pendik escort bayan
https://www.ozmenpc.com/masaustu-pc-oyuncu
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

Ne bölge ülkeleri ne de bölgeye dışarıdan gelenler bu güce ve etkinliğe sahiptir.

1- Coğrafyanın en zinde gücü sahaya indi. Türkiye; sınırlarının yakın halkasında ve daha geniş halkada şu an en büyük ve en zinde güçtür ve küresel etkileri tahmin edilenden çok çok fazladır. Ne bölge ülkeleri ne de bölgeye dışarıdan gelenler bu güce ve etkinliğe sahiptir. Bundan sonra olma ihtimalleri çok daha düşük olacaktır. Çünkü rüzgâr çoktan yön değiştirmiştir ve bu böyle devam edecektir. Libya’da, Somali’de, Balkanlar’da, Basra Körfezi’nde, Hint Okyanusu’nda, Afrika’nın neredeyse tamamında bu gücü ve zindeliği sahaya yansıtmışken, Güney Asya’dan Atlantik kıyılarına kadar savunma araçlarını ve teknolojisini seferber etmişken, Türkiye’nin sınırlarının sıfır noktasında zaafa uğrayacağını sananlar büyük bir siyasi körlük yaşadı, yaşıyor. Çok büyük bir hesap hatası yaptı, hâlâ yapıyor. SURİYE’NİN YENİ HÂKİMLERİ, ZİNDE GÜÇLERİ SAHAYA İNDİ 2- Türkiye’nin eğittiği, donattığı aktörler, askeri birimler, yerel unsurlar da aynı şekilde Suriye’nin en zinde güçleridir. Hangi formatta olursa olsun, Türk Silahlı Kuvvetleri eğitim ve disiplininden geçmiş, silah unsurlarıyla donatılmış yapılar bütün güçleriyle daha yeni sahaya indi. “Suriye’nin yeni hâkimleri” olarak, bu ülkeyi bütünleştirebilecek yegâne güç olarak sahnede yerini alacak. İran’ın yıpranmışlığı, Rusya’nın Ukrayna sıkıntıları, Şam yönetiminin tükenmişliği, çaresizlikleri de hesaba katılırsa, Suriye’nin geleceği için doğru tahminlerde bulunulabilir. İRAN SURİYE’YE ÇÖKTÜ, İŞGAL ETTİ. ‘İSRAİL’LE HESAPLAŞMA’ PALAVRASI! 3- İran aslında Suriye’deki rejimine destek vermedi, Suriye’ye çöktü, bu ülkeyi işgal etti. Şii milisler ve terör örgütleri ile barbarca katliamlar yaptı, Sünnileri sürgün etti, şehirleri yok etti. Coğrafyamızın her yerinde İran’ın dokunduğu hiçbir ülke, hiçbir millet huzur bulmadı, büyük yıkımlar yaşadı. İsrail’in coğrafyaya verdiği zararla, İran’ın verdiği zarar birbiriyle yarışır hale geldi. Suriye’yi mahveden de İran oldu. Rejimi rehin aldı, Suriye’yi rehin aldı, “İsrail’le hesaplaşma” palavrasıyla kitleleri uyuttu ve bu ülkeyi korkunç bir yıkıma sürükledi. “ABD-İSRAİL OYUNU” SÖYLEMİ: O ZAMAN ABD-İRAN TEZLERİ NİYE BU KADAR ÖRTÜŞÜYOR? Ama İran’ın gücü bütün bölgede zayıfladı. Kendi içinde bile. Suriye’deki bu zayıflamanın dramatik sonuçlarını şimdi görüyoruz. Kendilerini “Suriye’nin hâkimi” olarak görenler, muhalifler karşısında varlık gösteremedi. Şehirleri, kasabaları, köyleri terk etti. “Bölgesel İran” tezlerinin çöküşünü en çarpıcı biçimde şu an Suriye’de görüyoruz. “ABD-İsrail oyunu” sloganının arkasına gizlenip, Batı’nın işgallerini bölgeye taşıyan İran, Türkiye dâhil, bölge ülkelerinin tamamını büyük sıkıntılara soktu. Hâlâ, İran tezleri ile hareket eden, düşünsel ezbercilikle hareket eden Türkiye’de bile geniş bir kitle var. Suriye muhalefetine bakışta, ABD ile İran’ın tezleri bire bir örtüşmektedir. Hiçbir fark yoktur. HALEP NERESİ, İRAN NERESİ? MEZHEP EKSENLİ COĞRAFYA TASARIMININ ÇÖKÜŞÜ.. Suriye’de İran için yol bitti. Çünkü bir