Lübnanlı Türkmen sporcu Beyrut’ta kazandığı turnuvayı Türk bayrağı açarak kutladı. 18 yaşındaki sporcunun adı Velid Abdullah.
Bu birkaç gün önce yaşandı.
Önceki hafta ise Nijer’de sömürge karşıtı göstericiler Türk bayrağı açtı.
Göstericiler arasında Türk bayraklı kıyafetler giyenler de görüldü.
Fransız Büyükelçiliği’ni basan ve Fransa aleyhine sloganlar atan Nijerli sömürge karşıtı göstericilerin Türk bayrağı açması Avrupalıları ürkütüyor.
Bu gibi sahnelere pek çok yerde rastlanıyor son yıllarda. Özellikle Afrika ülkelerinde.
Haydi diyelim Lübnanlı Velid Abdullah Türkmen kökenli olduğu için öyle yaptı. Türkiye’yi ve Türkleri sevdiği için.
Ya diğerleri?
O kara çocuklar da mı Türk?
Oturup düşünsün Avrupalısı Amerikalısı.
Kalkıp düşünsün, yatıp düşünsün.
Nasıl oluyor, niçin oluyor?
Biz de düşünelim. Bazı Türk bilinenler de kaçıp gittikleri ülkelerde ABD bayrağına sarılıp yatıyor, uykuya dalıyor, rüyalara yelken açıyor.
Evet, biz de bunu düşünelim.
Mesele Türk olmak mı, Türkiye’yi sevmek mi?
Sömürgeden yana olmak ve sömürgecilere bağlanmak mı, adaleti ve adaleti savunmak mı?
“E devlet, E posta, E muhasebe, E fatura, E krem...”
“O da ne? Öyle bir krem mi varmış?”
“Yok ama olsaydı, güzel durmaz mıydı?”
Çocukları dilendiriyorlar. Haline bakıp acıyan, merhamet duyan, bütçesine göre gönlünden kopanı veriyor.
Beş lira veren de var, elli lira yüz lira veren de.
Geçen gün dilenen bir çocuğun üstünden bin beş yüz lira çıktığı görüntüsüyle kayda geçti.
İki saatte toplamış o parayı.
Günde on saat mesai harcasa (daha fazla ‘çalışması’ da mümkün), varın bir ayda ne kadar para toplayacağını hesap edin.
Genel müdür olsa o kadar kazanamaz. Temiz iş.
Alın teriyle çalışan birinin bir ayda kazandığını o bir günde kazanıyor. Bazen daha fazlasını.
O çocuk büyüse, bir işe girip asgari ücretle çalışmaya başlar mı?
Dilenene değil, ihtiyacı olanı bulup vermek daha doğru.
İstanbul Avrupa yakasında yoğun bir kavşakta dilenen Afrikalı genç bir adam var.
Yıllardır aynı noktada karnının aç olduğunu işaret edip para dileniyor.
Parmaklarını birleştirip bir karnını gösteriyor, bir ağzını. O sırada boynu da bükük.
“Zavallı adam Afrikalardan gelmiş, burada aç kalmış” diye düşünenler, gelip geçerken para veriyorlar.
Merhamet sömürüsü.
Zıpkın gibi de bir adam.
Biraz Denzel Vaşinton’a benziyor, biraz da Barak Obama’ya.
Taşı sıksa suyunu çıkarır cinsten.
Türkiye’deki Afrikalıların yüz karası.
İyi kazandığı belli ama yıllardır karnı aç. Bir türlü doymadı.
Tekrar edelim, ihtiyacı olanı bulmak gerek. Kolayına kaçmadan.