Bir hak dostunun hanımı oldukça sert ve geçimsizdi. Bu zat ise onun her haline sabrediyordu. Güzel ahlâkı elde etmek için bunu bir fırsat görüyordu. Bunun için onu boşamayı hiç düşünmüyordu.
Bu zatı tanıyan dostları onun durumuna çok üzülüyordu. Bir gün kadının eceli geldi, öldü. Kocasının dostları o günü bayram ilan ettiler. Kadını bir an evvel toprağa verdikten sonra sevinerek kocasının yanına geldiler; ona,
“Efendim, biz size tâziyeye değil, tebrik etmeye geldik; gözünüz aydın olsun, kurtuldunuz!” dediler. Allah dostu sakin ve düşünceli idi. Yüzünde bir sevinç izi yoktu. Aksine değerli bir şeyini kaybetmiş gibi üzüntülüydü. Bunun sebebini şöyle açıkladı:
“Ben bugün gerçekten çok üzgünüm. Bu kadın benim için bir servetti. Ben onun kötü ahlâklarına sabrederek yüce Rabbim’in razı olacağı güzel ahlâkları elde ediyordum; böylece pek çok sevap ve manevi derece kazanıyordum. Ne yazık ki şimdi bu servetim toprağa gömüldü, böyle bir kâr kapısı kapandı.”