Karar Gazetesi yazarı Elif Çakır son yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun Türk askerine iftira atarak namertçe hakaret ettiği için cezasını çekeceğine yönelik açıklamalarını köşesine taşımış. Ortada hakaret falan olmadığını iddia ederek PKK-FETÖ ve ABD muhibbi Sezgin Tanrıkulu’na övgüler yağdırmış. Meğer Çakır’a göre CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu sıradan bir insan ve milletvekili değilmiş. 1997 yılında “Güneydoğu’da insan hakları davalarında avukatlık yapması ve Türkiye’deki ihlalleri AİHM’e götüren ilk hukukçulardan biri olması” nedeniyle ABD’nin en prestijli ödüllerinden olan Robert F. Kennedy İnsan Hakları Ödülü’ne layık görülmüş. Tanrıkulu ödülünü Robert F. Kennedy’nin eşi ve kardeşi senatör Edward Kennedy’den almış olup ülkemizin yüz akı isimlerinden birisiymiş. Türkiye, 28 Şubat 1997’de ABD ve İsrail mahreçli 28 Şubat darbesinin ağır ekonomik şartlarını yaşarken, ekonomik olarak dize çöktürülmüşken birileri Amerikan menfaatlerini koruyup gözettikleri için taltif edilip iddialara göre ajanlaştırılmışlar sanki?
CHP MİLLETVEKİLİ SEZGİN TANRIKULU 15 KÖYLÜNÜN ASKERLER TARAFINDAN ATILDIĞI YALANINI NEDEN SÖYLÜYOR
Gazeteci yazar Elif Çakır köşe yazısında okuyucuların Sezgin Tanrıkulu’nun doğru söylediğini ikna için 15 köylü hadisesinin Tanrıkulu’nun bizzat içinde olduğu, avukatlığını yaptığı bir hadise olarak takdim ediyor. Ancak bu yazının devamında, “9 Ekim 1993 yılında sözde askerler Kulp’un Alaca Köyü’nü basar, 11 köylüyü PKK’ya yardım yataklık yaptığı gerekçesiyle alıkoyarlar, iki hafta boyunca ağır işkenceler yaparlar. Bir süre aileleri gözaltında tutulan yakınlarına yemek götürürler. İki hafta sonra 11 köylünün yakınlarına ‘Artık yemek getirmeyin’ denir. Askerler 11 kişiyi helikopterlere bindirip bölgeden uzaklaşırlar. O 11 kişiden bir daha haber alınamaz” ifadelerini kullanıyor.
15 köylünün askerler tarafından helikopterlerden atıldığı, savaş uçaklarının köyleri bombaladığı açıkça FETÖ ve PKK terör örgütü mensuplarının Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmaya yönelik bir psikolojik harp jargonu veya söylemi sanırım. Sezgin Tanrıkulu da ‘Bu konularda AİHM kararı var’ derken açıkça yalan söylüyor. Zira sanki AİHM kararında, “Helikopterden köylülerin atıldığı tespit edilmiştir. Köyler savaş uçaklarınca bombalanmış” şeklinde bir hüküm varmış gibi algı operasyonu yapılıyor. AİHM bu iddialar karşında aldığı kararlarda, “bu yöndeki iddialar, yeterince araştırılmamıştır” tespitinde bulunuyor.
SİHALAR PKK’YI VURDU, SES CHP’DEN GELDİ
PKK’ya yakınlığıyla bilinen CHP’li vekil Sezgin Tanrıkulu, terörle mücadelede silahlı insansız hava araçlarının kullanılmasına karşı çıktı. Örgüt elebaşı Karayılan da SİHA’ların kendilerini tavşan gibi avladığını itiraf etmişti. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, terör örgütüne ağır darbeler indiren Silahlı İnsansız Hava Araçları’ndan (SİHA) rahatsız olduğunu söyledi. Terörle mücadele edileceğini, ancak bunun hukuk kuralları içinde, insanların yaşam hakkını gözetecek şekilde olması gerektiğini belirten Tanrıkulu, “Eskiden JİTEM vardı, şimdi aynı görevi SİHA’lar yapıyor. Böyle yöntem hukuk devletinde olmaz ancak savaşta olur; savaşın da kuralları var” demişti.
SEZGİN TANRIKULU ABD VE İSRAİL’E Mİ HİZMET EDİYOR?
SİHA’lardan rahatsızlık duymak terörün aleni bir şekilde arkalanmasıdır. En etkili silahlarımızdan biri olan SİHA’dardan rahatsızlık duyan Tanrıkulu’nun kime hizmet ettiği ortada. Bundan bir tek Tanrıkulu değil, ABD rahatsız, İsrail rahatsız! Terör örgütleri üzerinden Türkiye’yi terbiye etmeye çalışan devletler rahatsız...Tanrıkulu’nun terörle mücadeleden rahatsızlık duyması ve en önemlisi Türkiye’nin elindeki etkili silahtan rahatsızlık duyması kendini konumlandırdığı yer itibariyle manidardır. CHP tavrını açıkça ortaya koymalı. Terör örgütlerinin hamisi bir parti mi olacaklar, yoksa terör örgütleriyle mücadele eden kendi devletlerinden mi yana olacaklar? Silahlı hava araçlarından rahatsızlık duyan bir insanın bu ülkeye aidiyeti sorgulanır. Hangi güç odaklarının değirmenine su taşıdığı sorgulanır. CIA ajanı Sezgin Bey kimin kolu olduğunu bu tepkisiyle bir kez daha ortaya koymuş bulunuyor. Biz terör örgütlerinin tümünü düşman olarak görürüz. Arkalarındaki devletlerin de düşmanlığını biliriz. Dolayısıyla terör örgütlerinin değirmenine su taşıyan her tür açıklamayı bu ülkeye ve bu millete ihanet sayarız. Herkes safını net bir şekilde ortaya koymalı. Böyle, adalet diyerek, hukuk diyerek kendilerini kamufle etmeye kalkışmamalıdır.
Söz konusu iddia tüm dünyada fırtına koparan Wikileaks belgelerinden. Türk medyasının nerdeyse tamamı CHP’de fırtına koparan o belgelere ulaştı. Daha önce hakkında “Gölge CIA” olarak bilinen Stratfor belgeleri yayınlanan ve “TR 705” kodu taşıdığı için eleştirilere konu olan CIA ajanı Sezgin Tanrıkulu’yla ilgili Wikileaks’te bugüne kadar gündeme gelmeyen ABD’ye ait resmi belgeler de var. Kamuoyuna ve medya dünyasına yayılan bu belgeler incelendiğinde Sezgin Tanrıkulu’nun CIA ajanı olduğu neredeyse kesinleşti.
ABD’li diplomatlar ile Tanrıkulu’nun görüşmelerinin not edildiği ABD Dışişleri Bakanlığı evraklarındaki dikkat çekici ifadeler, Tanrıkulu hakkında “CIA ajanı” iddialarına kaynak oldu. ABD bu kez de yanıltmadı. ABD’ye onlarca yıl CIA ajanı olarak hizmet eden Sezgin Tanrıkulu, ABD menfaatlerine artık bir yararı olamayacağı anlaşıldıktan sonra Wikileaks’ta deşifre edildi.