MEMURLAR VE EMEKLİLER BEKLENTİ İÇERİSİNDELER
Ülkemiz olağanüstü bir dönemden geçmektedir. Aynen, kabulümüzdür. Devletin her türlü yanında olmaya, hazırız. Gereğini de; yaparız.
Yapılan bazı uygulamaları da; eleştiri hakkımızı, kullanarak; ifade etmek zorundayız.
Sayın yetkili bakanların yaptıkları basın toplantılarında; tahmini enflasyon rakamlarını, nerede ise; çiftli rakamlar düzeyinde, teleffuz etmektedirler. Hal böyle iken; Memura ve Emeklilere, takdir edilen rakamı, nasıl değerlendirmek gerekir. Çünkü, tahmini enflasyon rakamının altında kalmaktadır. Üstelik, kimi memurların gelir artışı yükseliyor diye; ilave vergilendirmelerle, verilen zamların; ellerinden geri alındığını da, unutmamak, gerekir. Her yılın son aylarında, gözle görülür, bir düşüş yaşanmaktadır. Acaba, memur zamlarını belirleyen irade; bunu da, hesap etmiş midir?
Enflasyon farkı, ödenmektedir. Doğrudur. Ancak, O, fark üç ay önce oluşmuş ise; nakit olarak, üç ay sonra, ödenmektedir. Bu da, başka bir ince hesaptır.
Gelecek yılın, bütçe görüşmelerinin yapıldığı şu günlerde; kamuoyunun merakla beklediği sorulardan bir tanesi, gelecek yıl memur ve emeklilere yapılacak zam oranı miktarıdır. Acaba, değişiklik yapılacak mıdır? Gelecek yıl yapılan anlaşmaya göre; 2018 için yüzde 4+3,5 oranında 2019 yılı için ise yüzde 4+5 ile anlaşmaya varıldığı açıklanmıştı. Bu zam oranı ne memurları, ne de emeklileri memnun edecek gibi gözükmemektedir. Hayatın gerçekleri açısından bakıldığı zaman da; bence de yeterli değildir.
Neden böyle bir sonuca vardığımı şöyle açıklayabilirim; Her ay düzenli olarak, çeşitli sivil toplum örgütleri tarafından, bir ailenin açlık sınırı ve geçinme standardı ile ilgili; araştırmalar yapılmaktadır. Bu sonuçlar kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Bugüne kadar, duyurulan bu sonuçların yanlış, eksik olduğuna dair karşı açıklamalar yapılmamıştır. Bu da göstermektedir ki; o araştırmaların sonuçları doğrudur. İşte o zaman asıl soru şu olmalıdır? Devleti yönetenler, seneden, seneye memur ve çalışanlara yapacakları zamları yüzdelik dilimlerle değil, hayatın tam içerisindeki gerçek rakam sonuçlara göre, belirler iseler; daha tatmin edici bir durum ortaya çıkacaktır. O durum, şikayetleri daha aza indirecektir, fikrini taşıyorum. Herhangi, bir malın; seneden seneye etkilendiği, fiyat, grafiği, ortaya konabilir.
Çalışanlar açısından, şu değerlendirmeleri de; unutmamak, gerekir. Herkes Devlet memuru, değildir. Devlet memurunun imkanlarına sahip olanlar olduğu gibi; O, imkanlara, sahip olamayan insanlarımız da; mevcuttur.
Daha önemlisi, çalışanlar üzerinde şöyle bir algının oluştuğunu izlemekteyiz. O algı oluşumu, çalışanların maneviyatını bozmaktadır. Direncini zayıflatmaktadır. Hayatın her alanında; hayatın taaa gerçeği ile karşılaşan insanlar, bazı şeyleri sorgulamaktan kendilerini uzak tutamıyorlar. Devletin yeteri kadar vergi toplayamaması, işveren konumundaki bazı insanların çalışana, yeteri kadar insani değer vermemesi, havadan para kazanma yollarının teşvik edilmesi, kişisel masrafların şirkette gider gösterilmesi; var olan gerçeklerdir. Çalışanları, bu konular rahatsız etmektedir.
DEVLETİN BU KONULARIN, ÜZERİNE DAHA ÇOK, GİTMESİ GEREKİR.
