Mutluluğun Anahtarı
Eskiden beri söylenegelen bir sözdür, dünya saadeti kanaattedir. Çok rıza gösteren az kederlenir. Çok tamahkâr ise pek çok eziyete katlanmak zorunda kalır.
Kanaatkâr insan, hayâsı ile şehvetini, sevgisi ile hasedini, Allah korkusu ile kinini, sükûneti ile gazabını, rızası ile hacetini, doğruluk ve dürüstlüğü ile ihtiyaç ve heveslerini aşan kişidir. Paylaşan insan sorunsuz bir gönüle, kanaatkâr bir gönüle sahip olur. Kendisine verilenden razı ve diğer insanlara karşı sorumluluğunun şuurundadır. Bu şuur, kendine kalmayacak bir dünyada hakkıyla yaşayıp gitmektir. Yunus Emre şöyle der:
Şu karşıki dağlar karlı dağ olsa / Etrafı mor sümbüllü bağ olsa / Ağa olsa, paşa olsa, bey olsa / Yakasız gömleğe sarılır bir gün.
Bu dünya kimseye kalmaz. Nice ülke yöneten, bütün dünya nimetlerinin tadına varan nice insan göçüp gitmiştir. Şairin dediği gibi ağalık, paşalık veya beylik insana bir şey kazandırmaz. Son bellidir ve kesindir. Doğru olan, bu dünyadaki çaba ile Allah’ın lutfunu ve keremini hak etmektir.