https://www.ozmenpc.com/masaustu-pc-oyuncu
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

TÜRK-İSRAİL SAVAŞI KAÇINILMAZ.

İsrail Türkiye için varoluşsal bir tehdit haline gelmiştir. Sadece Türkiye için değil, sadece Filistin ve Lübnan için değil, coğrafyamızın bütün ülkeleri için birinci tehdit haline gelmiştir. Bu ülkelerin tamamının güvenlik ve tehdit değerlendirmelerinin birinci sırasında İsrail vardır. Bu artık bölgenin mutlak gerçeğidir. İsrail; Türkiye içinde ve çevresinde terör örgütlerini ve iç ve dış tehdit unsurlarını açıktan ve pervasızca destekliyor. İçeriden saldırıda kullanılabilecek siyasi parti ve çevreleri kullanıyor. Sınırlarımızda terör orduları besliyor. Coğrafyamızda geliştirdiğimiz etki ve ortaklık alanlarımıza saldırıyor. Türkiye’nin bütün güvenlik alanlarına saldırmaya dönük bütün imkanlarını kullanıyor. ARTIK TÜRK-İSRAİL SAVAŞI KAÇINILMAZ. Bu haliyle Türkiye ile İsrail’in bütün güvenlik hesapları çıkar hesapları çatışmaktadır. Bu çatışma alanı dışında neredeyse hiçbir boş alan kalmamıştır. Uzun bir süre de öngörülebilir bir gelecekte de bunun değişmesi mümkün görünmüyor. Zira İsrail, çatışma ve saldırganlık üzerine konumunu devam ettirecek. Başka bir varlık inşa etmesi, siyasi genetiği açısından mümkün değil. Türkiye de coğrafya ölçekli ulus-üstü ortaklık alanları inşa etmeye devam edecektir. Bunun da değişmesi 21. yüzyıl boyunca mümkün olmayacak. PEKİ BU SAVAŞ NE ZAMAN BAŞLAYACAK? Böyle olunca da İsrail ile Türkiye’nin şu an yaşadığı hesaplaşmayı büyük bir savaşa dönüştürmesi artık ihtimal değil, gerçektir. Bu işin ihtimal olan tek yanı zamanıdır. Ne zaman olur ne kadar süre içinde bu savaş patlar, tartışılacak alan sadece burasıdır. Kişisel olarak bunun “hemen” olacağını sanmıyorum. Ama bir ila üç yıl içinde böyle bir savaşı bu coğrafya yaşayacaktır. Ve İsrail için 1948’den bu yana Batı destekli hakimiyet tezlerinin sıfırlanmasıyla sonuçlanacaktır. Bu da İsrail’in gerileme dönemini başlatacak, çöküş kapısını açacaktır. İSRAİL’İN EZBERLERİ BOZULDU. “KORKU”NUN ASIL SEBEBİ NE? Suriye’de rejimin devrilmesi, Suriye halkının yönetime gelmesi, Türkiye ile Suriye’nin ortak güvenlik alanlarına yönelmesi İsrail’in kuruluşundan bu yana yaşadığı en büyük ezber bozucu gelişme oldu. Büyük bir korkuya yol açtı. Geleneksel, tanımlanmış tehdit kavramları altüst oldu. “Filistinlilerle/Araplarla Savaş”a ayarlı güvenlik politikaları çöktü. Son elli yıldır İran’la çatışmacı tezi kullanıp varoluşunu güvenceye almaya dönük tez çöktü. Zira hem İran hem İsrail bu “çatışma” tezinden güç sağlıyordu. İran’ın bu gücü eridi, güç alanı boşaldı. İsrail’inki de eriyecek, güç alanı boşalacaktır. Baas rejimi boyunca Suriye ile dengede tutmaya çalıştığı güvenlik tezi de çöktü. Şimdi yepyeni bir durumla karşı karşıya. Ve bu, İsrail için oldukça kafa karıştırıcı, zihin dağıtıcı bir durumdur. İşte korku tam burada başlıyor. BATI GÜCÜ PARÇALANDI. İSRAİL İÇİN GÜVEN BİTTİ. BİZİM HARİTAMIZDA YOK. İsrail 1948’den bu yana, tarihinde ilk kez Türkiye ile “açık savaş pozisyonu”na sürüklendi. Bu daha önce hiç