ZAMAN DARALIYOR.
Artık “büyük laf” etme, büyük iddialarda bulunma, büyük değişimlere hazır olma zamanı. Belki de “insan tarihi”nin en çılgın dönemine doğru sürüklenirken daha keskin, daha kararlı, daha hazırlıklı olma zamanı.
Bu gerçeğin farkında olan milletler, devletler, en esaslı iddialarını bugüne, bu çağa taşıyor. Her ülkenin kendi varoluşu için çılgınca denemelere giriştiği, girişeceği günleri, yılları yaşıyoruz çünkü.
Ve bu aslında; büyük korkudan kaynaklanıyor. O korku, dünyanın tamamına sirayet eden gelecek korkusudur.
“BÜYÜK KORKU” YATIŞTIRILAMAZSA, İNSANLIĞI REHİN ALIRSA NE OLACAK?
Bu korku yatıştırılamazsa, insanlığı rehin almasına izin verilirse, kapkaranlık bir geleceğe sürüklenebiliriz. Çokuluslu şirketlerin iştahını dizginleyecek, devletlerin korkularını yatıştıracak ulus-üstü hiçbir etkili mekanizma kalmadı. Ortak inançlar, ortak kurallar, ortak sözleşmeler, teamüller, sınırlar kalmadı.
Güç yarışından başka önümüzde hiçbir seçenek kalmadı.
Şu an bilginin sınırlarında, zamanın sınırlarında, hızın sınırlarında, açgözlülüğün sınırlarında dolaşırken, neler yapabileceğimizi “insan” olarak biz bile kestiremiyoruz. Birçok devlet, bir adım sonrasını göremiyor, hareket edemiyor. Sadece konjonktüre göre pozisyon almaya, kendini sağlam tutmaya çalışıyor.
İnsan ırkının var olan konforunu, refahını korumak için, bu güvensizlikler çağında kendi güvenli sığınağını korumak için, bütün ezberleri bozacak şekilde harekete geçebileceği bir olağanüstülük dönemine girdik ve yol alıyoruz.
“FIRTINALAR YÜZYILI’NA” HANGİ ÜLKELER DİRENİR?
Refah azgınlığı ve baş döndürücü teknolojik atılımları doyurabilmek için büyük kaynaklara ihtiyaç olduğu, birçok ülkenin bu kaynaklara sahip olmadığı, bu yüzden kaynak ülkelerinin herkesin iştahını kabarttığı zaman bu.
Artık savaş ve çatışmaların siyasi kimliğe, ideolojik kimliğe, tarihi husumetlere ihtiyacı bile yok. Artık insanlığı imha edebilecek “nükleer savaş” sözlerinin havada uçuştuğu, en “sorumlu” olması gerekenler tarafından bile rastgele kullanılabildiği bir Fırtınalar Yüzyılı’nda, en dirençli ülkeler, kaynakları olan ülkeler olacak.
Ama en çok düşman da onların sınırlarında, tepelerinde toplanacak.
BU “ÇILGIN TEKNOLOJİK YARIŞ”I HANGİ KAYNAKLAR BESLEYECEK?
Şu an var olan cephelere, oluşmasından endişe ettiğimiz cephelere iyi bakalım. Ortadoğu’da, Orta Asya’da, Afrika’da, Güney Asya’da, Rusya’da, Latin Amerika’da, kutuplarda biriken kaynakların ne tür cepheler, ittifaklar, bloklar, düşmanlıklar oluşturacağına iyi bakalım.
Deniz ticaret koridorlarına, kara ticaret koridorlarına, bunlara bağlı olarak şekillenen jeopolitik değer tanımlamalarına iyi bakalım.
Geleceğin haritasını ancak böyle anlayabileceğiz. Teknolojinin sınır tanımaz hale gelmesi, bu teknolojiyi besleyecek kaynakların sürekli biçimde azalması, teknoloji ve konfora düşkün toplumların iştahı, bugünün ve geleceğin savaşlarının ana sebebidir ve bu daha da şiddetlenecek.
