Dünyanın en ayrıcalıklı seçmeni bugün 13. Cumhurbaşkanını ve meclis temsilcilerini seçmek üzere tercihte bulunacak.

Dünyanın en ayrıcalıklı seçmeni bugün 13. Cumhurbaşkanını ve meclis temsilcilerini seçmek üzere tercihte bulunacak. Kendi kaderini tayin ederken dünyanın da kaderini şekillendirecekler. The Economist’in tabiriyle “dünyanın en önemli seçiminde iradelerini beyan edecekleri için 14 Mayıs seçimini böyle yüksekten görüyorum. Türkiye son dönemde küresel krizlerin çözüm merkezi olduğu, dünyayı ilgilendiren önemli olaylarda tarafsızlığıyla denge kurduğu, kendisi için daha parlak bir geleceğin işaretlerini verdiği için bu seçimi böyle yüksekten görüyorum. Genciyle, yetişkiniyle kendi tercihleri etrafında dünyayı şekillendirme fırsatını kullanmaktan geri durmayacağını ve yurtdışı sandıklarda görüldüğü üzere katılım rekoru kırılacağını düşünüyorum. Tercihin ne yönde gelişeceği de önemli elbette. Türkiye yüzyıllık bir mücadeleden sonra bu güne geldi. Kesintisiz bir mücadele yorucudur ama Türk milleti mücadelesini hiç bırakmamakla namlı değil mi, zaten. Bağımsızlık idealine en yaklaşabildiği yerde şimdi Türkiye… Vazgeçebileceği bir aşamada değil. Mücadelede yeniden geri düşme riskini göze alacak lükse sahip değil. Kolay değil, sayısız badirelerden geçmek ve sonra aynılarını tekrar göğüslemek riskiyle karşı karşıya olmak. Türk seçmeni bir bakıma dünyanın kaderini şekillendirmek isteyip istemediğine karar verecek. İkballeri, Türkiye’ye bağlı olanlara sahip çıkıp çıkmayacağına karar verecek. Bilir misiniz, Cumhuriyet bağımsızlık meselesidir ama bu bağımsızlığın bir bölümü de iktisadi bağımsızlıktır. Cumhuriyet, Türk milletine vurulan iktisadi prangaların kırılması hedefini benimseyerek yola çıkmıştır. Bu çağda, bu küreselleşme ortamında, iktisadi bağımsızlıktan söz etmek, belki farklı düşünebilecekler varsa da, Cumhuriyetin ilk başındakinden daha önemlidir. Hatta Cumhuriyetin iktisadi bağımsızlık iddiası belki bugünler öngörülerek güçlü tutulmuştur. Çünkü bugünün iktisadi teslimiyetleri dününkilerden daha az can yakıcı, daha az istikbal baltalayıcı değildir. Zaten deneyimlendiği üzere meselesini, bağımsızlığın iktisadi boyutlarına her taşıdığında, yani savunma sanayini geliştirmeye, enerjisine sahip çıkmaya, milli sanayini büyütmeye, kalkınma yatırımlarını artırmaya her niyetlendiğinde en şiddetli muhalefetle, savaş gemileriyle, ambargo tehditleriyle sınandı. Liderleri askeri tatbikatlarda hedef tahtasına konuldu bu ülkenin. Vefa bir semt adından ibaret olmadığı gibi gözdağı Pendik’te bir tepeden ibaret değil. Türkiye’nin, bağımsızlık mücadelesine katkı veren aslına vefası, kendisine gözdağı verenlere bir cevabı olmalı… Şimdi görülüyor ki Türkiye üzerine yurtdışından vesayet kurmak isteyenler tüm güçleriyle yükleniyor. Çünkü onlar son şanslarını kullandıklarını, Türkiye’nin son dönemeçte olduğunu biliyor. Türkiye de bunu bilse yeter. Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye’nin iktisadi bağımsızlığını elde etmesi kararı önünde gerçekte hiçbir engel olmadığının anlaşılacağı bir gün bugün... Kararlılığını gösterip göstermemesi her şeye rağmen yalnız ve sadece Türk milletinin kendi elinde… Gerisi tevekkül