yaşanmadı, yaşanması da beklenmiyordu. Çünkü Türkiye, CHP veya Batı’nın tanımladığı hükümetler tarafından yönetiliyor, Batı sistemi içinde konumlanıyor, bu da İsrail için bir müthiş bir güvence oluşturuyordu. Ama aslında bizim coğrafyada Soğuk Savaş dönemi yeni bitti. İsrail’in tek güvencesi olan Batı hızla bölünürken, zayıflarken Türkiye Osmanlı sonrası ilk kez kendi tarihi havzasına, coğrafya haritasına döndü. Ve İsrail artık bu haritanın içinde yer almıyor. Türkiye’nin öngörülebilir gelecek haritasında İsrail’in yeri bulunmuyor. TÜRKİYE “HAFIZA”SINA DÖNDÜ. OSMANLI’NIN ÇÖKÜŞÜ KADAR ÖNEMLİ BİR OLAY YAŞANIYOR... Coğrafyamızda devrim niteliğinde iki çok önemli şey oldu ve bu, bölgenin bütün jeopolitik güç haritalarını değiştirecek. Biri Türkiye’nin hafızasının yerine gelmesi. Diğeri İsrail’in aklının karışması. Osmanlı sonrası bölgesel düzenin ürünü İsrail, bu hafızanın devreye girmesiyle korkunç bir varoluş krizi yaşıyor, yaşayacak. Türkiye’nin hafızasının yüz yıl sonra geri gelmesi, kendi tarih ve coğrafya havzasına yönelmesi, Osmanlı sonrası Batılıların bizim coğrafyada kurduğu bütün düzenleri altüst ediyor, edecek. Aslında şu an coğrafyada, Osmanlı’nın çöküşü kadar büyük bir olay yaşanıyor. İşte bunun sarsıntıları ile yüzleşiyoruz. O deprem Türkiye’dir! 20. YÜZYILIN KORKULARI BİTTİ. ARTIK CESUR İDDİALAR ZAMANI Coğrafyanın rejimleri ve toplumları, 20. yüzyılın korkularını bilinçaltlarında o kadar canlı yaşıyorlar ki; bu büyük kırılmayı algılamakta zorlanıyorlar. Bu, Türkiye’de bile böyledir. Çünkü 20. yüzyıl hepimiz için korku yüzyılıdır. Emanet bir yüzyıldır. Dondurulmuş bir yüzyıldır. Eğer bu korku bilinçaltından atılırsa, asıl korkması gerekenlerin İsrail ve 20. yüzyıl aparatları olduğu açıkça ortaya çıkacaktır. Bu yüzden işte bu özgüveni patlatmak için cesur cümlelere, büyük iddialara, kararlı duruşlara ihtiyacımız var. İSRAİL SURİYE’DE TÜRKİYE’YE SALDIRIYOR PEKİ “ABARTILI AÇIKLAMALAR” NEDEN? İsrail’in Suriye’ye saldırısı doğrudan Türkiye’ye saldırıdır. Suriye’den çok Türkiye’yi hedef almaktadır. Zaten bunu kendileri de itiraf etmekte, Türkiye’nin Suriye’ye yerleşmesini önleme amaçlı saldırılar yaptıklarını resmi ağızdan dile getirmektedir. Garip bir şekilde, bu konuda abartılı bir açıklama trafiği yaşamaktayız. Kanaatimce bu abartma korkudan kaynaklanmaktadır. Suriye’nin güneybatı bölümünde işgaller, Türkiye-Suriye sınırına yakın Akdeniz bölgesine hava saldırıları, Türkiye’nin askeri üs kurmayı planladığı tesislere göz göre göre saldırılar İsrail’in Türkiye ile savaşı açık etmesidir. Bu saldırıların elbette Türkiye’yi durdurma gücü yoktur. Burada amaçlanan gürültüyü artırıp Batı dünyasında Türkiye üzerinde baskı oluşturmak, Suriye yönetimini korkutup Türkiye ile arasına mesafe koymasını sağlamaktır. BATI’DA BU GÜÇ PARÇALANMIŞLIĞI VARKEN, İSRAİL’İN TÜRKİYE’Yİ DURDURMASI MKÂNSIZ. Ancak Batı’nın güç parçalanmışlığı böyle bir amacı imkânsız kılacaktır. İsrail’in bu tezinin de bir karşılığı olmayacaktır. Zira Türkiye, Batı’dan gelecek tazyiklere eskisi gibi açık bir ülke değildir. Tam da Avrupa