Günahlar nefs-i emmâreden kalbe akar. Haset, kin gibi günahlar kalpte yer edince insanı düşmanlığa sevkeder. Bu düşmanlık ferdi katil olmaya, toplumları da başka topluluklara karşı kıyıcı ve sömürücü olmaya kadar götürür. İnsanı gıybet ve dedikoducu yapar. İnsanların gıybetini yapmak ve adam öldürme günahı bir toplumda hep kalplerin bozulmasıyla meydana gelir. Toplumun fertleri birbirine düşer. İş kan davalarına kadar büyür, nesillerden nesillere sirayet eder. Böylece insanoğlunun kalbinde başlayan bir günah, insanları bölen ve birbirine düşman eden büyük bir fitneye dönüşür.
Belalarla Karşılaşınca
İnsanlar pek çok musibet, sıkıntı ve mihnetlerle karşılaşırlar. Allah Teâlâ’ya olan yakınlıkları derecesinde bela ve musibetlere uğrarlar. Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyuruyor: “İnsanlar arasında en çok belaya uğrayanlar, peygamberler, şehidler ve sırasıyla Allah’a yakın olanlardır.” (Buhârî; İbn Mâce; Ahmed; Hâkim). Her türlü sıkıntı ve musibet karşısında ne yapmamız gerektiğini de birçok âyette Allah Teâlâ şöyle bildiriyor: “Sabreder ve takva gösterirseniz, muhakkak ki bu, işlerin en değerlisidir.”