işgalciydi. Kimse “Halep’te İran’ın ne işi var” sorusunu samimiyetle sormadı ama artık sorgulanıyor. Halep, Türkiye’nin sıfır noktasıyken İran haritasının neresinde? Suriye, Türkiye’nin güneyi iken İran’la sınırı mı var? Tahran’ın mezhep eksenli coğrafya tasarımına artık bir son verilmeli. Şimdi; “Suriye hükümeti talepte bulunursa Suriye’ye asker göndereceğiz” diyor. Sanki ortada Suriye hükümeti varmış gibi. Rehin aldıkları, işgal ettikleri bir ülkeyi yıllardır mahvedenler kendileri değilmiş gibi. Bu azgınlığın artık bir sınırı olmalı. Eğer böyle bir şey yaparlarsa, 2016’daki gibi katliam yapmayı planlıyorlar demektir. Buna asla izin verilmemeli. ŞAM REJİMİNİN ÇÖKÜŞÜ. SURİYE ASKERİ UMUTSUZ. BU YÜZDEN SAVAŞMIYOR. Artık Şam rejimi çöktü diyebiliriz. Suriye halkının Beşşar Esad ve kadrosunun Suriye’nin bütünlüğünü sağlayabileceğine inancı kalmadı. Halep ve birçok bölgede Suriye askerinin silahlarını bırakıp çekilmesinin nedeni işte bu inanç bitişidir. Tankları bırakıp kaçıyorlar. Uçakları, topları, füzeleri bırakıp kaçıyorlar. Silahlarını bırakıp kaçıyorlar. Askeri üsleri, havaalanlarını, mühimmat depolarını savunmuyorlar bile. Savaş istemiyorlar. Yorulmuşlar, bıkmışlar, çökmüşler. Umutsuzlar. Buradan bir yere varılamayacağını onlar da görmüşler. İran’ın ihtiraslarının onları kurtarmayacağını onlar da anlamışlar. LAZKİYE, TARTUS’TA BELKİ… SON BİR ŞANS VERİLDİ. Böyle bir çöküşün üzerine bir şey inşa edilemez. Bu çürümüş yapı ayağa kaldırılamaz. Şam/Baas düşüncesi ile bir Suriye geleceği olamaz. Onlar bu fırsatı kaçırdı. Defalarca teklifler götürüldü, öneriler yapıldı, “Suriyeli” ortaklığı üzerinden bir dönüşüm önerildi. Reddettiler. İstihbarat devleti, azınlık rejimi olarak her şeye hâkim olacaklarını sandılar. Baas düşüncesi işte böyle hastalıklı bir düşüncedir. Ama her şeyi kaybettiler. Lazkiye, Tarsus’ta kalabilirlerse onlar için büyük şans olur. Bu bile tehlikeli. Şu an kendilerine son bir fırsat sunuluyor. Son bir umut sunuluyor. “İran’ı boş verin kendi halkınızla barışın, Suriye’yi bütünleştirmek için hareket geçin, masaya oturun” deniyor. Eminim bunu kullanmayacaklar, kullanamayacaklar. İran buna yine engel olacak. Suriye yönetimi, Türkiye’nin uzattığı eli tutmalı. Beşşar Esad için bu son şans. Masaya oturmalı, Suriye bütünlüğünü Türkiye ile güvenceye almalı. Çünkü Türkiye dışında hiçbir ülke Suriye’yi bir arada tutamaz, koruyamaz. Sadece Türkiye, bütün samimiyeti ile bunu böyle algılar, böyle hareket eder. ÜÇ KOLDAN İLERLEME. SURİYE SİL BAŞTAN YENİDEN TANIMLANIYOR 1- Suriye sil baştan yeniden tanımlanıyor, tanımlanacak. 13 yıldır çözülemeyen kriz, sıfırdan ele alınıyor, taraflar yeniden formatlanıyor, güç fotoğrafı yeniden çekiliyor. Buna bağlı olarak da herkes sahaya iniyor. Muhalifler üç koldan hareket ediyor. Halep’ten sonra Hama/Şam ve Lazkiye/sahil tarafı ile Münbiç ve Fırat’ın doğusu yönünde. Başarı şansı var ama bu haftadan itibaren ABD, İsrail, İngiltere, Rusya, Suudi Arabistan, BAE, tabii ki İran baskılarını artıracak. Bu arada Rusya’nın güçlerinin bir bölümünü çekmesi, endişe edilen büyük hava saldırıları yapmaması, her ne kadar siyasi olarak rejime desteğin devam ettiğini açıklasa