Şefaat, ahirette peygamberlerin ve şefaat yetkisi verilen diğer kimselerin, günahkâr bir müminin affedilmesi, günahı olmayanın daha yüksek derecelere ulaşması için Allah’a yalvarmaları, dua etmeleri, aracı olmaları demektir. Şefaat insanın tabiatında vardır. Dünya işlerinde daima bir vesile edinmeye çalışırız. Başımız sıkışınca güvendiğimiz birinden destek ve yardım isteriz.
İnsanın bir desteğe, bir vesileye en fazla muhtaç olacağı gün hiç şüphesiz kıyamet günüdür, mahşer meydanıdır. Orada bunalacak, terleyecek, korkudan titreyecek, eşinden dostundan yardım isteyecek, uzanacak bir el arayacaktır.
Kur’an ve Sünnet’ten öğrendiğimize göre, dünya hayatında olduğu gibi ahirette de destekçi ve şefaatçiler olacaktır. Âyet-i kerimede, “O gün, Rahmân’ın şefaat izni verip sözünden razı olduğu kimselerden başkasının şefaati fayda vermez” (Tâhâ 20/109) buyrulmak suretiyle Cenâb-ı Hakk’ın izin verdiklerinin ahirette şefaat hakkı olduğuna işaret edilmiştir.