savunması için Türkiye’den destek istendiği bir dönemde bu hiç mümkün olmayacaktır. Bu arada, Gazze’deki soykırım İsrail’in Batı’daki destekçilerini büyük oranda zayıflatmış, parçalamıştır. İsrail ne yaparsa yapsın Türkiye’nin bölge genelinde ortak güvenlik alanları inşasını engellemesi mümkün değildir. Suriye’de belirlenen her askeri üs kesinlikle kurulacaktır. Suriye ordusu modernize edilecek, hava savunması sağlanacak, güçlü bir Suriye inşa edilecektir. HAYALLERİN SONU İNTİHARDIR! İSRAİL ZAYIFLIKLARINI AÇIK ETTİ. İsrail, Gazze ve Batı Şeria’dan sonra Lübnan’ı ve Ürdün’ü baskı altında tutuyor. Aynı baskıyı Suriye ve Mısır’a da yaymaya çalışıyor. Bu ikisi mümkün olmayacaktır. Kendini bölgenin patron devleti sanan İsrail, zayıflıklarının farkında. Daha da önemlisi bütün bölge İsrail’in zayıflıklarının farkında. Hayal ettiklerine ulaşamayacağını pekâlâ biliyor. Muhtemelen bölge ülkeleri, Batı’daki güç parçalanmasının biraz daha belirginleşmesini bekliyor. Ondan sonrası İsrail için tufan olabilir ve olacaktır. İsrail’in bu haliyle bölgesel patron olma imkânı kesinlikle olmayacaktır. Daha bir avuç Gazzeli savaşçıyı dize getiremeyen bir ülkenin yeni hayaller peşinde koşmasının sonu intihar olacaktır. TÜRKİYE İSRAİL’İN BÜTÜN SINIRLARINA YERLEŞECEK. İsrail istese de istemese de Türkiye, Suriye ve Lübnan ortak güvenlik alanı inşa edilecek. Bu artık önlenebilir bir durum değil. Her ne provokasyon denenirse denensin, PKK bütünüyle Türkiye’ye saldırı pozisyonuna itilsin bunu önlemek yine mümkün olmayacaktır. Açık ve net: Türkiye İsrail’in bütün sınırlarına yerleşecek. Golan’a yerleşecek. Güney Lübnan’a yerleşecek. Gazze’ye ulaştırabileceği bütün silah ve direnç unsurlarını ulaştıracak. Doğu Akdeniz’de alabildiğine güç inşa edecek, denizden çevreleme de yapacaktır. İsrail’i çevreleyecek, kendi içine hapsedecektir. TÜRK-İSRAİL SAVAŞI KAÇINILMAZ. RETORİK DEĞİL ASKERİ KARŞILIK… Böyle devam ederse Türkiye İsrail’i kuşatacaktır. Öyle Yunanistan’ı ortak ilan etme, Rum Kesimi’ni askeri üsse dönüştürme, Türkiye’ye karşı askeri ittifaklar kurma sonuç getirmeyecek. Rum Kesimi de Yunanistan da Türkiye ile çatışmanın sonuçlarını iyi hesap edecek tecrübelere sahiptir. Artık Türk-İsrail çatışması kaçınılmazdır. Yarın Suriye’deki Türk askeri unsurlarına, hava üslerine, bölgedeki Türkiye çıkarlarına yapılacak herhangi bir saldırı, retorik değil doğrudan askeri karşılık bulacak, cevabını Tel-Aviv semalarında alacaktır. Her saldırıdan sonra İsrail daha da sıkıştırılacak, bölgeden tecrit edilecek, Akdeniz’de kıyıya mahkûm edilecektir. TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDE DİZ ÇÖKECEKTİR Bu saatten sonra İsrail’in yapacağı tek şey, Türkiye’nin önünde diz çökmektir. Onlar için savaşı önlemenin tek yolu budur. Başka hiçbir yolu olmayacağını kısa zaman içinde daha net göreceğiz. Artık bütün bölgede İsrail’e karşı savunma pozisyonu terkedilecek, doğrudan saldırı pozisyonuna geçilecek. Bu da İsrail’in imhası olacaktır ve kimse bunu engelleyemez. İşte bu sonucu şu an İsrail üretiyor. Biz buna intihar diyoruz!
