Zikir, kulu Allah’a yaklaştırır
Kulun Allah’a yaklaşabilmesi için manevi bir enerjiye yani feyze ihtiyacı vardır. Allah Teâlâ’dan kula gelen feyiz, kulun muhabbeti nisbetinde olur. Muhabbeti oluşturan da zikirdir. Dolayısıyla zikir, muhabbetin oluşmasına, muhabbet feyzin gelmesine, feyiz de kulun Allah’a yaklaşmasına vesile olur. Bazı tasavvuf yollarında Allah’ın zat ismi olan lafza-i celâl (Allah), diğer ilâhî isim ve sıfatlara nazaran feyiz kaynağı olmak yönünden daha etkili kabul edildiği için, sâlike (dervişe) lafza-i celâl zikri verilir. Eğer lafza-i celâl zikri, kalp cevherine yerleşmezse, o insan mala, mülke, eşyaya, birtakım nefsanî arzulara takılıp kalır. Bunlar hakkında âyet-i kerimede, (Ey Peygamber!) Hevâ ve hevesini kendisine ilâh edinenleri gördün mü? (Furkân 25/43) buyrulur.
Yolculuğa Hazırlık
Ahnef b. Kays hazretlerine [rahmetullahi aleyh], Sen ihtiyar bir kimsesin. Oruç seni zayıf düşürüyor, neden tutuyorsun denildiğinde şu cevabı verir: Ben uzun bir yolculuğa hazırlık yapmaktayım. Allah Teâlâ’nın emrettiği ibadetlere sabretmek, kıyamet günü Allah’ın azabına sabretmekten daha kolaydır.