Vaizin biri, Abbâsî halifelerinden Me’mûn’a sert ve acı bir dille nasihat etmeye başlamış. Halife, vaizin sözlerinin bitmesini beklemeden ona şöyle demiş:
“Biraz halim selim ol. Allah Teâlâ, senden daha hayırlı olan Musa’yı, benden daha şerli olan Firavun’a gönderirken şöyle emretmişti: ‘Ona yumuşak bir sesle nasihat edin; belki bu sayede öğüt alır veya Allah’tan korkar’” (Tâhâ 20/44).
Üç Şükür
Şükür üç kısma ayrılır:
• Dil ile şükür: Bu, kulun Allah Teâlâ’nın hükmüne boyun eğip teslim olarak, sahip olduğu nimetleri O’nun lutfettiğini bilmesi ve şükretmesidir.
• Beden ve âzalar ile şükür: Bu ise, kulun nimeti veren Rabb’ine karşı vefakâr olup, O’nun yolunda hizmet ve O’na kulluk etmesidir.
• Kalp ile şükür: Bu da, nimeti verene karşı hürmet ve edebi muhafaza ederek, kalbini sürekli nimeti vereni müşahedeye bağlamaktır.