Evlerinin önü bulgur kazanı, yonca, yol, mersin, bulgur sokusu veya boyalı direk değil. Evlerinin önü protesto.
İsrailliler Netanyahu’nun Batı Kudüs’teki konutu önünde protesto düzenledi.
“Katil Bibi” diye bağırarak istifa etmesini istediler.
Fakat istifa etmeden önce kaçırılan yakınlarının getirilmesini talep ettiler.
Bibi, Binyamin’in kısaltılmış şekli.
Kaçırılan 240 İsrailli olduğunu söyleyen protestocular, yaşananların “savaş suçu” olduğunu haykırdı.
1996-99 arasındaki ilk başbakanlığı döneminde biz de kendisine bu sütundan bazı çağrılarda bulunmuştuk.
Netanyahu’ya Neden yahu ve Niçin yahu demişliğimiz vardır.
Yaptıklarının sorgulanacak kapsamda olduğunu vurgulamak için.
Yıllar öncesinde bile ölçüsüz davranan biriydi.
Gördük ki Bibi’nin yaşı ilerledikçe azgınlığı artıyor.
Giderek daha fazla şiddet yanlısı davranıyor. Daha fazla gaddarlaşıyor.
İnsan dediğin zamanla olgunlaşır. Bunda insana benzer bir taraf kalmadığı aşikâr.
Adolf olma ihtimali var gibi görünüyor.
Hattâ, Netanyahu’nun kelime anlamı ile Hitler’in anlamı aynı olabilir.
Dil konusuyla ilgilenenlere arz ederim. Bir bakmakta fayda var.
İsimlerin, insan üzerinde etkisi olduğu ve kişilik yapısını etkilediği biliniyor.
Yaptıkları birbirine çok benzediğinden ötürü, böyle bir şüphe doğuyor ister istemez.
Batı medyası, yöneticileriyle aynı kafada yayın yapıyor.
Mümkün olduğunca İsrail yanlısı yayınlara rağmen, halk olan bitenin farkında.
O yüzden dünyanın her tarafında İsrail’in yaptığı soykırım olarak görülüyor.
Dün itibariyle İsrail’e ateşkes çağrısında bulunan ülke sayısı 121 idi.
Protesto gösterisi düzenlenmeyen ülke kalmadı.
ABD’deki Yahudiler de başı çekiyor.
New York’taki özgürlük anıtı önünde de İsrail ve Netanyahu protesto edildi.
Gazze’de derhal ateşkes isteyen Yahudilerin “Bizim adımıza soykırım yapma” demesi, bizim sözlerimizden daha etkili ve anlamlı olsa gerek.
Duyan ve gereğini yapan çıkarsa bu etki ve anlam belli olur.
Gazze’de ayakta bina kalmadı. Can kaybı on bini geçti. Yarısı çocuk ve bebek.
BM Genel Sekreteri Guterres, Gazze’nin giderek bir çocuk mezarlığına döndüğünü söyledi.
Hâl böyleyken, Baydın da konuştu.
Konuşabilmesi güzel bir şey tabii. Konuşamayabilirdi de. Susup oturabilirdi.
“Sivilleri korumalıyız” gibi bir lâf etti. Lâkırdı diyelim, daha doğru olsun.