500 YIL SONRA YENİ PAYLAŞIM: AVRUPA İÇİN YOL ÇOKTAN BİTTİ.
Batı’nın (Avrupa ve ABD) beş yüz yıl devam eden güç ve refahının tamamen sömürgeciliğin sonucu olduğunu, başka milletlere boyun eğdirip zenginliklerini talan etme üzerine kurulu olduğunu biliyoruz.
İşte o tarihin sonuna gelinirken, kaynakların ve gücün yeniden paylaşılmasına bağlı çatışmaların, güç hesaplaşmalarının tam ortasındayız.
Kendi kaynakları olmayan, başkalarının kaynakları üzerinden bugünkü teknolojik üstünlüğünü kuran Avrupa için bu yol bitti. Artık Afrika’nın tamamından kovuluyor. Ortadoğu’dan kovuluyor. Asya’dan kovuluyor.
AVRUPA EKONOMİSİ ÇÖKER.
Batı dışı dünyada yükselen güçler ve ekonomiler kendi kaynaklarına sahip olurken, Avrupa’nın elindeki kaynakları da eritiyor.
Sömürülen ülkeleri destekleyip kendi varoluşlarını inşa etmelerini öneriyor. Bu da Avrupa’yı kendi ana karasına hapsediyor. Muhtemelen önümüzdeki yıllarda Avrupa ekonomisinin çöküşünü, buna bağlı siyasi depremleri izleyeceğiz.
Bu haliyle Kıta Avrupası, küresel güç haritasının en büyük kaybedeni olacak.
ABD-İNGİLTERE-İSRAİL CEPHESİ: GAZZE, KÜRESEL SOYKIRIM TEZİNİN SADECE İLK ÖRNEĞİ...
ABD-İngiltere-İsrail üçgeni şu anki küresel fırtınanın ana sorumlularıdır. Bu cephe, küresel kaynak/güç dokunulmazlığını kaybetmemek için işgaller, iç çatışmalar, bölgesel savaşlar, nükleer saldırıları içeren bir kıyamet senaryosunun gerçeğe dönüşmesi için çılgınlıklar kapısını çoktan açtı.
Bu senaryoda soykırım var kitle katliamları var, yağmacılık var, milletleri imha edecek yok oluş senaryoları var. Ve bütün bunlarla ilgi bir “normalleştirme” gibi korkunç bir plan var.
İsrail üzerinden Gazze’de bunu gördük. İnsan ırkı için kutsal olan, değer içeren, dokunulmaz olan her şeyi yerle bir ettiler. Gazze’de uyguladıkları soykırım, küresel soykırım tezlerinin sadece ilk örneğidir. Yarın birçok ülkede benzer kıyımlara imza atmaktan çekinmeyecekler.
GAZZE VE UKRAYNA SAVAŞINI ONLAR ÇIKARDI: NÜKLEER FELAKET İÇİN PLANLAR YAPIYORLAR..
Çünkü bu yapı, küresel iktidar alanını, dünyanın kaynaklarını kaybetmemek için, kaybettiklerini yeniden ele geçirmek için insanlığın büyük bölümünü gözden çıkarmaya dönük şeytanca planlar, kurgular yapmaktadır.
Bu yüzden İsrail durdurulmalı. Her ne pahasına olursa olsun. ABD durdurulmalı, İngiltere durdurulmalı. Her ne kadar zayıflamaya başlasa da Kıta Avrupa’sı durdurulmalı. Dünya’ya “Ya bize tabi olacaksınız ya yok edileceksiniz” dayatması yapan bu cephe durdurulmalı.
Ukrayna savaşını da onlar çıkardı. Rusya ile uzun menzilli balistik füze savaşlarını da onlar çıkardı. Şimdi Ukrayna’ya nükleer füzeler verip, Ukrayna üzerinden dünyayı nükleer bir felakete sürükleme planları yapanlar da onlar.
