Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) yönetimi ve Veliaht prensi Muhammed bin Zaid (Zayed)..
Coğrafyanın tamamında Türkiye ile savaşıyor.
Suriye’de PKK, YPG ve DEAŞ’ı destekliyor.
Somali’de Eş-Şebab’ı Türk unsurlarına saldırtıyor.
Libya’da Hafter Terör Örgütü’nü besliyor.
Hafter üzerinden Türkiye ile kıyasıya bir savaş yürütüyor.
Türkiye karşıtı bütün terör örgütlerine para ve silah dağıtıyor.
Türkiye’ye karşı ne kadar terör örgütü, ne kadar siyasi lider, ne kadar siyasi çevre ve parti, ne kadar STK, ne kadar cemaat yapılanması, ne kadar sermaye grubu, ne kadar açık ve örtülü düşman varsa onlara destek veriyor.
Onlarla ortaklık kuruyor, onları Türkiye’ye karşı cepheye çağırıyor, bu savaşı örgütlüyor.
Bölge genelinde bilinen bütün örgütlere finans sağlıyor. Silah veriyor, silah satın almaları için para aktarıyor. Aralarındaki koordinasyonu sağlıyor.
Türkiye’nin etkin olduğu bütün bölgelerde, yakın olduğu bütün ülkelerde komplolar kuruyor, cepheler şekillendiriyor, fitneler üretiyor. O ülkeyi Türkiye’ye düşman etmek için akıl almaz iftiralar yayıyor.
İnfaz timleri yönetiyor, suikastlar planlıyor, darbe komplosu kuruyor
Sudan’da darbe yaptırıyor. Türkiye-Sudan ilişkilerini baltalıyor.
Yemen’i bölüyor. Korkunç bir iç savaşı besliyor, Yemen’in bazı bölgelerini işgal ediyor.
Libya’yı bölmeye çalışıyor. Hafter Terör Örgütü’nü yönetiyor, Libya’ya bir diktatör atamaya çalışıyor. Bu amaçla terör örgütlerini Libya’ya taşıyor.
Katar’da aralıksız darbe girişimleri deniyor.
Örtülü operasyonlar, cinayetler işliyor, infaz timleri yönetiyor.
ABD’li güvenlik şirketleriyle, Rus paralı askerlerle, İsrail istihbaratı ile karanlık operasyonlar yapıyor. İsrail’i rahatsız eden her ülkeyi terörle vuruyor.
Bu adam bölgesel terör trafiğinin patronu.
Tek gücü parası. Suudi Prens Muhammed bin Selman’la birlikte hareket ediyor. Suudi Arabistan’ın finansal ve siyasi gücünü de kullanıyor. Paranın izini süren, bu adamın bütün kirli trafiğini ortaya dökebilir.
Terör ağı, cinayet ağı, para ağı deşifre edilmeli.
Bu adamın;
Terör ağı deşifre edilmeli.
Cinayet, suikast ekipleri deşifre edilmeli.
Bölge genelinde yürüttüğü örtülü operasyonlar, kara para trafiği, terör finansmanı hareketleri, silah ticareti, istihbarat ağı deşifre edilmeli.
Bu adamın;
Türkiye içindeki sermaye ağı, kimlerle iş tuttuğu, kimleri fonladığı, paranın hangi kanallar ve hangi ülkeler üzerinden dağıtıldığı deşifre edilmeli.
PKK’dan Kemalistine, muhafazakârından milliyetçisine, Türkiye içindeki irtibatta olduğu çevreler acilen ortaya çıkarılmalı.
Türkiye’deki medya ağı, parayı hangi ülkelerden aktardığı, sosyal medya ağı deşifre edilmeli.
Bu adamın;
Hangi STK’larla ortaklık kurduğu, hangi siyasi partilerle temasta olduğu, S. Arabistan üzerinden kimlerle iş yürüttüğü, bu yapı ve çevrelere İngiltere, Kanada, ABD ve Avrupa üzerinden kimlere ne kadar para aktardığı, acilen ortaya çıkarılmalı.
