DOĞRU ANALİZ SADE YAKLAŞIM
ÜLKEMİZDE onca şey olup biterken, kendilerini apayrı bir dünyada zanneden, kimi dostlar apayrı bir hava içerisinde dünyalar kurup, OLMAYACAK HAYALLERİN PEŞİNDE KOŞMAKTADIRLAR. BUNUN ADINA NE DENİRSE DENSİN... GERÇEKTE ÜLKE GERÇEĞİ İLE HİÇ BAĞDAŞMAMAKTADIR.
KENDİLERİNE GÖRE, Engin ve zengin fikir alt yapıları sayesinde, eserler sunmaktadırlar. Ancak, Kendilerİne bu genişliği sağlayan siyaseti yok sayıp, gerçeklikler üzerine kurduklarını sandıkları, hayaller dünyasında yaşamaktadırlar... Kolay gelsin... Bundan yıllar önce Bu Ülkede ALLAH kelimesinin dahi söylenmesinin, yazılmasının zorluklarını unutmuş gibi gözükmektedirler...
Siyasetçiler için yaptıkları en acımasız eleştiriyi (Erişememezlik, tepeden bakma, görmemezlikten gelme, yok sayma) kendi hayatlarında uygular olmuşlar...
Geçmişte yaşanan 163 Madde madurları hafızlardan silinmiş... Necip Fazıl gibi fikir adamlarının hapisahanelerde geçirdikleri çile günleri hatırlanmaz olmuş... Kapatılan partiler, önü kesilen dernekler, sanki bu ülkede olmamış... Baş örtüsü eylemlerinde haftalarca süren buluşmalar, mitingler, yürüyüşler, sanki başka ülkede olmuş... El ele zinciri, Beyazıd Camii eylemleri, unutulmuş...
Şimdi siyasi gelecek beklentisi için bile, insanlar acımasız bir şekilde silahlarındaki son mermiye kadar mevzi almış gözüküyorlar... Bir zamanlar iktidar kadrosunda yer alan kimi insanlar, İktidara söylenmedik söz bırakmıyorlar. Eleştiri sınırlarını aşarak daha ileri boyutta saldırılar yapıyorlar... OYSA YAPICI VE YOL GÖSTERİCİ öneriler sunmak gerekmez mi? Yoksa tam tersine sen beni dinlemedin! Hadi bana Eyvallah demek mi gerekir! Söz konusu Ülkenin yararı ise, fedakarlık gerekemez mi? Hem oyle küsükün davranmanın kime ne faydası olur? Sadece benlik duyguları tatmin olmuş, olur...
Hatırladınız mı? Şiirlerde bile ALLAH kelimesini kullanamayan şairler, tanrı kelimesine mahkum olmuştu...
Yani demek ki ne kadar beklentiler yükseldi ise, o kadar savrulmalar da yükselmiş gözükmektedir. Hatta mevcut siyasi yapılanmadan umduğunu bulamayanlar, ikbal için, konum değiştirmeyi bir zafer edası ile takdim ediyorlar... Yazıklar olsun...
Demek ki, bizim insanımızın beklentileri çok farklı ve çok çeşitli imiş, bunu da öğrenmiş olduk...
Bütün bu olanlar karşısında şunu söyleyebilirim.
Kısacası gerçekçi değiller... Vefasızlık, kadir, kıymet bilmemek zirve yapmış... Elindeki imkanın değeri bilinmez olmuş...
Özel oalrak,
HAYAT BOYU, HEP doğru dürüst ve bildiğini herkesin yüzüne söyleyecek kadar cesareti olan bir insan olarak, çakma hayyalerin, gerçekleşmeyecek planların peşinde koşmadım. Halktan kendimizi üstün görmedim. Onun için yalın ve anlaşılır bir dil ile yazmaya çalıştım. Konuşmaya çalıştım. Herkes ne dediğimizi anlasın istedim. Yazdığımız şeyler insanlar arasında değişik, değişik yorumlanmasın istedim. Kelimeleri ve cümleleri gayet net ve anlaşılır yazdım... Bundan da gurur duydum... Halk ile her daim iç içe oldum. Halkın gerçekliklerini görmeye çalıştım. O, konuda yardımcı olmak, bilgilendirmek amaçlı çalışmalarda bulundum. Dertlerini gündeme getirmeye çalıştım. Bazılarının hayatına dokunma gayreti içerisinde oldum. Umarım başarmışımdır.
VARDIĞIM SONUÇ;
HERKES KENDİ YOLUNA... ALLAH BİZLERİ KİBİR HASTALIĞINDAN KORUSUN... ASIL OLAN BOŞ KONUSMAK DEGİL DOĞRUNUN YANINDA YER ALARAK O HAREKETİ GUÇLENDIRMEK OLMALIDIR.... NUH TUFANINDAN. KURTULMAK IÇIN KÜÇÜK SALLARA BİNMEK YERINE ANCAK GEMIYE BİNİLEREK KURTULUNUR...
ZOR SINAVLAR GÜÇLÜ İNSANLAR YETİŞTİRİR... SABIR BU GÜCÜN. EN BÜYÜK SİLAHIDIR.... Orhan Arslan