyucu ve kollayıcısı, mağdurların sesi soluğu konumuna yükseltmek istiyorlar. Oysa İran, emperyalistlerin taşeronudur, yanlışlıkla Nil’e olsa bir defa bile Telaviv’i bombalamayı akıl edememiştir! İran, emperyalizmin gizli uşağı ve hizmetkârıdır. İslâm dünyasının istikrarsız-laştırılmasında kilit rol oynamaktadır. Küresel sistem, İran’ın Arabistan Yarımadası’na çökmesine, Irak’ı, Suriye’yi, Lübnan’ı, Körfez ülkelerini, Yemen’i işgal ve kontrol etmesine uygun bütün şartları hazırlamış ve İran’ın hem Arabistan’a, hem de özellikle Türkiye’nin güneyine yerleşmesini, dolayısıyla Türkiye’yi güneyden kuşatmasını sağlamıştır.   İran’ın Türkiye’yi güneyden kuşatması, sadece Türkiye’nin kuşatılması değil, Sünnî dünyanın kuşatılması ve İslâm dünyasının toparlanmasının önünün kesilmesidir. Böylelikle sadece Şiî yayılmacılığı Fars emperyalizmi değil, İsrail ve İngiliz emperyalizmi de genelde İslâm dünyasını istikrarsızlaştırmak ve Sünnî dünyanın tabiî, akîdevî ve tarihî lideri Müslüman Türkiye’nin İslâm dünyasına bin yıldır yaptığı gibi yine liderlik yapmasının önünü sonuna kadar tıkamak istiyorlar.   İRAN, EMPERYALİZMİN DÜŞMANI DEĞİL SÜNNÎ DÜNYANIN DÜŞMANIDIR! İran’ın emperyalizmin düşmanı olduğu fikri, sadece illüzyondan ve propagandadan ibarettir. Bunu görmek için Türkiye’nin güneyine ve bütün Arabistan Yarımadası’na emperyalistlerin de, İran’ın da eşzamanlı olarak yerleşmelerine bakmak kâfidir.   Türkiye, Batı ittifakının bir üyesi ama dostu değil, düşmanıdır. İran, görünüşte Batı’nın düşmanı ama gerçekte Batılıların önünü açan bölgenin üçüncü çıbanbaşıdır İsrail ve emperyalistlerinde güdümünde kurulması planlanan kanton terör devleti projesiyle birlikte. Türkiye, Erdoğan’ın kararlı ve dirayetli liderliğiyle, İran’ın neredeyse yarım asırdır oynadığı mazlumların hamisi rolünün nasıl sahte ve Fars emperyalizmi yayılmacılığı taşıyan emperyalistlere hizmet eden, İslâm’ın önü tıkayan iğrenç bir oyun olduğunu deşifre etmiş ve yeniden İslâm dünyasının umudu olduğunu göstermiştir. Türkiye’nin Gazze’de olduğunu söylediğimde bana saldırılmasının nedeni budur. Türkiye’nin açıktan savaşa sokulması için çalışan İngiliz-Yahudi kuklaları var bu ülkede. İçimizdeki İranlılar diyebiliriz buna. Hem Türkiye bir şey yapmıyor imajı oluşturmak hem de Türkiye’nin tuzağa düşürülerek savaşa girdirilmesini sağlamak istiyor bu pespaye adamlar!   Şunu bilsin herkes: Türkiye hem savaşa girme tuzağına düşmeyecek hem de Gazze’ye en fazla desteği vermeyi sürdürecek. Şu an en fazla maddî ve nakdî yardımını yapan ve bunu yerine ulaştıran ülke Türkiye’dir. Ama durumun nezaketinden ötürü bu konu elbette ki özene bezene ve zekice görülmektedir. Türkiye’nin Gazze’de olduğunu iyi bilen içimizdeki İranlılar ve İranlılar bana saldırılarını artırdılar. Bilerek saldıranlar iğrenç adamlardır. Bilmeden saldıranlar ne yazık ki hassas, yerleri suistimal edilen duyarlı kardeşlerimdir. Dün Bosna’da, Kosova’da nasıl derinden varolduğumuz daha sonra anlaşıldıysa, yarın Filistin’de, Gazze’de olduğumuz da anlaşılacak, resmen ve alenen açıklanacak… Ozaman bana saldıranlar ne diyecek, özür dileyecek mi?   Açıkça söylüyorum: Türkiye Gazze’ye en çok maddi, nakdî ve gıda yardımı yapan ülkedir. Burada güzel ve zekice bir organizasyon var. Alçaklık yapmanın âlemi yok. Türkiye beklenendir. Bu gerçek, yarın daha iyi anlaşılacak ve geleceği inşa edecek inşallah.
Ekleme Tarihi: 01 Mart 2024 - Cuma

Türkiye beklenendir.

