Ülke insanımızın belki de en fazla dikkat etmediği şeylerden biridir, hafızamızın çabuk unutur olması. Bunun örneklerini günlük hayatımızda fazlasıyla yaşarız. Bunları yaşamak kadar, yaşananlardan ibret almak en önemlisidir. Bazen insan hayatındaki yaşanan bazı olaylar, ondan tecrübe kazanılarak bir daha yaşanmaması için insanlara ibret olmalıdır. Eğer, o tecrübelerden yeteri kadar istifade edemez isek; o zaman başımıza çok felaket gelir, demektir. İnsanoğlu, ateşin yakıcılığını her zaman elini ateşe sokarak öğrenmeye çalışırsa zamanla azalarından olur. Tecrübe insan hayatının en önemli edindiği melekelerin başında gelir. Bu anlamda tecrübeleri kazanalım. Ümidimiz odur ki; Tecrübeler, hayatımız boyunca, tecrübe edindiğimiz konuda, bizi hataya sürüklemesin...
2001 yılında Ülkemizin neler yaşadığı herkesin malumu ancak biz şöyle ana maddelerle bir hatırlayalım dedik. Bunları, hatırlatırken şunu da hemen belirtmeliyim ki; Ülkemiz o günlerde yaşananları hiç hak etmiyordu. Krizin ne kadar büyük olduğunu anlatmama gerek yoktur. Günün Cumhurbaşkanı ile, Başbakanı arasında yaşananlar. Bir Başbakan yardımcısının söylediği ve basına düşen nankör kedi, sözü. Anayasa kitapçığının birileri tarafından, birilerine atılması. Bunun akabinde mali piyasaların alt, üst olması. Gecelik faizlerin tavan yapması. Batık Banka sayısının hızlıca artması. Bizzat Başbakanın o günkü yaşananları sonradan verdiği bir röportajda belirttiği üzere işçi ve memur maaşının bile ödenemez duruma gelmesi. Dövizin alıp başını gitmesi. Sağlık, mali disiplin, çalışmayan fabrikalar, v.s. Bu Devletin böyle olması için can atan dış güçler… Her zaman olduğu gibi yakın çevremizi de karıştırıyorlardı. Böylece Türkiye, öncelikle kendi derdiyle uğraşmalı, kendi derdiyle uğraşırken, başını bile kaldırıp çevreye bakacak zamanı olmamalıydı. Nitekim, öyle oldu.
Hemen yanı başımızda Irakta, Kafkasya ‘da, birilerinin yaptığı zulümleri unuttuk. Ne kadar zulümleri olduğu her türlü basın aracına yansımıştı. Ermenistan, fırsattan istifade ederek Azerilere en büyük zulmü yaptı. Yine Irak'ta ABD istediği planların gerçekleşmesi için harekete geçti. Gerçi ABD askerlerinin oralarda askerlik yapanlarının sivil hayatta intihar gerçeği ile karşı karşıya kaldıklarını biliyoruz. Zulüm baki kalmıyor. Birleşmiş Milletler kararlarına rağmen, Filistin’de, değişik gariban ülkelerde yapılan zulümler. Hafızalardan silindi mi? Görünen o ki; unutulmuşa benziyor. Balkanlardaki kargaşa daha da arttı. Neden, Türkiye kendi derdi ile uğraşmaya başlamıştı...
Ülkemizde 10 yıl önce yaşanan durumlar o zamanlar açısından dudak uçuklatıyordu. Sıkıntılar, o sıkıntılara aranan çözümler… Bunların kurtuluşu için ithal edilen ve süper yetkilerle donatılan bir Bakan üstü Bakan. O, da yetmiyormuş gibi hastaneye kaldırılıp tedavi edileceği yerde daha da kötü bir duruma düşürülen bir Başbakan. Yine de yönetilen ,Ülkenin daha fazla böyle yönetilemez kararını veren, erken seçim kararı alan bir Hükümet. Soruyorum, size böyle bir manzarayı bu Ülke hak ediyor mu? Bu Millete yazık değil mi. Tabi ki doğal olarak bu kadar kargaşada bile vergisini ödemeyen, para üstüne para kazanan, paralarını başka ülkelere kaçıran soysuz insanlar. Devletin bu gününde yanında olacak iken, Devlete kazık atmaya çalışıp banka ve şirketleri batıranlar ya da batık gösterenler, sahte iflascılar... İşçisinin sigortasını yatırmayan hırsızlar. Dolambaçlı yollarla iflas ettiğini söyleyen ama aslında iflas etmeyen şerefsizler. Fakirin, fukaranın elindeki bir dilim ekmeğe göz dikmiş yamyamlar. Devletin Malı deniz mantığında her zaman ona kazık atmaktan, dolayısıyla halka kazık atan, ondan zevk duyan Vatan düşmanları, şimdi neredeler? birazcık olsun vicdan azabı çekiyorlar mı? Yoksa yine Ülke eskisi gibi bir karışsaydı da, biz yine çalıp çalmaya devam etseydik, diyen yüzsüzler neredesiniz… Esnaf kefaletler birliğinin bile, üç rakamlı, kelimelerle ifade edilen kredi faizleri... Önceden alınan kredilere bile ilaveten faiz uygulamaları, Kendi Başbakanını tedavi ediyoruz, diye daha kötü duruma sokmaya çalışan insanlar... fırsat, fırsat diye kredi verdikleri insanları boğmaya çalışan bankalar... Sonuç: İflas, cana kıyma, batma, kaybolma, intihar, cinnet geçirme, varlıktan yokluğa düşmüş bir Millet, parasına, para katan ve büyük bir keyifle olayları seyreden para babaları, banka patronları, tefeciler...
EY YÜCE MİLLET bu yaşananları unutmadınız biliyorum. Ama, onların bir daha yaşanıp, yaşanmaması için gereken uyanıklığı yapacağınızdan eminim. Bu Vatanın hiçbir zaman sahipsiz olmadığını bütün Dünyaya göstereceğinizden adım gibi eminim. Yine de yakın tarihimizde yaşanan bu olumsuzlukları anlatarak ibret alınacak olayları unutmadığımızı, hatırlatmak istedim.Sizin gerektiğinde, gerekeni yapacağınızı biliyorum.
Bütün çabamız yaşadığımız tecrübelerden ibret almak, aynı acı tecrübeleri bir daha yaşamamaktır. Biz, zayıf düşüp, kendi derdimizle uğraşmaya başlayınca, Bizim dışımızdaki tüm güçlerin, etrafımızdaki komşularımız vasıtasıyla, bizi daha da açık bir duruma düşürmek istediklerini unutmadık, unutmayacağız. Güçlü bir Türkiye, doğal olarak birilerini rahatsız etmektedir. İnşallah onlara fırsat vermeyeceğiz...