Bu sorunun yanıtı için somut kaynak belli; Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadeleri…
Örneğin, bir televizyon programında şöyle demişti: “Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yakışan bir kabinemiz olacak. Büyük ve güçlü Türkiye idealimize gönül vermiş kadrolarla yola devam edeceğiz. Kadrolarımızı yenilemekten hiçbir zaman geri durmadık, yine durmayacağız. Dinamik ekiplerle yolumuza devam ettik. Pek çok değerli ismimiz mevcut. Kabinemizde Türkiye Yüzyılı vizyonuna ayak uyduracak isimler olacak.”
Bu konuşmada gözümüze, yukarıda kalın harflerle belirtmeye çalıştığımız dört temel unsur ilişti: Büyük ve güçlü Türkiye ideali, kadroların yenilenmesi, dinamizm ve Türkiye Yüzyılı vizyonu.
Bahsi geçen dört unsura yapılan vurguyu biz, kendi bilgi ve tecrübemizden geçirerek şu sonuca varırsak büyük olasılıkla yanılmayız:
Türkiye, sert güç (hard power) alanında gerek altyapı ve ulaştırma yatırımları gerekse de enerji, millî savunma sanayi, yerli otomobil, millî elektrikli lokomotif, haberleşme uyduları gibi devasa projeler konusunda büyük adımlar attı.
Şimdi ise sıra; zaferi, yumuşak güç (soft power) alanında da taçlandırmada… Bu kez dev projelerin, ülkenin ‘güven’ endeksinin artırılması, marka değerinin yükseltilmesi, itibarının hak ettiği düzeye getirilmesi için devreye alınması gündeme gelecektir.
Adalet sisteminin daha da geliştirilmesi, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi’nin ortaya koyduğu projeler doğrultusunda liyakat (performans değerlendirmesi) sisteminin gözden geçirilip uygulamaya konulması, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin mükemmelleştirilmesi için ‘denge ve denetim’ sistematiğinin uyum yasaları aracılığıyla entegre edilmesi, kamu diplomasisi uygulamaları ve yurt dışı temsilciliklerinde görevli kadroların entegre bir çalışma yöntemiyle projelendirilmiş ‘algılama yönetimi’ faaliyetlerinin koordine edilmesi ve tabii ki hükûmetin olmazsa olmaz görevi enflasyon ve hayat pahalılığıyla mücadele…
Kabine’yi beklediğini düşündüğümüz acil görevler bu minval üzere şekillenecektir.
Peki bir önceki Kabine başarısız mıydı?
Tabii ki hayır… Başına gelmedik kriz kalmayan ve hepsinden başarıyla çıkmayı bilen Sağlık Bakanı’nı; sel, yangın, deprem felaketlerine anında koşan İçişleri Bakanı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı’nı; Türkiye’nin sınır güvenliğinin ve bölünmez bütünlüğünün yorulmaz bekçisi Millî Savunma Bakanı’nı, ülkemizin dış politikasını millî bağımsızlık çizgisinde yürüten Dışişleri Bakanı’nı; dünyayı Türkiye’ye bağlayarak ülkemizi küresel turizmin, ticaretin kavşak noktası hâline getiren Ulaştırma ve Altyapı Bakanı’nı; Türkiye’ye rekorlar kırdıran, kupalar getiren ve spor altyapısının gelişmesini sağlayan Gençlik ve Spor Bakanı’nı; bizi enerjide dışa bağımlılıktan kurtaracak keşif ve yatırımları başarıyla yöneten Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nı ve Türkiye’nin selameti ve refahı için, şairin deyişiyle “Hazım zamanlarını” değil, tüm zamanlarını veren hükûmet üyesi diğer bakanları unutmak mümkün mü?..
Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde 2023-2028 arasında Türkiye Yüzyılı’na doğru koşmayı kolaylaştıracak ön koşulları hazırlayan ekibe selam olsun…