Aynı şekilde “beklenen çöküş’le yüzleştiği anda “İsrail üzerinden de bir nükleer felaket” senaryosu uygulayacak olanlar da onlar.
BATI İÇİN “SON” ÇILGINLIK! KAYNAK ÜLKELERİNE SALDIRI..
Ama artık Batılı dünya düzeni için yol bitti. Bu aşamadan sonra insanlık için son bir çılgınlık yapma dışında yapabilecekleri hiçbir şey yok. O çılgınlığı ancak Batılı bir dünya yapabilir. Çünkü Batı’nın, son beş yüz yıllık tarihi, kitlesel imhalardan, soykırımlardan, kültürel soykırımlardan ibaret.
Artık milletler Batı ile hiçbir şeyi paylaşmayacak. Afrika ülkeleri de, Asya ülkeleri de paylaşmayacak. Yeni güçler, aktörler sahne alıyor ve kaynakları kaybeden Batı’nın gücü hızla eriyecek.
Bu yüzden kaynak ülkelerine saldırılara başladılar. Rusya ile savaşlarının tek sebebi Rus kaynaklarına hâkim olmak. Ve savaşı alabildiğine yayacaklar. Başaramazlarsa nükleer savaş çıkarmayı da deneyecekler.
TÜRİYE’NİN JEOPOLİTİK AKLI UYANDI. HIZLA KAYNAK ÜLKELERİNE AÇILDI..
Türkiye; “Fırtınalar Yüzyılı’na hazırlanırken, savunma teknoloji alanında büyük imzalar atmasından, mucizeler kapılarını açmasından bile değerli bir şey daha yaptı. Jeopolitik aklını olağanüstü bir incelikle kullandı. Hızla kaynak ülkelerine açıldı. Ticaret koridorlarına açıldı.
Bu kaynakları sadece petrol ve doğalgaz olarak görmeyin. Kaynakların dünya piyasasına ulaşacağı koridorlar ve Türkiye’nin teknoloji devrimini besleyecek her alan olarak kabul edin.
Afrika açılımı bu alanda olağanüstü adımdır. Fransa ve Avrupa ülkeleri Afrika’dan çıkarılırken Türkiye birçok ülkeye yerleşti. “Sömürgecilere karşı dost ülke” olarak ortaklıklar kurdu. Batı’nın tekelini kırdı.
TÜRKİYE AVRUPA ÜLKELERİNİN HEPSİNDEN DAHA HAZIRLIKLI..
Bu ilişkiyi, söz konusu ülkelerle askeri/güvenlik ortaklıkları ile besledi. Petrol, doğal gaz, madenler, ara madenler, tarım, su kaynakları ve su yolları ve bunlara bağlı askeri güvenlik alanlarının inşa edilmesi Türkiye’yi bir adım öne çıkardı.
Bu yüzden de, savunma teknolojilerinde çığır açarken “kaynak sorunu”nu çözecek dev adımlar atılmış oldu. Hem Türkiye ekonomisini besleyecek hem küresel ölçekte güç/kaynak savaşlarında elini güçlendirecek büyük kazanımlar sağladı.
“YILDIZ ÜLKE” AMA ZAMAN DARALDI...
Türkiye geleceğin küresel güç haritasının tam merkezinde olacak her türlü adımları attı, atıyor ve atacak. Kesinlikle Türkiye, bu alanda Avrupa ülkelerinin hepsinden daha önde, daha hazırlıklı.
Bu yüzden 21. Yüzyıl Fırtınaları, bazı ulusları çökertirken bazılarını yükseltirken Türkiye Yıldız Ülkeler arasında olacaktır. Biz buna artık merkez ülke diyoruz.
Zaman çok daraldı. Sadece çok daha
hızlanma vakti…
Ekleme
Tarihi: 26 Kasım 2024 - Salı
ZAMAN DARALIYOR.