Devletten çalınan her kuruş, kaçak elektirk, kayıt dışı ekonomi, yatırılmayan sigorta pirimi, ödenmeyen her vergi, kaçak sokulan her mal; Devlete ihanetin başka, bir yöntemidir. O halde; Devlete ihanet olarak algılanması ve O, anlam da; cezalandırılması, gerekir.
Karşılıksız çekler, yukarıda sıraladığımız olumsuzlular devam ederse; Memura, emekliye; istenilen oranda zam yapılamaz.
Sırasıyla şu olumsuzluklar da; gelri düzeyimizi düşürmektedir.
Herkesin gözünün önünde yapılan haksız uygulamalar, eşit iş alanındaki insanlara, farklı ücret ödenme durumları, DEVLET dairelerinde çalıştırılmadan sayısız insana maaş ödenmesi gerçekleri, bazı spor kulüplerinin hovardaca, sorumsuzca yaptığı harcamalar, kayıt dışı ekonomi mensuplarının ortada alenen, ticari faaliyetleri... Haksız havadan kazanılan paralar...
Çalışan konumdaki insanların sigortasız çalıştırılması, tazminat konularının açıklığa kavuşmaması gibi, sorunlar yumağı; çalışanı rahatsız etmektedir. Üstelik, maaşlara yapılacak zam oranına gelince; her şeyin ince elenip, sık dokunarak; para yönünden çalışanların rahatlığa kavuşma olayının gerçekleşmemesi; insanlar arasında ümitsizliğe, güvensizliğe neden olmaktadır. Bunları ve sayamadığımız daha nice kaçak ve giderleri alt, alta topladığınız zaman; ne kadar fazla bir yekun tuttuğunu göreceksiniz. Doğal olarak bu kadar negatif yekunun fazla olması; çalışanlara yapılacak zammı da etkilemektedir.
Emeklilerin durumuna gelince; aynı negatiflikler emekliler içinde geçerli olduğu gibi, fazlalıkları vardır. Yapılan intibak yasasının belirli bir zamanı kapsaması, beraberinde bazı olumsuzlukları da ortaya çıkarmıştır. O nedenle çalışan insanlar; kolay, kolay emekli olmayı düşünmemektedirler. Neden? emekli olduğu zaman, nerede ise çoğu kesim, çalıştığı zamanın yarısını emekli ücreti olarak almaktadır. Bu da emekliliği olumsuz olarak etkilemektedir. Çalışanlardan farklı olarak; ilave ücretler alamadıkları gibi;
Bu da demektir ki; emeklilere yapılması düşünülen zamların yüzdelik dilimlerle ifade edilmesi; daha da gülünç bir durumdur. Ülke gerçeğini göz önünde bulundurursak; toplumumuzda kimi emeklilerin kendi gelirlerinden başka, ailesinde gelir getiren, birileri yoksa; o zaman yapılacak o zamlar sadaka gibi algılanır. Ülkenin önünde işsizlik oranının yüksek olması gibi, bir durum tüm gerçekliği ile, gözümüzün önünde durmaktadır.
Seçim vaatlerinden olan; emeklilere, faizsiz kredi olanağının bir an önce hayata geçmesini, bekliyoruz. Ayrıca, emekli bir insan öğrenci okutuyor ise; O, öğrencisine; Devlet tarafından ek imkanlar, sunulmalıdır. Nasıl ki; bugün yeni doğan bebeklere imkanlar sağlanıyor ise; aynı imkanlar, emeklilerin okuyan öğrencilerine sağlanmalıdır.
Bütçe görüşmelerinin yapıldığı şu günlerde; umarım Ülke gerçekleri göz önünde bulundurularak; değerlendirme yapılır ve sadaka yerine geçecek zamlar, bir kenara bırakılarak; insanların kimseye muhtaç olmadan hayatını devam ettirecekleri bir ücret takdir edilir.
Sosyal Devlet olmanın, temel ilkelerinden bir tanesi yerine getirilmiş olur. Emekli avuç açan bir insan olmayı değil; hak ettiği değerin kendisine verilmesini beklemektedir. Zannımca, en doğal hakkıdır.
Sosyal Devlet olarak; geliri olmayan insanlara her alanda yaptığımız katkı ve çalışmalar güzeldir. Aynı güzelliği, senelerce; bu Devlete hizmet etmiş olan insanların beklemesinden daha doğal ne olabilir.
DEVLET BÜYÜKLERİNİN, BU GERÇEĞİ GÖRMESİ GEREKİR.