Ekleme
Tarihi: 27 Mayıs 2023 - Cumartesi
Bizim gazete dün, Kılıçdaroğlu’nun, şişire şişire bir hâl oldukları YouTube’daki BabaLa TV yayınında söylediği yalanları sıralamış.
Dört kallavi yalanını da biz ekleyelim…
“Togg’u her zaman destekledim” dedi… Oysa, “Koca koca firmalar bir araya gelmiş, devlet desteklemiş, ‘Otomobil yapıyoruz’ demişler. Nerede otomobil?!” diye dalga geçen videosu ortalıkta dolaşıyor… Bu ve benzeri videoları gösterdiğinizde de kolayına kaçıp, “Montaj, deep fake bunlar!” deyiveriyor…
Söyleşide, “Ben Cumhurbaşkanlığı adaylığını istemedim, Millet İttifakı bileşenleri ısrar ettiler” dedi… Oysa, İttifak’ın ikinci büyük ortağı Meral Akşener, başından beri Kılıçdaroğlu hariç her ihtimali işaret etmiş, hatta Masa’dan da o aday olmasın diye kalkmıştı…
“Tank Palet fabrikasını Katar’a sattılar” deyip duruyor… Kısacık bir cümleye iki yalanı birden sığdırmayı başarıyor… Tank Palet fabrikası denildiğinde insanın aklına tank ve palet üreten bir tesis geliyor. Oysa, oranın adı “Tank Paleti” fabrikası, yani tank değil, tankın paletini üretiyor… Öte yandan, Fabrika’nın mülkiyeti Hazine’nin tahsisi T.C. Millî Savunma Bakanlığı’nda… Yani burası devletimizin malıdır, tapusu devlettedir. Katarlılara işletme hakkının %49’u devredilmiş, %51’i ve yönetim hakkı ise içinde Tosyalı Holding’in de bulunduğu Türk ortaklardadır.
Bilindiği gibi ABD, Biden’ın açıklamaları doğrultusunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı muhalefeti ve PKK’yı desteklemekteyken; Kandil, ABD’nin talimatı olmadan tuvalete dahi gidemezken, Kandil’in üst düzey yöneticilerinin birer birer TV’lere çıkıp Kılıçdaroğlu’nu desteklemeleri herkesin gözü önünde cereyan ederken, Kılıçdaroğlu, aşağıdaki minvalde bir açıklamayla yalan ve karşısındakinin aklıyla dalga geçme tarihine geçmiştir:
“Kandil’in beni desteklemesi kimin işine yarar? Tabii ki Erdoğan’ın. O hâlde Erdoğan Kandil’le görüşmüş, beni destekliyor gibi yapmalarını sağlamıştır.”
İşin trajikomik yanı bu yalan rüzgârı Kılıçdaroğlu’nun takipçilerine sunulduğunda ortaya çıkan tavırdır: “Olsun… Önemli değil… Önemli olan Erdoğan’ın gitmesi… Sonrası nasılsa hâllolur…”
Bu cümle, ülkelerin yalan dolanla, ilkesizlikle, günübirlik taktiklerle yönetilemeyeceği bilincine sahip pek çok çevrede de karşılık bulmaktadır. Esas trajikomik olan da budur…
Peki, kimler bu, ‘tek amaca kilitlenmiş’ ilkesiz birlik cephesinde buluşmaktadır: ABD, İngiltere, AB ülkeleri, PKK, HDP, faşistler, ırkçılar, sözde milliyetçiler, komünistler, AK Parti artıkları, pek çoğu rahatsız olsa da CHP içindeki “Gitsin de ne olursa olsun” diye düşünenler… Buradan ancak kaos çıkar… ABD ve maşası PKK’nın istediği de aynen budur.
Bu, ortaya karışık bulamaç karşısında Sayın Cumhurbaşkanı’mız sırtını, tek bir güce yaslamıştır: Kamu vicdanı, halkın ortak ruhi şekillenmesi ve hepsini içeren millî irade… Onun tecellisi ise ancak ve ancak sandığa giderek ve oylara sahip çıkarak mümkün olabilir. Laf ebeliğiyle değil…
Melanet cephesi mi yoksa millî irade mi kazanacak? Yarın göreceğiz…