Gazze’de bebekler, çocuklar katlediliyor!

Yüreğimiz yangın yeri!

Boykotsa boykot, ambargo çağrısıysa ambargo çağrısı.

Hepsini yaptım, yapıyoruz da en yoğun şekilde.

Gazze konusunda, Kudüs davası, Filistin davamız konusunda benim hassasiyetimi tartışanların alınlarını karışlarım! 4,5 aydır neredeyse sadece Gazze’yi yazıyorum, Gazze’yi konuşuyorum, Gazze’deki soykırımın bir an önce durdurulması için çırpınıp duruyorum.

 

İÇİMİZDEKİ İRANLILAR VE İRANCILAR NEDEN BANA SALDIRIYORLAR?

Bütün konuşmalarını “Gazze’deki soykırımdan sonra Gazze’den başka neyi konuşabiliriz ki? Sözün bittiği yerdeyiz. Gazze’den başka konuşacak bir şey olamaz!” diyen ve derslerini, seminerlerini, konferanslarını Gazze üzerine kuran birine, bir fikir adamına Türkiye’nin Gazze’de olduğunu söyledim, diye saldırılması düşündürücüdür. Türkiye’de Türkiye’yi savunmak bile zorlaştı! Böyle bir şey kabul edilemez!

Benim Gazze konusunda nasıl üzüldüğümü, neler yapabiliriz diye gece gündüz nasıl çırpınıp durduğumu bilen bilir. Gazze, Filistin ve Kudüs davamızı en etkili şekilde kitlelere ulaştıracak bir tiyatro eserini MTO ekiplerimizle birlikte adım adım Anadolu’da, Trakya’da dolaştıran, her şehirde, her ilçede oyunun sahnelenmesi, kitlede Gazze şuuru ve duyarlığı oluşturulması için çırpınıp duran bir adamı “Türkiye Gazze’dedir,” dedim diye topa tutmak hiç de normal bir davranış değildir.

Ben yalan söyleyecek adam değilim. Hele de Gazze gibi hayatî bir meselede Türkiye olarak nasıl daha fazla ve daha etkili adımlar atabiliriz diye kafa yoran bir adamın bu konuyu başka şeylere, siyasete meze yapması kadar iğrenç bir şey olamaz. Böyle bir şeyi bu ülkede en son yapacak kişinin hedefe konulması ise boşuna değil, bunun bilincindeyim.

 

Son derece emin bir şekilde söylüyorum: Türkiye maddî, nakdî ve ötesi araçlarla Gazze’dedir, Gazzeli kardeşlerimize el uzatıyor. Filistinli Müslüman yöneticilere, çeşitli gruplara “yardımları” elden ve bizzat iletiyoruz STK’larımız üzerinden çeşitli yollarla. Sadece bu kadarını söylüyorum şimdilik. Anlayın artık.

Benim yalan söylediğimi söyleyenler de, ima edenler de karaktersizdir. Ben yalan söyleyecek, particilik pırtıcılık yapacak kadar düşük bir adam olmadım hiçbir zaman.

Külliye’ye bile gitmemiş bir adama yapılan saldırılar, ruhsuz tiplerin saldırıları olabilir yalnızca.

İrancı ve bu arada Fetöcü şebekeler fırsat bu fırsat diye saldırıyorlar.

 

 

TÜRKİYE, İRAN’IN SÖZÜMONA “MAZLUMLARIN KORUYUCUSU” ROLÜNÜ TEPETAKLAK ETTİ

Türkiye, Erdoğan’ın “One Minute” meydan okumasından sonra “İran’ın, emperyalistlerle sadece biz mücadele ediyoruz”, yalanını deşifre etti ve mazlumların yanında olduğunu dünyanın dört bir tarafında ispat etti: İran varlığını İsrail’e borçlu, İsrail de varlığını İran’a borçlu.

İran, küresel sistemin taşeronudur: İran’ın zaman zaman ABD ve İsrail tarafından hedef tahtasına yatırılması İran’ın önünü açmaya dönük bir operasyondur. Küresel sistemin lordları İran’ı hedef tahtasına koymakla, hem mağdur konuma düşürmüş hem de emperyalistlerle savaştığı izlenimi vererek İran’ı İslâm dünyasının koruyucu ve kollayıcısı, mağdurların sesi soluğu konumuna yükseltmek istiyorlar. Oysa İran, emperyalistlerin taşeronudur, yanlışlıkla Nil’e olsa bir defa bile Telaviv’i bombalamayı akıl edememiştir!

