Olağanüstü kongre AK Parti’nin yeniden yapılanması için büyük bir fırsat.
Yapılacak yerel seçimlerdeki başarının kapısını ardına kadar açacağına inandığım bu yeni yapılanmanın hem zihniyet, siyaset tarzı ve söylem düzeyinde olması gerekiyor, hem de teşkilatlanma alanında.
Yeni bir siyaset tarzı ve yeni bir teşkilatlanma modeli, yeni bir AK Parti anlamına gelir. Eminim ki bu düşüncenin kendisi bile heyecan vericidir. Dahası bu gerçekleştiğinde inanıyorum ki AK Parti toplumun her kesimi tarafından sahiplenen en güçlü merkez partisi hüviyetine kavuşacaktır.
AK Parti’nin kurucu zihniyetinde bir sorun yok. Eksiklik de yok. Sadece zamanın değişmesiyle beraber o zihniyetin zamanın ruhuna göre yeniden ete kemiğe büründürülmesi ve kendini yeni bir siyaset formu içine yerleştirmesi gerekiyor.
AK Parti’nin kurulduğu Türkiye yok artık. Dünya eski dünya değil.
Zaman çok hızlı bir biçimde değişiyor. Yeni nesillerin beğenileri ve talepleri farklı.
O bakımdan AK Parti’nin kurucu zihniyetinin yeni bir siyaset tarzına, söylemine, diline ve formuna bürünmesi şart.
Son seçimlerde AK Parti oylarındaki dramatik düşüş bile kapsamlı bir özeleştiriden sonra yeni bir siyaset tarzında karar kılmanın ne kadar elzem olduğunu göstermiştir. Yeri gelmişken üzülerek hatırlatmak isterim ki, korku iklimi yayan çapsız bir muhalefet bloku olmamış olsaydı AK Parti’nin oyları çok daha düşük seviyede olacaktı. Bunu kabul etmeyen veya bu denildiğinde rahatsızlık duyan birilerini görürseniz bilesiniz ki onlar AK Parti’yi bir dava olarak görmeyen, o yüzden de yüreği yanmayan kimselerdir. Zaten AK Parti’yi küçülten de AK Parti’yi sair partilerden bir parti olarak gören, şimdilerde AK Parti’yi sadece kendi çıkarları için elverişli ve kullanışlı gördükleri için AK Partili görünenlerdir.
Farklılıklarının kabulüne dayalı demokratik anlayış herkes için özgürlük isteyen bir siyaset diline dönüşmelidir. “Biz farklılıklarımızla birlikte Türkiye’yiz!” anlayışı, ötekini kendi eşiti olarak gören bir pratikle taçlandırılırsa, bu, hem AK Parti’yi en geniş anlamda Türkiye’nin merkez partisi kılar hem de Türkiye’nin birlik ve beraberliğinin çimentosuna dönüşür.
Başkalarına hayat alanı açmak, farklı olanın da AK Parti’de temsil edilebildiği alanların oluşmasını sağlamak, hem AK Parti’nin misyonunun gereğidir hem de toplumsal barış ve uzlaşının yegane adresi olmak bakımından şarttır.
Her şeyi sadece kendisi için isteyen ve devletin tüm imkanlarını sadece kendisinden olanlara sağlayan bir AK Parti algısı, nemalananları memnun etse bile, geniş kitleleri son tahlilde memnuniyetsizliğe sürükler. Kendisi için istediğini herkes için isteyen ve kendisine yapılmasını istemediği hiç bir şeyi başkalarına yapmayan bir AK Parti algısı, siyasetin yeni pratiği olarak vücut bulduğunda AK Parti her anlamda en güçlü partiye kolaylıkla dönüşür.
Devletin buyurgan ve üstenci dilinden uzak, milletin her düzeyde emrine amade bir dil, AK Parti’nin kurucu zihniyetinin gereğidir. Bu dili pratiğe dönüştürmek, bir başka deyişle yaşam tarzı haline getirmek, AK Parti’nin gücüne güç katar. Gücünü milletin gönlünden alan bir AK Parti pratiğini hiç bir güç yıkamaz.
Millet için neyin gerekli olup olmadığına millet adına karar vermeyen bir siyaset tarzını her düzeyde pratikleştirmek şart. Milletin istemediklerini millete dayatmak, AK Parti zihniyetinin yadsıdığı elitist zihniyetin kötücül bir örneğidir. CHP’yi halktan koparan ve iktidardan uzaklaştıran “Halk için halka rağmen” siyaseti, AK Parti’nin siyaset pratiğine dönüşürse, aynı akıbet kaçınılmaz hale gelir.
AK Parti’nin siyaset tarzı, küstürüp uzaklaştıran değil, kucaklayıp barıştıran olmalıdır.
Nefret ettiren değil sevdiren olmalıdır.
Güçleştiren değil kolaylaştıran olmalıdır.
Dışlayan değil kucaklayan olmalıdır.
Suçlayıcı değil, anlayıcı ve dinleyici olmalıdır.
AK Parti’nin yeni dönemdeki siyaset dili, kıyıcı ve kırıcı olmamalıdır.
Kendi partilerinden memnun olmayan ve bu yüzden arayış içinde olan milyonlarca seçmenin kendisini rahatlıkla ait görebileceği ve içine girdiğinde de memnuniyet hissedebileceği bir AK Parti pratiği oluşturmak, yeni bir siyaset tarzı, dili ve pratiğiyle pekala mümkündür.
Bunun siyasal ve sosyolojik zemini bugün ziyadesiyle vardır.
Bu zeminden yararlanmasını bilmeyenin aklına şaşılır.
Bu siyaset pratiğini şahıslarında gösterebilecek aktörler, en az bu yeni siyaset tarzı kadar önemlidir.
Siyasal aktörlerin kifayetsizliği yeni siyaset pratiğini sahada anlamsız ve hükümsüz kılar.
Yeni AK Parti siyasetinin sadece sahadaki taşıyıcı aktörleri değil ekrandaki medyatik aktörleri de çok önemlidir.
Sadece AK Parti mahallesine hitap eden, onların hissiyatını okşayarak nâm salmayı amaçlayan, başkalarını AK Parti’den uzaklaştıran kavgacı bencil ve hırçın kişilerin yeni dönemde AK Parti’ye vereceği zarar iyi düşünülmelidir.
AK Parti’nin temsili bu yeni siyaset tarzına denk düşmeyen isimler üzerinden yapılırsa bugün olmasa bile yarın izmihlâl kaçınılmaz olur.
Bu bağlamda yeni bir teşkilat modeli de olmazsa olmaz bir öneme sahiptir.
Eski tarz teşkilat modeli yerine yeni tarz bir teşkilat modeline geçilmesi acilen gereklidir.