Bazı düşünceleri gözümüzde ve aklımızda o kadar çok büyütüp, sırtımızda kambur, ağır bir yük olarak taşıyoruz ki çoğu zaman bu yükün altında eziliyoruz. Nereye gitsek ne yapsak gece ve gündüz sırtımızdan indirmiyor, hamallığını yapıyoruz. Sonunda kendimizi bitkin, yorgun halsiz hissediyoruz. Aslında bu yükten bir kurtulabilsek ne kadar rahatlayacak, derin nefes alarak hafifleyeceğiz. Adeta yeniden doğmuş olacağız.
Bu nasıl olacak diye sorarsanız? Bu soruların cevabı ve çözümü yine kendinizde. Nasıl mı? Yüreğinizde ve sırtınızda taşıdığınız bu ağır yükleri ancak kendiniz atabilirsiniz. Beyninizi kemiren düşünceleri, yüreğinizi yakan acıları nefretleri kazıyıp atmanız gerekecek. Bunu da gönül kapınızı açarak içindeki bütün kötü düşünceleri atarak yapacaksınız. Evinizi temizlemek için elinize bir bez alır temizliğe başlarsınız. Çeşit çeşit temizlik ürünleri kullanır evinizi mikroplardan, tozlardan ve kirlerden arındırırsınız. Ama aklınızı ve yüreğinizi kemiren bu kötü duygu ve düşüncelerden arındıramazsınız.
Hayat kısa ve şu kısacık ömürde o kadar çok yapılacak güzel şeyler var ki. Bu güzellikleri görün ve birine tutunun. Her zaman yukarıya değil kendinden aşağıdakilere bakarak, nerede ne yanlış yaptığınızı, eksikliklerinizi, hatalarınızı bulmaya çalışın ve geleceğinize yön verin. İnsanın kendini mutsuz etmesi çok kolay. Her şeyi kendine takıntı yaparak kendi kendini cezalandırırsın. Mutlu olmak zor görünür ama aslında mutlu olmak çok kolay. Elbette sevebileceğiniz, sizlere hitap edebilecek, yapabileceğiniz güzel uğraşlar bulabilirsiniz. Öncelikle ne yapabileceğinizi bulun. Hiçbir şey yapamam yeteneğim yok diyorsanız bir günlük tutun. Ve o günlüğe bu gün neler yaptığınızı, sizi neyin üzdüğünü ve sevindirdiğini, yaptığınız şeylerin size ne kazandırdığını yâda kaybettirdiğini, eksiklerin neler olduğunu, bu eksikleri nasıl tamamlayabileceğini, hatalarını, varsa hatalarını nasıl düzeltebileceğini, duygularını, düşüncelerinizi yazın. Yaşadıklarınızı aklınıza, kalbinize değil kâğıda yazın. Düşünceler sizi değil, siz düşüncelerinizi esir edin. Ara sıra yazdıklarını okuyarak yapmanız gerekenleri bulun. Hayallerinizi yazın, umutlarınızı, beklentilerinizi, sevdiklerinizi, nefretlerinizi, kinlerinizi yazın. İnanın ilerde bu yazdıklarınızı okudukça boş yere kendinizi nasıl cezalandırdığınızı ve düşüncelerinizin nasıl hamallığını yaptığınızı göreceksiniz. Kendi kendinize ben boş yere kendime işkence etmiş, kendimi cezalandırmışım diyerek geçen o yaşayamadığınız günlere üzüleceksiniz. Ah keşke yeniden o günlere gitsem, yâda şimdiki aklım olsa da o günleri yeniden yaşayabilsem diyerek üzüleceksiniz.
Hayatınıza baktığınızda hayatınıza yılları eklemişsiniz ama yıllara hayatı ekleyememişsinizdir. Her zaman bir yerlerde yarım kalmış yaşanmamış hayatlar vardır. Bir ömür bitirmişiz hala eksiklerimizi tamamlayamamışız. İnsanları yıpratan yaşadığı yıllar değil, yaşayamadığı mutluluklardır. Nasıl ki kurşun doldurmadan silah atılmıyorsa sevmeyi bilmeden de sevgi satılmaz. İnsanlar öncelikle yaşamayı sevecekler. Aldıkları her nefesin kıymetini bilecekler ki mutlu olabilsinler.
Sevgiler, umutlar, hayaller güneş gibidir. İnsan hayatında yeniden doğar. İnsanın ruhunu aydınlatır, renk katar. Ara sıra bulutlar kaplasa da güneşi yine bir yerlerden Işıklarını saçar bulutları dağıtır yürekleri ısıtır.
Nefret ve kin ise çürük elma gibidir. Ağırdır. Taşıdıkça sırtında ağırlığı ezer seni. Ruhunu, duygularını köreltir. Dünyadaki güzellikleri görmez olursun. Saplantıdır beyninde. Her yer alaca karanlıktır. Çürük elma hem ağırlığı ile hem de zamanla iğrençleşen kokusuyla seni ve çevrendeki insanları rahatsız eder. Taşıyamazsın.
Öyleyse neden bu yükü taşıyoruz. Üstümüzden atmıyoruz. Biraz sabır, biraz hoşgörü farklı bir dünyaya açılan kapıların anahtarı. Bu anahtarı elinizden hiç bırakmayın ilerde size çok lazım olacak. Bu anahtarın mucizelerini, mükâfatını göreceksiniz. Bu tür yükünüzden kurtulursanız kendinizi daha rahatlamış ve hafiflemiş hissedersiniz. Dünyaya bakış açınız bile değişecektir. Aklımızdan hiç çıkartmayalım ki dünyaya bir defa geldik. Ömrümüzü güzelliklerle dolu geçirmek varken, biz hayatımızı yaşayalım hayat bizi yaşamasın. Kalbimize ve aklımıza yük ettiğimiz ve bohçalayarak sırtımıza aldığımız kinlerden, küskünlüklerden, nefretlerden bizi rahatsız eden kötü düşüncelerden kurtulalım. Bu beden bize emanettir. Bu emanetimize iyi bakalım. Yükünü hafifletelim. Seni senden başka düşünen olmaz. Kendinize iyi bakmanız dileğiyle.