Bu adamın;
Sosyal medyadaki troll ordusunun etki alanı,
sosyal medya ağının nasıl kurulduğu,
medyada hangi isimlerle çalıştığı,
dijital yatırım alanları, ajansları,
onları finanse etmek için kurulan şirketler
ortaya çıkarılmalı.
Türkiye’deki her terör saldırısından, her cinayetten o sorumlu tutulacak.
Bugünden sonra:
İdlib ve Suriye genelindeki her PKK saldırısından,
Somali’deki varlığımıza yönelen her saldırıdan,
Libya’daki varlığımıza yönelik her saldırıdan,
Türkiye içinde olabilecek her terör saldırıdan,
BAE ve Muhammed bin Zaid sorumludur.
Bundan sonra;
Bölgedeki her terör saldırısının, her siyasi cinayetin, her suikastın arkasında bu adam aranacak.
Allah korusun, Türkiye’de siyasileri ve gazetecileri hedef alacak her saldırı ve cinayetten bu adam sorumlu tutulacak.
Yeni tehdit türü: Vesayetçi ülkeler, bazı devletleri terör örgütüne dönüştürdü.
Türkiye ve coğrafya ciddi bir tehditle karşı karşıya. Bu tehdit bölgedeki bazı devletlerden geliyor. Ama görünüşte “devlet” olsa da, terör yöntemleri kullanıldığı için, tehdit ve tehlike tanımlamasının çok ciddiye alınması gerekiyor.
Şöyle ki:
Bugüne kadar ABD, bazı Avrupa ülkeleri ve İsrail üzerinden tanımladığımız tehditler, coğrafyamızda vesayeti kontrol etmek, yeniden yapılandırmak, başkaldıran ülkeleri ezmek, liderleri tasfiye etmek, ülkeleri iç savaşa sürüklemek, aciz bırakmak, diz çöktürmek, teslim almak üzerine kuruluydu.
Tabii, örtülü operasyonlar ve terör yöntemleri ve örgütleri, bu amaçla en etkin biçimde kullanılıyordu. Son yıllarda bütün bu çalışmalar doğrudan Türkiye’yi hedef almaya başladı.
100 yıl önce olduğu gibi: Yine Türkiye’ye karşı, yine Haçlı Cephesi’nde.
Yüzyıllara dayanan sömürgeci gelenek, güç ve ittifaklar, 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı’yı hedef aldığı gibi bugün Türkiye’ye karşı yeniden formatlandı.
O zaman Osmanlı karşısında sömürgecilerin cephesinde yer alan, Müslüman dünyaya karşı Haçlı ittifakı içinde yer alan bazı Arap aileler sonradan devletleşti. Bugünün sömürge rejimleri haline geldi. O zaman aile, aşiret olarak sömürgeci cephede yer alırken şimdi rejimler olarak aynı cephede yer alıyorlar.
Yine Türkiye’ye karşı, yine Haçlı Cephesi’nde. Ve ülkemize karşı çok kirli bir savaş yürütüyorlar.
“İsrail Ortadoğusu”nun üç adamı: Bugün Yemen, Libya ve Sudan’ı.. Yarın Tunus, Cezayir’i bölmek istiyor
Muhammed bin Zaid, Muhammed bin Selman, Muhammed Dahlan meselesinin özeti budur. Bundan sonra çok daha kirli işler çevirecekler, çok daha kanlı operasyonlar planlayacaklar.
Türkiye’ye bir şey yapamazlar ama Arap dünyasını mahvedecekler. Birçok ülke bunların yüzünden bölünecek, parçalara ayrılacak. Bir “İsrail Ortadoğusu” için ne gerekiyorsa bu üçlü üzerinden yürütülecek. Şu an Libya, Yemen, Sudan gibi ülkeler üzerinde oynuyorlar.
Yarın Tunus, Cezayir, Fas gibi ülkeler üzerine oynayacaklar.
Ama en büyük oyun, en tehlikeli tuzak Suudi Arabistan’a kuruldu. Kendi elleriyle kendilerini mahvedecekler. Gün gelecek bu yüklenen misyon, S. Arabistan’ı parçalara ayırmakla amacına ulaşacak.