Bu gün yeryüzünde en çok tartışılan konulardan bir tanesi açlık, yetersiz beslenme konusudur. Bu sorunun cevabı olarak hemen aklımıza gelen şudur. Birincisi Dünya nimetleri insanoğluna yetiyor mu, yetmiyor mu? Ya da Dünya üzerindeki dengesiz dağılımdan dolayı birileri nimetler içinde yüzerken birileri açlıktan mı kırılıyor. Doğal olarak dünya nimetlerinin bu dünyaya yettiğini söylemeye gerek yoktur. Ancak, bu dağılımı kendilerinin lehine çeviren bir sistem var. Tamamı ile dünya nimetlerinin tamamının kendilerinin hizmetine sunulduğunu zanneden güçler, karşısındakilere yaşama hakkı tanımadıkları gibi ellerindeki var olan tüm nimetleri de almak istiyorlar. Ondan sonra da insan hakları, falan diye yaygara yapıyorlar. En büyük insan hakları gasp edicilerinin, insan hakları yaygarası yapması ne kadar ilginçtir. Bizlere düşen ise; Ramazan ayı dolayısıyla açlığın ne demek olduğunu hatırlamalıyız, bu durumlardan ibret almaıyız. Yiyeceğimiz kadar yemeliyiz. İsraf etmemeliyiz. Bundan sorumlu olduğumuzun bilincinde olmalıyız.
Bu olumsuzluklara bir de yanlış yönlendirme ekliyorlar. Dünya nüfusu hızla artmaktadır, o nedenle insanlar yiyecek sıkıntıları çekmektedirler. Bu yaygaralarına bir de edepsizlik ekliyorlar. Allahın yarattığı kullarının rızkını vereceği ilahi emri ile alay edercesine onun öyle olmadığını ispata çalışıyorlar. Kendileri haksız mal edinme, birilerinin rızıklarını çalma, israfın zirvesine çıkma gibi yaptıkları yanlışları görmeden, yanlışı başka yerlerde aramaya çalışıyorlar. Bunun böyle olmadığı ortadadır. Kendileri sahip oldukları nimetleri korudukları gibi, başkalarının sahip olduğu nimetlere de göz dikmektedirler. Bunun adı resmen hırsızlıktır. Hırsızlık, işlevini yapan adamın zaten insan hakkından falan bahsetmesine gerek yoktur. Sadece yeri geldiği zaman kendi ellerinde olan nimetlerini korumaya çalışıyorlar. Asıl amaç, kendi sahip oldukları nimetlere başkaları ortak olmaya kalkmasın. Bunun için gerekirse savaşırlar. Bu amaçla ellerindekilerle yetinmeyerek fakir ve çaresiz ülkelerin ellerindekilerini de almaya çalışırlar. Tarım alanında veya tarım ihtiyaçlarını gidermeye yönelik Yer altı , yer üstü zenginliklerine el koyarak, nimet edinmelerini engellerler. Bir nevi onları açlığa ve çaresizliğe terk ederler.
Olaya bizim açımızdan bakacak olursak; Sadece Ülkemizdeki büyük şehirlerimizde çöpe atılan yiyecekler bir Afrika ülkesini beslemeye yeter. Soframızdaki nimetlerin her kırıntısına Afrika ülkelerinden herhangi birisinde milyonlarca insanın ihtiyacı olduğunu unutmamak lazımdır. O ekmek kırıntılarının kaç kişinin hayatını devam ettirmesine yeteceğini akılda tutmak gerekir. O derece şükürden uzak olarak yaşıyoruz ki; bir gün Yaratanın bizleri öyle sınavdan geçireceği aklımıza bile gelmiyor.
Bu davranışlar ne örfümüze, ne Dini inançlarımıza ve ne de Milli geleneğimize yakışıyor. İnsanların açlıkları üzerine hiçbir zaman mutluluklar inşa edilmemiştir. O tür yapılan yapılanmaların hepsi çürüktür. Hele, hele bir de buna zulüm yapılarak insanların ellerindeki yiyecekleri çalınıyorsa o daha tehlikelidir. Çünkü, tarihte zulümle hiçbir şey abat olmamıştır.
Kendi sofrasındaki zenginlikleri görmeyip, başkasının sofrasındaki nimetleri çalmaya, yok etmeye çalışan hiçbir zihniyet yaşamamıştır, yaşamayacaktır.
Ülkemiz Tarım açısından zengin bir konumdadır. Devlet tarım arazilerinin iyi kullanılması için, çiftçiye yeteri kadar destek vermelidir. Bu alanda modern tarım uygulamalarından çiftçiyi haberdar etmelidir. Doğal tarımın ne kadar önemli olduğu vurgulanarak, teşvik edilmelidir. Çiftçi bu konuda eğitilmeli ve gerekli Mali ve proje desteği sunulmalıdır. Bugünün zengin verim alma durumu, gelecekte daha iyi konuma getirilmelidir. Dünyada tarım ürünleri açısından kendine yeter durumda olan, az ülkelerden biriyiz. Bu konum çok iyi değerlendirmelidir. Yarının Dünyasında Tarımın ve Suyun ne kadar önemli olduğu bilinci insanımıza verilmelidir.
Soframızdakilerin kıymetini bilerek şükredelim. Şiddetle israftan kaçınalım. Başkalarının malına göz dikmeyelim. Hakkımız ne ise ona razı olalım. Unutmayalım ki bir gün bu yaptıklarımızın tamamından sorgulanacağız. Eğer soframızda fazla yiyeceğimiz var ise, onları da birileri ile paylaşalım ki; onların da gözü bizim yediklerimizde olmasın. Bütün bunlara karşılık bize bu nimetleri veren, açlık gibi zor bir sınavla bizleri denemediği için Rabbimize şükredelim. Şükredelim ki; Allah da bize verdiği nimetleri artırsın. Hem kendimiz, hem de etrafımızdakiler bu nimetlerden istifade etsinler. Bu Vatan toprağının bu anlamdaki değerini de iyi bilelim. Unutmayalım gereksiz yaptığımız israf edilen, çöpe atılan şey, Dünyanın bir yerinde açlıktan ölen bir insanın, ölmesine sebep olmaktadır.
Şunu unutmayalım şükretmesini bilmeyen toplumlar daha büyük şeylerle sınava tabi olmaktadırlar. Allah bizi o tür imtihanlardan korusun. Şükreden toplumlardan olmamızı sağlasın.
Açlık olayının ne kadar zor bir sınav olduğunu, Bugün, o sınavdan geçen Dünya insanlarının durumlarını gözleyerek iyi anlamalıyız. Afrika'da ölmüş annesinin memesinden karnını doyurmaya çalışan çocuk resmini hep aklımızda tutmalıyız. Açlık bizim sınavımız olmasın. Ancak, bu sınavla başbaşa olan insanlarımızın yanında olmamız gerektiğini hep aklımızda tutalım. Bunu da en azından bize sunulan nimetleri israf etmeyerek..., gerçekleştirebiliriz. İsraf ettiğimiz her yiyeceğin, dolayısıyla Afrika veya Dünyanın başka yerinde açlıktan ölen bir insanın ölümüne neden olduğunu hep aklımızda tutalım.