ABD’de başkanlık yarışında önemli gelişmelerin yaşandığı bir haftayı geride bırakırken her iki partide de liderlik krizinin devam ettiğini görüyoruz. Salı günü gerçekleşen seçimlerde Virginia, Ohio ve Kentucky eyaletlerindeki sonuçlar, Biden’ın popülaritesinin en düşük seviyelerde olmasına karşın, Cumhuriyetçilerin işinin hiç de kolay olmayacağını gösterdi. Seçimlerde kürtaj meselesinin Demokratlar açısından mobilize etme gücünün devam ettiği ve Trumpçı adaylara karşı direncin devam ettiği görüldü. Anketler Biden’ın yaşlılığının en büyük dezavantajı olduğunu ve seçmenin Trump’ı çok daha dinç gördüğünü gösteriyor. Özellikle İsrail meselesindeki performansı Biden’ın genç ve siyahi seçmen nezdindeki algısını iyice negatif hale getirirken, Cumhuriyetçilerin Trump’a alternatif üretememesi bağımsız seçmende heyecan yaratmıyor.
Cumhuriyetçi Parti içerisinde devam eden bölünmenin ve Trump’ın etkisinin mesaj bütünlüğünü engellemesi dezavantaj yaratıyor. Seçmen muhtemel başkan adayları Biden ve Trump dışında bir aday istediğini belli ediyor ancak kürtajın sınırlandırılması tartışmalarının Cumhuriyetçilere kaybettirdiği görülüyor. Bu denklemde 2024 seçimlerine giderken Biden’a çekilmesi yönünde çağrılar artabilir ancak bunların başarılı olması pek muhtemel görünmüyor. Farklı davalarla başı dertte olan Trump’ın adaylığı ise gün geçtikçe kaçınılmaz hale geliyor zira anketler eski başkanın diğer Cumhuriyetçi adaylara %30’lara varan oranda fark attığını gösteriyor. Anketler parti tabanının açık ara tercihi olan Trump’ın Biden’a karşı enerjisi ve dinamizmi açısından avantajlı olduğunu gösteriyor ancak izlenecek politikalar bağlamında Demokratların avantajlı olduğu görülüyor. Bu yüzden Trump’ın adaylığı kesinleştiği noktada daha merkeze yakın politikalar önermesi işine yarayabilir ancak
Çarşamba akşamı gerçekleşen Cumhuriyetçi Parti’nin 3. tartışma programında tekrar görüldüğü üzere, Trump dışındaki adaylar ne çarpıcı bir mesaj verebiliyor ne de parti tabanına hitap edebiliyor. Eski Başkan Yardımcısı Mike Pence’in yarıştan çekilmesiyle parti içinde Trump’a alternatif olma yarışı DeSantis ve Haley arasında Trump’ın ardından en iyi ikinciliğe oynama yarışına dönmüş durumda. Bir süredir ivme kaybettiği yorumları yapılan DeSantis ön seçimlerin başlayacağı eyalet olan Iowa’nın popüler valisi Kim Reynolds’ın desteğini alarak haftaya iyi bir başlangıç yaptı. Reynolds’ın ‘Trump’la kazanamayız’ mesajının parti içinde Trump karşıtlarını birleştirmeye yetip yetmeyeceğini ancak ön seçimler sürecinde görebileceğiz. Tartışmadaki performansı öncekilerden çok farklı olmayan DeSantis’in karizma sorunu olduğu açık. Bununla birlikte Trump’ın mahkûmiyet aldığı bir denklemde ve parti içinde Trump karşıtı bir cephenin bir araya gelmesi durumunda şansı yüksek olacaktır.
Diğer tartışmalara nazaran en fazla dış politika konuşulan gecede bu konuda en tecrübeli aday olan Haley doğal olarak öne çıktı. İsrail’e Biden’ın verdiğinden daha fazla ve kayıtsız şartsız destek vermeyi savunan Haley’nin Ukrayna’ya desteğe devam ve asıl düşmanın Çin olduğu gibi pozisyonlarını başarılı biçimde tekrar ettiğini gördük. Trump döneminde ABD’nin BM Büyükelçisi olan Haley’nin dış politika bilgisi ve detaylara hakimiyeti diğer adaylardan çok daha fazla olduğu için avantaj sağlıyor. Ancak Amerikan seçmeni dış politika için başkan seçmeyi bırakalı çok oldu. İsrail’e destek vermek Cumhuriyetçi Parti için zor bir konu da değil zaten. Trump’ın dış politikada zaman zaman savaşa gidebilecek tehlikeli güç gösterileri (Kuzey Kore’yle gerginlik, Süleymani suikasti gibi) yapmasına karşın ABD’nin yeni bir savaşa girmemiş olması Amerikan seçmeni nezdinde prim yapıyor. Bu bağlamda Haley’nin dış politikayla ilgili detaylı ve nüanslı argümanlar geliştirmesinin Trump’a karşı önemli bir avantaj sağlaması zor.
2024 seçimlerine bir yıl kala, Trump farklı davalarla uğraşmasına rağmen Cumhuriyetçi Parti adaylarına fark atmış durumda ve kritik eyaletlerin çoğunda da Biden’ın önünde görünüyor. Buna karşın Demokratların birçok konuda avantajlı olmalarına rağmen Biden’ın yaşlılığı ve dinamizmden yoksun imajı yüzünden liderlik krizi yaşayabileceği görülüyor. Biden’ın İsrail meselesinde Netanyahu’nun savaş suçlarına dur diyemediği gibi finansman sağlayarak ortağı haline gelen politikası, partinin sol, genç ve siyahi kesimlerinin tepkisini çekmiş durumda. Bu kesimlerin Biden dışında bir aday istedikleri açık ancak Trump’ın adaylığı kesinleştikçe onu yenebilecek tek aday olarak görülen Biden’ın adaylığı da kesinleşiyor adeta. Her iki partinin de yaşadığı bu liderlik krizinin 2024 Kasım’ına kadar aşılamama ihtimali yüksek.