Ekleme Tarihi: 08 Nisan 2025 - Salı

TÜRK-İSRAİL SAVAŞI KAÇINILMAZ.

İsrail Türkiye için varoluşsal bir tehdit haline gelmiştir. Sadece Türkiye için değil, sadece Filistin ve Lübnan için değil, coğrafyamızın bütün ülkeleri için birinci tehdit haline gelmiştir. Bu ülkelerin tamamının güvenlik ve tehdit değerlendirmelerinin birinci sırasında İsrail vardır. Bu artık bölgenin mutlak gerçeğidir. İsrail; Türkiye içinde ve çevresinde terör örgütlerini ve iç ve dış tehdit unsurlarını açıktan ve pervasızca destekliyor. İçeriden saldırıda kullanılabilecek siyasi parti ve çevreleri kullanıyor. Sınırlarımızda terör orduları besliyor. Coğrafyamızda geliştirdiğimiz etki ve ortaklık alanlarımıza saldırıyor. Türkiye’nin bütün güvenlik alanlarına saldırmaya dönük bütün imkanlarını kullanıyor. ARTIK TÜRK-İSRAİL SAVAŞI KAÇINILMAZ. Bu haliyle Türkiye ile İsrail’in bütün güvenlik hesapları çıkar hesapları çatışmaktadır. Bu çatışma alanı dışında neredeyse hiçbir boş alan kalmamıştır. Uzun bir süre de öngörülebilir bir gelecekte de bunun değişmesi mümkün görünmüyor. Zira İsrail, çatışma ve saldırganlık üzerine konumunu devam ettirecek. Başka bir varlık inşa etmesi, siyasi genetiği açısından mümkün değil. Türkiye de coğrafya ölçekli ulus-üstü ortaklık alanları inşa etmeye devam edecektir. Bunun da değişmesi 21. yüzyıl boyunca mümkün olmayacak. PEKİ BU SAVAŞ NE ZAMAN BAŞLAYACAK? Böyle olunca da İsrail ile Türkiye’nin şu an yaşadığı hesaplaşmayı büyük bir savaşa dönüştürmesi artık ihtimal değil, gerçektir. Bu işin ihtimal olan tek yanı zamanıdır. Ne zaman olur ne kadar süre içinde bu savaş patlar, tartışılacak alan sadece burasıdır. Kişisel olarak bunun “hemen” olacağını sanmıyorum. Ama bir ila üç yıl içinde böyle bir savaşı bu coğrafya yaşayacaktır. Ve İsrail için 1948’den bu yana Batı destekli hakimiyet tezlerinin sıfırlanmasıyla sonuçlanacaktır. Bu da İsrail’in gerileme dönemini başlatacak, çöküş kapısını açacaktır. İSRAİL’İN EZBERLERİ BOZULDU. “KORKU”NUN ASIL SEBEBİ NE? Suriye’de rejimin devrilmesi, Suriye halkının yönetime gelmesi, Türkiye ile Suriye’nin ortak güvenlik alanlarına yönelmesi İsrail’in kuruluşundan bu yana yaşadığı en büyük ezber bozucu gelişme oldu. Büyük bir korkuya yol açtı. Geleneksel, tanımlanmış tehdit kavramları altüst oldu. “Filistinlilerle/Araplarla Savaş”a ayarlı güvenlik politikaları çöktü. Son elli yıldır İran’la çatışmacı tezi kullanıp varoluşunu güvenceye almaya dönük tez çöktü. Zira hem İran hem İsrail bu “çatışma” tezinden güç sağlıyordu. İran’ın bu gücü eridi, güç alanı boşaldı. İsrail’inki de eriyecek, güç alanı boşalacaktır. Baas rejimi boyunca Suriye ile dengede tutmaya çalıştığı güvenlik tezi de çöktü. Şimdi yepyeni bir durumla karşı karşıya. Ve bu, İsrail için oldukça kafa karıştırıcı, zihin dağıtıcı bir durumdur. İşte korku tam burada başlıyor. BATI GÜCÜ PARÇALANDI. İSRAİL İÇİN GÜVEN BİTTİ. BİZİM HARİTAMIZDA YOK. İsrail 1948’den bu yana, tarihinde ilk kez Türkiye ile “açık savaş pozisyonu”na sürüklendi. Bu daha önce hiç yaşanmadı, yaşanması da beklenmiyordu. Çünkü Türkiye, CHP