Artık “büyük laf” etme, büyük iddialarda bulunma, büyük değişimlere hazır olma zamanı. Belki de “insan tarihi”nin en çılgın dönemine doğru sürüklenirken daha keskin, daha kararlı, daha hazırlıklı olma zamanı.
Bu gerçeğin farkında olan milletler, devletler, en esaslı iddialarını bugüne, bu çağa taşıyor. Her ülkenin kendi varoluşu için çılgınca denemelere giriştiği, girişeceği günleri, yılları yaşıyoruz çünkü.
Ve bu aslında; büyük korkudan kaynaklanıyor. O korku, dünyanın tamamına sirayet eden gelecek korkusudur.
“BÜYÜK KORKU” YATIŞTIRILAMAZSA, İNSANLIĞI REHİN ALIRSA NE OLACAK?
Bu korku yatıştırılamazsa, insanlığı rehin almasına izin verilirse, kapkaranlık bir geleceğe sürüklenebiliriz. Çokuluslu şirketlerin iştahını dizginleyecek, devletlerin korkularını yatıştıracak ulus-üstü hiçbir etkili mekanizma kalmadı. Ortak inançlar, ortak kurallar, ortak sözleşmeler, teamüller, sınırlar kalmadı.
Güç yarışından başka önümüzde hiçbir seçenek kalmadı.
Şu an bilginin sınırlarında, zamanın sınırlarında, hızın sınırlarında, açgözlülüğün sınırlarında dolaşırken, neler yapabileceğimizi “insan” olarak biz bile kestiremiyoruz. Birçok devlet, bir adım sonrasını göremiyor, hareket edemiyor. Sadece konjonktüre göre pozisyon almaya, kendini sağlam tutmaya çalışıyor.
İnsan ırkının var olan konforunu, refahını korumak için, bu güvensizlikler çağında kendi güvenli sığınağını korumak için, bütün ezberleri bozacak şekilde harekete geçebileceği bir olağanüstülük dönemine girdik ve yol alıyoruz.
“FIRTINALAR YÜZYILI’NA” HANGİ ÜLKELER DİRENİR?
Refah azgınlığı ve baş döndürücü teknolojik atılımları doyurabilmek için büyük kaynaklara ihtiyaç olduğu, birçok ülkenin bu kaynaklara sahip olmadığı, bu yüzden kaynak ülkelerinin herkesin iştahını kabarttığı zaman bu.
Artık savaş ve çatışmaların siyasi kimliğe, ideolojik kimliğe, tarihi husumetlere ihtiyacı bile yok. Artık insanlığı imha edebilecek “nükleer savaş” sözlerinin havada uçuştuğu, en “sorumlu” olması gerekenler tarafından bile rastgele kullanılabildiği bir Fırtınalar Yüzyılı’nda, en dirençli ülkeler, kaynakları olan ülkeler olacak.
Ama en çok düşman da onların sınırlarında, tepelerinde toplanacak.
BU “ÇILGIN TEKNOLOJİK YARIŞ”I HANGİ KAYNAKLAR BESLEYECEK?
Şu an var olan cephelere, oluşmasından endişe ettiğimiz cephelere iyi bakalım. Ortadoğu’da, Orta Asya’da, Afrika’da, Güney Asya’da, Rusya’da, Latin Amerika’da, kutuplarda biriken kaynakların ne tür cepheler, ittifaklar, bloklar, düşmanlıklar oluşturacağına iyi bakalım.
Deniz ticaret koridorlarına, kara ticaret koridorlarına, bunlara bağlı olarak şekillenen jeopolitik değer tanımlamalarına iyi bakalım.
Geleceğin haritasını ancak böyle anlayabileceğiz. Teknolojinin sınır tanımaz hale gelmesi, bu teknolojiyi besleyecek kaynakların sürekli biçimde azalması, teknoloji ve konfora düşkün toplumların iştahı, bugünün ve geleceğin savaşlarının ana sebebidir ve bu daha da şiddetlenecek.
