EVLİLİK PROGRAMLARI ve DİZİLER
Evlilik Programları ve yarışmalar: Reyting ve para uğruna yapılan evlilik programları, yarışmaları ve bazı diziler aile kavramını yıkıp insanların hedeflerine ulaşmak için yapabilecekleri her türlü ahlaksızlık, hırsızlık, entrika ve oyunlar normal ve olası bir şeymiş gibi lanse edilerek toplumsal yapıyı yok etme yolundadır. Yavaş yavaş bozulan toplum düzeni ve aile yapısı nedeniyle vatandaşların şikâyetleri artmakta olup, sebep olarak ise televizyon dizi ve programlarını göstermeleri konusunda haksız sayılmazlar. Bu programlar genel ahlaka, manevi değerlere ve ailenin devamı korunması ilkesine aykırı olduğu bir gerçektir. Argo sözcükler kullanıldığı gibi küfür ve hakaretler adeta havada uçuşuyor.
Ataerkil aile yapısına sahip olan Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan kültür zenginliği ile övünen halkın adeta gelenek, görenek, örf ve adetleri ile dalga geçilerek hiçe sayıldığı gözlenmektedir.
Evliliğin bu kadar basite ve maddiyata indirgenmesi, katılımcıların sadece para ve dış görünüşlerine önem veriyor olması, her şey para ve güzellik imajı yaratılarak algı oluşturulması kadın ve erkeğin değerinin düşürülmesi, edep, hayâ ve ahlakın yerlerde sürünmesi doğru değildir.
Adaylar arasındaki yaşanan alaycı birbirlerini küçük düşürücü hakaret mahiyetindeki söylemler, hareketler, adayların basit ve komik duruma düşmelerine neden olunması, toplumun bir bölümü tarafından dışlanması, bir kesim tarafından alkışlanarak yapılan hatalar üzerinde cesaretlendirilmesi ve yanlışlar üzerinde ısrarla devam edilmesi, olayların dramatize edilerek insanların acıma duygularının sömürülmesi, katılımcıların evlilik dışı amaçları, bu amaçlara ulaşmak için dönen entrika ve oyunlar, herhangi bir engeli olan adayların engellerinin ön plana çıkarılması, küçümsenmesi, dışlanması veya acınacak hale düşürülerek alay konusu edilmesi, bazı televizyon çalışanlarının yarışmacı olarak gösterilmesi, sansasyonel kişilere ısrarla yer verilmesi, katılımcı gösterilmesi, özel hayatın gizliliğinin ihlali ve dejenere edilmedi, insan onuruna aykırı yayın yapılması ve toplumsal değerlerin dikkate alınmaması, katılımcıların sağlıklarını psikolojilerinin bozulması genel olarak bireylere ve topluma verilen zararlar olarak sıralayabiliriz.
GELELİM DİZİLERE:
İnsanların dinlenme saatlerinde, boş zamanlarında, akşamları, hafta sonları, tatillerde ya da özellikle ev hanımlarının işlerini bitirdikten sonra yaptıkları tek şey televizyon karşısında dizi izlemek. Bildiğimiz gibi bazı diziler adeta bağımlılık yapıyor. Ve özellikle toplum yapısında değişiklik yapılması istenen yönde insanlarda algı oluşturulmaya çalışılıyor. Belli zaman sonra kişiler o algı yaratılmak istenilen olaylar, konular insanlarda alışkanlık yaparak sıradan, normal bir olay gibi benimseniyor. Öylesine etkileniyorlar ki kınadıkları, asla yapmam dedikleri şeyleri kendilerini yaparken buluyorlar.
Senaristlerin ve yapımcıları amaçları da budur. İnsanları yavaş yavaş değiştirerek, toplumsal yapıyı bozmak, toplum değerlerini yok etmektir. Öyle zamanlar oluyor ki değişmesinde büyük olaylar yaşanabilecek durumlar dizilerle yapılmaktadır. Ustaca, bilerek ve istenilerek hazırlanmış diziler. Oysa halka bazı değerleri yıkın, değiştirin, yenileyin dense insanlar ayaklanır, isyan çıkarır. Hâlbuki bu dizi ve yarışmalarla yavaş yavaş alıştırarak benimsetiliyor. İnsanlar bu değişimin farkında bile olmuyor. Farkında olunca da kendileri de alışmış ve iş işten geçmiş olur. Geçmiş ola…
Diziler neler mi öğretiyor?
