Sayın Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ve parlamento yönetimi arasında, olağanüstü stratejik birkaç adımla, insanların zaman içinde kavrayabildikleri etkili bir ‘oyun kurdu’. İkisi dışında bütün bakanlarını seçilecek pozisyonlardan milletvekili adayı yaptı. Hepsi Meclis’e girdiler. Ardından da bakanlık dönemlerinden kalan tecrübeleriyle uyuşan TBMM Komisyonları’nın başkanlığına seçildiler. Böylece, Cumhurbaşkanı, çok kuvvetli bir hükûmet ve bir de ‘gölge kabine’ tesis etmiş oldu. Bir taşla kaç kuş vurulduğunu, varın siz hesaplayın… Millî Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, İçişleri Komisyonu Başkanı Süleyman Soylu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı Adil Karaismailoğlu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Vedat Bilgin, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Mehmet Muş, Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Vahit Kirişci, Anayasa Komisyonu Başkanı Yusuf Beyazıt, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Varank, Dışişleri Komisyonu Başkanı Fuat Oktay, Dilekçe Komisyonu Başkanı Sunay Karamık, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Mahmut Özer, Çevre Komisyonu Başkanı Murat Kurum, Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Başkanı Veysal Tipioğlu, Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel...   Aslında, ortada mükemmel bir fırsat var: Genellikle halktan uzak duran, çalışmalarını ve yaptıkları işin önemini kamuoyuyla paylaşmayan, “Orada bir şey yapmadan oturuyorlar” gibi algılanabilen komisyonların sahaya çıkmaları için bundan daha elverişli bir ortam olabilir mi?! Komisyon başkanlarının tamamı herkesçe tanınan, beğeni kazanmış kişiler… Başkanlara düşen, bir an önce işe koyulmanın yanı sıra koyuldukları işin iletişimini de yapmak olmalı… Ancak bunu yaparken de bakanların oyun sahasına girmemek; durduk yerde bir rekabet ortamı oluşturmamak gerekir. Pek çoğu, iletişim yönetimine bakanlıkları dönemlerinden hâkim olmalılar… Değillerse bile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı yerli yerinde duruyor… Yalnızca kendilerine gelen, sorumluluk alanlarına giren kanun teklifleriyle ilgili çalışmalar yürütmek şeklinde, edilgen denilebilecek bir tutum içinde olmamalılar. Yepyeni bir anlayışla, icraata ve yasamaya destek verecek etkin, etkili AR-GE ve buna bağlı iletişim çalışmalarına da liderlik edebilirler.