500 YIL SONRA YENİ PAYLAŞIM: AVRUPA İÇİN YOL ÇOKTAN BİTTİ.
Batı’nın (Avrupa ve ABD) beş yüz yıl devam eden güç ve refahının tamamen sömürgeciliğin sonucu olduğunu, başka milletlere boyun eğdirip zenginliklerini talan etme üzerine kurulu olduğunu biliyoruz.
İşte o tarihin sonuna gelinirken, kaynakların ve gücün yeniden paylaşılmasına bağlı çatışmaların, güç hesaplaşmalarının tam ortasındayız.
Kendi kaynakları olmayan, başkalarının kaynakları üzerinden bugünkü teknolojik üstünlüğünü kuran Avrupa için bu yol bitti. Artık Afrika’nın tamamından kovuluyor. Ortadoğu’dan kovuluyor. Asya’dan kovuluyor.
AVRUPA EKONOMİSİ ÇÖKER.
Batı dışı dünyada yükselen güçler ve ekonomiler kendi kaynaklarına sahip olurken, Avrupa’nın elindeki kaynakları da eritiyor.
Sömürülen ülkeleri destekleyip kendi varoluşlarını inşa etmelerini öneriyor. Bu da Avrupa’yı kendi ana karasına hapsediyor. Muhtemelen önümüzdeki yıllarda Avrupa ekonomisinin çöküşünü, buna bağlı siyasi depremleri izleyeceğiz.
Bu haliyle Kıta Avrupası, küresel güç haritasının en büyük kaybedeni olacak.
ABD-İNGİLTERE-İSRAİL CEPHESİ: GAZZE, KÜRESEL SOYKIRIM TEZİNİN SADECE İLK ÖRNEĞİ...
ABD-İngiltere-İsrail üçgeni şu anki küresel fırtınanın ana sorumlularıdır. Bu cephe, küresel kaynak/güç dokunulmazlığını kaybetmemek için işgaller, iç çatışmalar, bölgesel savaşlar, nükleer saldırıları içeren bir kıyamet senaryosunun gerçeğe dönüşmesi için çılgınlıklar kapısını çoktan açtı.
Bu senaryoda soykırım var kitle katliamları var, yağmacılık var, milletleri imha edecek yok oluş senaryoları var. Ve bütün bunlarla ilgi bir “normalleştirme” gibi korkunç bir plan var.
İsrail üzerinden Gazze’de bunu gördük. İnsan ırkı için kutsal olan, değer içeren, dokunulmaz olan her şeyi yerle bir ettiler. Gazze’de uyguladıkları soykırım, küresel soykırım tezlerinin sadece ilk örneğidir. Yarın birçok ülkede benzer kıyımlara imza atmaktan çekinmeyecekler.
GAZZE VE UKRAYNA SAVAŞINI ONLAR ÇIKARDI: NÜKLEER FELAKET İÇİN PLANLAR YAPIYORLAR..
Çünkü bu yapı, küresel iktidar alanını, dünyanın kaynaklarını kaybetmemek için, kaybettiklerini yeniden ele geçirmek için insanlığın büyük bölümünü gözden çıkarmaya dönük şeytanca planlar, kurgular yapmaktadır.
Bu yüzden İsrail durdurulmalı. Her ne pahasına olursa olsun. ABD durdurulmalı, İngiltere durdurulmalı. Her ne kadar zayıflamaya başlasa da Kıta Avrupa’sı durdurulmalı. Dünya’ya “Ya bize tabi olacaksınız ya yok edileceksiniz” dayatması yapan bu cephe durdurulmalı.
Ukrayna savaşını da onlar çıkardı. Rusya ile uzun menzilli balistik füze savaşlarını da onlar çıkardı. Şimdi Ukrayna’ya nükleer füzeler verip, Ukrayna üzerinden dünyayı nükleer bir felakete sürükleme planları yapanlar da onlar.