veya Batı’nın tanımladığı hükümetler tarafından yönetiliyor, Batı sistemi içinde konumlanıyor, bu da İsrail için bir müthiş bir güvence oluşturuyordu. Ama aslında bizim coğrafyada Soğuk Savaş dönemi yeni bitti. İsrail’in tek güvencesi olan Batı hızla bölünürken, zayıflarken Türkiye Osmanlı sonrası ilk kez kendi tarihi havzasına, coğrafya haritasına döndü. Ve İsrail artık bu haritanın içinde yer almıyor. Türkiye’nin öngörülebilir gelecek haritasında İsrail’in yeri bulunmuyor. TÜRKİYE “HAFIZA”SINA DÖNDÜ. OSMANLI’NIN ÇÖKÜŞÜ KADAR ÖNEMLİ BİR OLAY YAŞANIYOR... Coğrafyamızda devrim niteliğinde iki çok önemli şey oldu ve bu, bölgenin bütün jeopolitik güç haritalarını değiştirecek. Biri Türkiye’nin hafızasının yerine gelmesi. Diğeri İsrail’in aklının karışması. Osmanlı sonrası bölgesel düzenin ürünü İsrail, bu hafızanın devreye girmesiyle korkunç bir varoluş krizi yaşıyor, yaşayacak. Türkiye’nin hafızasının yüz yıl sonra geri gelmesi, kendi tarih ve coğrafya havzasına yönelmesi, Osmanlı sonrası Batılıların bizim coğrafyada kurduğu bütün düzenleri altüst ediyor, edecek. Aslında şu an coğrafyada, Osmanlı’nın çöküşü kadar büyük bir olay yaşanıyor. İşte bunun sarsıntıları ile yüzleşiyoruz. O deprem Türkiye’dir! 20. YÜZYILIN KORKULARI BİTTİ. ARTIK CESUR İDDİALAR ZAMANI Coğrafyanın rejimleri ve toplumları, 20. yüzyılın korkularını bilinçaltlarında o kadar canlı yaşıyorlar ki; bu büyük kırılmayı algılamakta zorlanıyorlar. Bu, Türkiye’de bile böyledir. Çünkü 20. yüzyıl hepimiz için korku yüzyılıdır. Emanet bir yüzyıldır. Dondurulmuş bir yüzyıldır. Eğer bu korku bilinçaltından atılırsa, asıl korkması gerekenlerin İsrail ve 20. yüzyıl aparatları olduğu açıkça ortaya çıkacaktır. Bu yüzden işte bu özgüveni patlatmak için cesur cümlelere, büyük iddialara, kararlı duruşlara ihtiyacımız var. İSRAİL SURİYE’DE TÜRKİYE’YE SALDIRIYOR PEKİ “ABARTILI AÇIKLAMALAR” NEDEN? İsrail’in Suriye’ye saldırısı doğrudan Türkiye’ye saldırıdır. Suriye’den çok Türkiye’yi hedef almaktadır. Zaten bunu kendileri de itiraf etmekte, Türkiye’nin Suriye’ye yerleşmesini önleme amaçlı saldırılar yaptıklarını resmi ağızdan dile getirmektedir. Garip bir şekilde, bu konuda abartılı bir açıklama trafiği yaşamaktayız. Kanaatimce bu abartma korkudan kaynaklanmaktadır. Suriye’nin güneybatı bölümünde işgaller, Türkiye-Suriye sınırına yakın Akdeniz bölgesine hava saldırıları, Türkiye’nin askeri üs kurmayı planladığı tesislere göz göre göre saldırılar İsrail’in Türkiye ile savaşı açık etmesidir. Bu saldırıların elbette Türkiye’yi durdurma gücü yoktur. Burada amaçlanan gürültüyü artırıp Batı dünyasında Türkiye üzerinde baskı oluşturmak, Suriye yönetimini korkutup Türkiye ile arasına mesafe koymasını sağlamaktır. BATI’DA BU GÜÇ PARÇALANMIŞLIĞI VARKEN, İSRAİL’İN TÜRKİYE’Yİ DURDURMASI MKÂNSIZ. Ancak Batı’nın güç parçalanmışlığı böyle bir amacı imkânsız kılacaktır. İsrail’in bu tezinin de bir karşılığı olmayacaktır. Zira Türkiye, Batı’dan gelecek tazyiklere eskisi gibi açık bir ülke değildir. Tam da Avrupa savunması için Türkiye’den destek istendiği bir dönemde