İran, emperyalizmin gizli uşağı ve hizmetkârıdır. İslâm dünyasının istikrarsız-laştırılmasında kilit rol oynamaktadır. Küresel sistem, İran’ın Arabistan Yarımadası’na çökmesine, Irak’ı, Suriye’yi, Lübnan’ı, Körfez ülkelerini, Yemen’i işgal ve kontrol etmesine uygun bütün şartları hazırlamış ve İran’ın hem Arabistan’a, hem de özellikle Türkiye’nin güneyine yerleşmesini, dolayısıyla Türkiye’yi güneyden kuşatmasını sağlamıştır.

 

İran’ın Türkiye’yi güneyden kuşatması, sadece Türkiye’nin kuşatılması değil, Sünnî dünyanın kuşatılması ve İslâm dünyasının toparlanmasının önünün kesilmesidir.

Böylelikle sadece Şiî yayılmacılığı Fars emperyalizmi değil, İsrail ve İngiliz emperyalizmi de genelde İslâm dünyasını istikrarsızlaştırmak ve Sünnî dünyanın tabiî, akîdevî ve tarihî lideri Müslüman Türkiye’nin İslâm dünyasına bin yıldır yaptığı gibi yine liderlik yapmasının önünü sonuna kadar tıkamak istiyorlar.

 

İRAN, EMPERYALİZMİN DÜŞMANI DEĞİL SÜNNÎ DÜNYANIN DÜŞMANIDIR!

İran’ın emperyalizmin düşmanı olduğu fikri, sadece illüzyondan ve propagandadan ibarettir. Bunu görmek için Türkiye’nin güneyine ve bütün Arabistan Yarımadası’na emperyalistlerin de, İran’ın da eşzamanlı olarak yerleşmelerine bakmak kâfidir.

 

Türkiye, Batı ittifakının bir üyesi ama dostu değil, düşmanıdır. İran, görünüşte Batı’nın düşmanı ama gerçekte Batılıların önünü açan bölgenin üçüncü çıbanbaşıdır İsrail ve emperyalistlerinde güdümünde kurulması planlanan kanton terör devleti projesiyle birlikte.

Türkiye, Erdoğan’ın kararlı ve dirayetli liderliğiyle, İran’ın neredeyse yarım asırdır oynadığı mazlumların hamisi rolünün nasıl sahte ve Fars emperyalizmi yayılmacılığı taşıyan emperyalistlere hizmet eden, İslâm’ın önü tıkayan iğrenç bir oyun olduğunu deşifre etmiş ve yeniden İslâm dünyasının umudu olduğunu göstermiştir.

Türkiye’nin Gazze’de olduğunu söylediğimde bana saldırılmasının nedeni budur. Türkiye’nin açıktan savaşa sokulması için çalışan İngiliz-Yahudi kuklaları var bu ülkede. İçimizdeki İranlılar diyebiliriz buna. Hem Türkiye bir şey yapmıyor imajı oluşturmak hem de Türkiye’nin tuzağa düşürülerek savaşa girdirilmesini sağlamak istiyor bu pespaye adamlar!

 

Şunu bilsin herkes: Türkiye hem savaşa girme tuzağına düşmeyecek hem de Gazze’ye en fazla desteği vermeyi sürdürecek. Şu an en fazla maddî ve nakdî yardımını yapan ve bunu yerine ulaştıran ülke Türkiye’dir. Ama durumun nezaketinden ötürü bu konu elbette ki özene bezene ve zekice görülmektedir. Türkiye’nin Gazze’de olduğunu iyi bilen içimizdeki İranlılar ve İranlılar bana saldırılarını artırdılar. Bilerek saldıranlar iğrenç adamlardır. Bilmeden saldıranlar ne yazık ki hassas, yerleri suistimal edilen duyarlı kardeşlerimdir.

Dün Bosna’da, Kosova’da nasıl derinden varolduğumuz daha sonra anlaşıldıysa, yarın Filistin’de, Gazze’de olduğumuz da anlaşılacak, resmen ve alenen açıklanacak…

Ozaman bana saldıranlar ne diyecek, özür dileyecek mi?

 

Açıkça söylüyorum: Türkiye Gazze’ye en çok maddi, nakdî ve gıda yardımı yapan ülkedir. Burada güzel ve zekice bir organizasyon var. Alçaklık yapmanın âlemi yok.

Türkiye beklenendir. Bu gerçek, yarın daha iyi anlaşılacak ve geleceği inşa edecek inşallah.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.