Aynı şekilde “beklenen çöküş’le yüzleştiği anda “İsrail üzerinden de bir nükleer felaket” senaryosu uygulayacak olanlar da onlar.
BATI İÇİN “SON” ÇILGINLIK! KAYNAK ÜLKELERİNE SALDIRI..
Ama artık Batılı dünya düzeni için yol bitti. Bu aşamadan sonra insanlık için son bir çılgınlık yapma dışında yapabilecekleri hiçbir şey yok. O çılgınlığı ancak Batılı bir dünya yapabilir. Çünkü Batı’nın, son beş yüz yıllık tarihi, kitlesel imhalardan, soykırımlardan, kültürel soykırımlardan ibaret.
Artık milletler Batı ile hiçbir şeyi paylaşmayacak. Afrika ülkeleri de, Asya ülkeleri de paylaşmayacak. Yeni güçler, aktörler sahne alıyor ve kaynakları kaybeden Batı’nın gücü hızla eriyecek.
Bu yüzden kaynak ülkelerine saldırılara başladılar. Rusya ile savaşlarının tek sebebi Rus kaynaklarına hâkim olmak. Ve savaşı alabildiğine yayacaklar. Başaramazlarsa nükleer savaş çıkarmayı da deneyecekler.
TÜRİYE’NİN JEOPOLİTİK AKLI UYANDI. HIZLA KAYNAK ÜLKELERİNE AÇILDI..
Türkiye; “Fırtınalar Yüzyılı’na hazırlanırken, savunma teknoloji alanında büyük imzalar atmasından, mucizeler kapılarını açmasından bile değerli bir şey daha yaptı. Jeopolitik aklını olağanüstü bir incelikle kullandı. Hızla kaynak ülkelerine açıldı. Ticaret koridorlarına açıldı.
Bu kaynakları sadece petrol ve doğalgaz olarak görmeyin. Kaynakların dünya piyasasına ulaşacağı koridorlar ve Türkiye’nin teknoloji devrimini besleyecek her alan olarak kabul edin.
Afrika açılımı bu alanda olağanüstü adımdır. Fransa ve Avrupa ülkeleri Afrika’dan çıkarılırken Türkiye birçok ülkeye yerleşti. “Sömürgecilere karşı dost ülke” olarak ortaklıklar kurdu. Batı’nın tekelini kırdı.
TÜRKİYE AVRUPA ÜLKELERİNİN HEPSİNDEN DAHA HAZIRLIKLI..
Bu ilişkiyi, söz konusu ülkelerle askeri/güvenlik ortaklıkları ile besledi. Petrol, doğal gaz, madenler, ara madenler, tarım, su kaynakları ve su yolları ve bunlara bağlı askeri güvenlik alanlarının inşa edilmesi Türkiye’yi bir adım öne çıkardı.
Bu yüzden de, savunma teknolojilerinde çığır açarken “kaynak sorunu”nu çözecek dev adımlar atılmış oldu. Hem Türkiye ekonomisini besleyecek hem küresel ölçekte güç/kaynak savaşlarında elini güçlendirecek büyük kazanımlar sağladı.
“YILDIZ ÜLKE” AMA ZAMAN DARALDI...
Türkiye geleceğin küresel güç haritasının tam merkezinde olacak her türlü adımları attı, atıyor ve atacak. Kesinlikle Türkiye, bu alanda Avrupa ülkelerinin hepsinden daha önde, daha hazırlıklı.
Bu yüzden 21. Yüzyıl Fırtınaları, bazı ulusları çökertirken bazılarını yükseltirken Türkiye Yıldız Ülkeler arasında olacaktır. Biz buna artık merkez ülke diyoruz.
Zaman çok daraldı. Sadece çok daha
hızlanma vakti…
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.