1’inci dünya savaşında kömür, 2’nci dünya savaşında ise petrolün rol oynadığı askeri ve sivil uzmanlarca iddia ediliyor. Günümüz konjonktüründe dünya hakimiyetinin bir anlamda ‘Ortadoğu’nun kontrolünden geçtiği içinde bulunduğumuz global gerilimin kuşatıcı savaş boyutuna evrilmesinde yine enerji ve politika belirleyici faktör olacak’ iddiasını görmezden gelemeyiz sanırım. Bu noktada ‘İsrail ve Siyonizmin’ arz-ı mevud bahanesiyle bölgeyi kan gölüne çevirmesi, çoluk çocuk demeden 26 bini aşkın Filistinli’yi katlederek soykırım suçu işlemeye devam etmesi, mevcut alanını Lahey Adalet Divanı'nın kararlarını ve dünya ülkelerinin cılız da olsa tepkilerini görmezden gelerek genişletmeye devam etmesi büyük savaşı tetikleyecek önemli bir neden olarak görülebilir sanırım.
ABD CIA Direktörü Burns Orta Doğu’da devam eden karmaşık sürecin ciddi zorluklar içerdiğini vurguladı. Burns ABD’nin Gazze’de İsrail saldırılarının yoğunluğunu azaltmak, Filistinli sivillerin insani ihtiyaçlarını karşılamak, rehinelerin serbest kalmasını sağlamak, çatışmanın bölgeye yayılmasını önlemek ve Gazze’de uygulanabilir bir formül bulabilmek gibi oldukça zor problemlerle karşı karşıya olduğunu belirtti. Burns'un, bölgesel düzlemde İran-İsrail denklemine ilişkin, “İsrail’in ve bölgenin güvenliği için anahtar, İran’la baş edebilmektir. İran rejimi mevcut krizde güçlenmiştir ve son bölgesel uzantısına kadar savaşmaya hazır gözükmektedir” değerlendirmesi hiç inandırıcı değil. Zira ABD’nin Ürdün sınırındaki üslerine drone ile yapılan saldırılar sonrasında yaptıkları açıklamaların tam aksini söyleyip Irak ve Suriye’deki İran Devrim Muhafızları ile ilişkili 85 hedefi vurdukları iddiası açık bir tenakuza işaret etmektedir. Ayrıca Biden Amerika’sı katiller ordusu Siyonistlerin katliam ve soykırımlarına füze ve tonlarca bombalardan oluşan mühimmat desteği ile 26 bini aşkın Filistinli’nin ölümünden en az İsrail kasabı Netanyahu kadar sorumludur.
Burns, Orta Doğu’ya ilişkin kullandığı sözlerle de dikkat çekti. İsrail’in Gazze’de halen devam eden katliamlarıyla gerilimin sadece bölgeyi değil tüm küresel sistemi ilgilendirdiğini kaydeden Burns, sürecin hassasiyetini, “Son 40 yılımın büyük kısmını Orta Doğu’da ya da bu bölge üzerine harcadım ve Orta Doğu’yu daha karmaşık ve bu kadar patlamaya hazır nadiren gördüm.” sözleriyle ifade etti. Burns'un ayrıca ABD’nin hegemonik gücünü kaybettiğine ilişkin şu sözleri de çok önemliydi sanırım. Burns'un ABD’nin şu anda karşı karşıya kaldığı durumu Soğuk Savaş’ın bittiği ya da 11 Eylül sonrası dönemlere benzeterek, ABD’nin artık Çin ve Rusya karşısında “rakipsiz üstünlüğe” sahip olmadığını açıklaması önemli bir itiraftı şüphesiz!
Dikkat edilirse CIA Direktörü Burns katil ve soykırımcı İsrail ile kendi ülkesinin Siyonist katillere verdiği Gazze katliamları ve soykırımında ABD Başkanı Biden’in tam desteğini görmezden gelmiştir. CIA direktörü ABD’nin Suriye Ürdün sınırında Amerikan üslerine drone ile yapılan saldırılarda ölen 3 ABD’li askeri ve yaralanan onlarca Coni'nin Irak’taki İslami Direniş adlı çatı örgütü tarafından planlanıp gerçekleştirildiğini, saldırıda İran’ın desteklediği gruplara İran’ın silah ve mühimmat desteği verdiğini belirterek dolaylı olarak Tahran’ı suçlamıştı. Tahran ise bu iddiaları kesinlikle ret etmişti.
Akdeniz ve bölge geneline yığılan silahlı güçler aslında çok büyük dünya savaşı için büyük tehdit oluşturabilirler. Zira karşıt güçlerin birbirine doğrudan saldırmak yerine üçüncü bir tarafın vasıtasıyla mücadele edildiği savaş türü Proksi savaş türünü oluşturur. Proksi Güçler; bazen devletleri, bazen paralı askerleri, gayri resmî ülkeleri veya üçüncü bir tarafı kullanılabilir. Bu savaşa gösterilebilecek en iyi örnek soğuk savaştır. Birçok ülke savaşı vesayet güçleri üzerinden yürüttü. Ancak gelinen noktada bölgesel veya küresel savaş an meselesi! Diğer yandan PKK’yı kullanan terör devletleri ve Proksi bir güç olan Şii militanlar için de bölgesel veya dünya savaşı farklı bir dönemin başlangıcı olur. Şayet ABD ve müttefikleri Irak ve Suriye’den ibaret bir harekat düzenlerler ise küresel savaş çıkmayabilir. Ancak İran’ın doğrudan vurulması savaşı küresel bir boyuta taşıyabilir!
ABD, 28 Ocak’ta Suriye-Ürdün sınırındaki Amerikan üssüne yönelik saldırıya karşılık ilk kez bölgede saldırılar düzenlediğini açıkladı. ABD Ürdün sınırındaki üssün drone ile vurulmasına karşılık Irak ve Suriye’de Devrim Muhafızları Ordusu ile irtibatlı milis gruplara ait hedeflere saldırılar düzenledi.
CENTCOM tarafından yapılan yazılı açıklamada, Suriye ve Irak’ta İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü ile bağlı milis gruplara ait en az 85 hedefin hava saldırısıyla vurulduğu bildirildi. ABD Başkanı Joe Biden, Suriye ve Irak’taki İran Devrim Muhafızları Ordusu ile bağlı milis grupları hedef alarak üs saldırısına bugün karşılık vermeye başladıklarını ve bu karşılığın “kendi seçtikleri zaman ve mekanlarda” süreceğini açıkladı.
ABD’nin Ortadoğu’da askeri bir çatışma peşinde olmadığını kaydeden Biden, bununla birlikte Amerikan askerlerini hedef alanlara karşılık vereceklerini vurguladı. ABD’ye ait Kule 22 adlı üsse düzenlenen saldırıda 3 Amerikan askeri ölmüş, 40’tan fazla Coni de yaralanmıştı!
ABD ve İran’ın lafa gelince birbirlerine ağız dalaşında gösterdikleri performansı nedense askeri güç ve harp etmede göremiyor, isteksiz davrandıklarını gözlemliyoruz. Bütün dünyanın gözleri önünde bir kayıkçı kavgası mı yaşanıyor izleyip göreceğiz. İnşallah!!!