İnsanlara entrika çeşitlerini öğretti. Nasıl evlilikler yıkılır, başkasından olan çocuklar nasıl kocaya yutturulur, kıskançlıkla neler yapılır, kime ne şekilde zarar verilir. Yalanlar, dolanlar, hatta birini öldürüp suçu başkasına atmalar ve örtbas etmeye çalışmalar. Para, etiket, şan şöhret için neler yapılabileceğini, insanların karakterlerinden, insanlığından nasıl vazgeçebileceğini ve bunların gayet normal olduğu bilincini yarattığını görüyoruz. Tabi ki yazamadığım daha çok olaylar…
Gelenek, görenek, töre ve adetlerimizin ilkel, kültürümüzün geri kalmış algısı yaratıldı. Hele ki İslam dini adeta öcü gibi gösterilmeye çalışıldı. Bilinçli olarak bazı kesimlerde İslami fobi yaratılmaya çalışıldı. Şanlı tarihimiz oyuncak edildi. Dünyaya hükmetmiş 600 yıl hüküm süren Osmanlı sadece haremden ibaretmiş gibi gösterildi. O savaşları kim kazanmış ne şartlarda kazanmış onlar ortada yok sadece sarayın haremi ve kadınların çevirdiği entrikalar ortada. Onu yapanlarda devşirmeler ve yabancı kadınlar. Padişahın evlendiği hareme alınan Türk ve Müslüman olmayan kadınlar. Sanki Osmanlıyı onlar yönetmiş havası. Şahsen bende yabancı sultanlara padişahın eşlerine karşı bir nefret ve tiksinti oluştu. Kendi çocuğunu padişah yapmak için diğer çocukların katline neden olan öldürten kadınlar. Bunun için yaptıkları yalanlar, dolanlar, entrikalar. Nerdeyse Osmanlıyı yıkan bu kadınlar olmuş. Dizilerin anlattığı olaylar ve çoğumuzun anladığı olaylardan bazıları bunlar.
Zenginlerin bütün insanlığının, kişiliğinin para ve içinde bulunduğu cemiyet olduğunu gösterdi. Parası olanın güç, itibar, saygınlığı vardır. Her şey onlardan yana. Fakirlerin o cemiyete girmek için neler yaptığı ne değerlerini yitirdiğini gösteriyor. Gurur, onur, şerefin değeri parayla sıfırlanıyor. Sizce her şey bu kadar basit ve kişiliksizlik mi, karakter yoksunu mu? İnsanlıktan nasibini almamış yığınlar mı?
Giyimiyle, yaşamıyla üstünlük kurmaya çalışan sonradan görme ve ne oldum delisi olan bir kesim. Çıplaklık, entrika çevirmek, yalanlarla hayat kurmak gayet normal, dürüstlük, insanlık, edep ise geri kalmışlık olarak algılara yerleştirilmeye çalışılıyor.
Hele bazı programlara var ki resmen kadının ve erkeğin gururu diye bir şeyi yok. İnsanlar bu kadar mı basitleştirilir. Para ve reyting için bu kadarına da pes dedirtiyor. Aklı olan inanmaz diyenler vardır. Beğenmeyen o kanalı kapatsın deniliyor. Televizyon izlemesin deniliyor. Sizce bu çözüm mü? İzleyenler kendini değiştirir ve zaman içerisinde etrafındakileri de etkiler. İnsanlar birbirini etkilerler ve aralarında bir rekabet, özenti hatta kıskançlık oluşur. Artık karşısındakileri kendi yaşam tarzına çekmek için elinden geleni yapar. İnandırır. Bu senaryolara inanmak akıl işi mi? Yoksa insanlar işine ne gelirse, çıkarına ne uygunsa ona inanmayı mı tercih eder. O da ayrı bir konu. Uzun ve bir o kadarda güncel konu. İlerde daha detaylı yazacağım. Şimdilik incelemelerim özetle bu kadar. Geçmişi temiz olmayanın geleceği olmaz. Sevgilerle