bu hiç mümkün olmayacaktır. Bu arada, Gazze’deki soykırım İsrail’in Batı’daki destekçilerini büyük oranda zayıflatmış, parçalamıştır. İsrail ne yaparsa yapsın Türkiye’nin bölge genelinde ortak güvenlik alanları inşasını engellemesi mümkün değildir. Suriye’de belirlenen her askeri üs kesinlikle kurulacaktır. Suriye ordusu modernize edilecek, hava savunması sağlanacak, güçlü bir Suriye inşa edilecektir. HAYALLERİN SONU İNTİHARDIR! İSRAİL ZAYIFLIKLARINI AÇIK ETTİ. İsrail, Gazze ve Batı Şeria’dan sonra Lübnan’ı ve Ürdün’ü baskı altında tutuyor. Aynı baskıyı Suriye ve Mısır’a da yaymaya çalışıyor. Bu ikisi mümkün olmayacaktır. Kendini bölgenin patron devleti sanan İsrail, zayıflıklarının farkında. Daha da önemlisi bütün bölge İsrail’in zayıflıklarının farkında. Hayal ettiklerine ulaşamayacağını pekâlâ biliyor. Muhtemelen bölge ülkeleri, Batı’daki güç parçalanmasının biraz daha belirginleşmesini bekliyor. Ondan sonrası İsrail için tufan olabilir ve olacaktır. İsrail’in bu haliyle bölgesel patron olma imkânı kesinlikle olmayacaktır. Daha bir avuç Gazzeli savaşçıyı dize getiremeyen bir ülkenin yeni hayaller peşinde koşmasının sonu intihar olacaktır. TÜRKİYE İSRAİL’İN BÜTÜN SINIRLARINA YERLEŞECEK. İsrail istese de istemese de Türkiye, Suriye ve Lübnan ortak güvenlik alanı inşa edilecek. Bu artık önlenebilir bir durum değil. Her ne provokasyon denenirse denensin, PKK bütünüyle Türkiye’ye saldırı pozisyonuna itilsin bunu önlemek yine mümkün olmayacaktır. Açık ve net: Türkiye İsrail’in bütün sınırlarına yerleşecek. Golan’a yerleşecek. Güney Lübnan’a yerleşecek. Gazze’ye ulaştırabileceği bütün silah ve direnç unsurlarını ulaştıracak. Doğu Akdeniz’de alabildiğine güç inşa edecek, denizden çevreleme de yapacaktır. İsrail’i çevreleyecek, kendi içine hapsedecektir. TÜRK-İSRAİL SAVAŞI KAÇINILMAZ. RETORİK DEĞİL ASKERİ KARŞILIK… Böyle devam ederse Türkiye İsrail’i kuşatacaktır. Öyle Yunanistan’ı ortak ilan etme, Rum Kesimi’ni askeri üsse dönüştürme, Türkiye’ye karşı askeri ittifaklar kurma sonuç getirmeyecek. Rum Kesimi de Yunanistan da Türkiye ile çatışmanın sonuçlarını iyi hesap edecek tecrübelere sahiptir. Artık Türk-İsrail çatışması kaçınılmazdır. Yarın Suriye’deki Türk askeri unsurlarına, hava üslerine, bölgedeki Türkiye çıkarlarına yapılacak herhangi bir saldırı, retorik değil doğrudan askeri karşılık bulacak, cevabını Tel-Aviv semalarında alacaktır. Her saldırıdan sonra İsrail daha da sıkıştırılacak, bölgeden tecrit edilecek, Akdeniz’de kıyıya mahkûm edilecektir. TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDE DİZ ÇÖKECEKTİR Bu saatten sonra İsrail’in yapacağı tek şey, Türkiye’nin önünde diz çökmektir. Onlar için savaşı önlemenin tek yolu budur. Başka hiçbir yolu olmayacağını kısa zaman içinde daha net göreceğiz. Artık bütün bölgede İsrail’e karşı savunma pozisyonu terkedilecek, doğrudan saldırı pozisyonuna geçilecek. Bu da İsrail’in imhası olacaktır ve kimse bunu engelleyemez. İşte bu sonucu şu an İsrail üretiyor. Biz buna intihar diyoruz!
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.