da, hava, kara unsurlarını geri çekmesi, yerini değiştirmesi dikkat çekici. Hatta Tartus’taki gemileri bile çektiği iddiaları var. Elbette Rusya’nın, ABD ve Avrupa ile neredeyse “nükleere varan” büyük krizin etkisini düşünmek lazım. HERKES ONLARLA MASAYA OTURACAK Artık şu bilinmeli; Rejimin değil, muhalefetin Suriye’yi birleştirme gücü var. Herkes “onlarla masaya oturmak” zorunda kalacağı gerçeği ile yüzleşmeli. Ama bu engellenirse ülke tamamen bölünür. Ve parçalanmanın adresi Halep ve Şam değil, Fırat’ın doğusudur. Zaten savaşı başlatan ana amaç da buydu. Bu aşamada, Rusya’nın akıllı davranıp Esad rejiminden yüz çevirmesi, İran’ın aklına uymaması, muhaliflerle diyalog başlatması gerekiyor. Yoksa Suriye’de hiçbir zeminde tutunamaz. İran mezhep bağnazlığı yüzünden Suriye’nin en büyük kaybedeni olacaktır. SON HEPASLAŞMA FIRAT’IN DOĞUSUNDA! Ama; son hesaplaşma Fırat’ın doğusunda olacak. Ne yaparsa yapsın, ABD ve İsrail, bu bölgede bir “harita parçalanması” gerçekleştiremeyecek. Her ne senaryo olursa olsun, ülkenin bölünmesine asla izin verilemez. Suriye’nin parçalanması Türkiye’nin parçalanmasını başlatır. ABD’nin hep tek bir amacı vardı; ülkeyi parçalamak, bir bölümü üzerinde başka bir harita çizmek. Türkiye’nin en büyük öfkesi de buradan. Bu yüzden, muhaliflerin, rejimin, PKK/YPG’nin sahadaki çatışmalarına şimdi “devletlerin çatışması, güç hesaplaşması” daha da eklenecek. TÜRKİYE DURMAMALI! İşte bu yüzden coğrafyanın zinde gücü Türkiye, asla geri adım atmamalı, asla durmamalı, asla masalar oyunlarına gelmemeli, asla “içeriden durdurma, yavaşlama, olamama” yöntemlerine kapı açmamalı. İçeriden ve dışarıdan yürütülen o kirli hesapları bozmalı.
Ekleme Tarihi: 05 Aralık 2024 - Perşembe

Ne bölge ülkeleri ne de bölgeye dışarıdan gelenler bu güce ve etkinliğe sahiptir.

1- Coğrafyanın en zinde gücü sahaya indi. Türkiye; sınırlarının yakın halkasında ve daha geniş halkada şu an en büyük ve en zinde güçtür ve küresel etkileri tahmin edilenden çok çok fazladır. Ne bölge ülkeleri ne de bölgeye dışarıdan gelenler bu güce ve etkinliğe sahiptir. Bundan sonra olma ihtimalleri çok daha düşük olacaktır. Çünkü rüzgâr çoktan yön değiştirmiştir ve bu böyle devam edecektir. Libya’da, Somali’de, Balkanlar’da, Basra Körfezi’nde, Hint Okyanusu’nda, Afrika’nın neredeyse tamamında bu gücü ve zindeliği sahaya yansıtmışken, Güney Asya’dan Atlantik kıyılarına kadar savunma araçlarını ve teknolojisini seferber etmişken, Türkiye’nin sınırlarının sıfır noktasında zaafa uğrayacağını sananlar büyük bir siyasi körlük yaşadı, yaşıyor. Çok büyük bir hesap hatası yaptı, hâlâ yapıyor. SURİYE’NİN YENİ HÂKİMLERİ, ZİNDE GÜÇLERİ SAHAYA İNDİ 2- Türkiye’nin eğittiği, donattığı aktörler, askeri birimler, yerel unsurlar da aynı şekilde Suriye’nin en zinde güçleridir. Hangi formatta olursa olsun, Türk Silahlı Kuvvetleri eğitim ve disiplininden geçmiş, silah unsurlarıyla donatılmış yapılar bütün güçleriyle daha yeni sahaya indi. “Suriye’nin yeni hâkimleri” olarak, bu ülkeyi bütünleştirebilecek yegâne güç olarak sahnede yerini alacak. İran’ın yıpranmışlığı, Rusya’nın Ukrayna sıkıntıları, Şam yönetiminin tükenmişliği, çaresizlikleri de hesaba katılırsa, Suriye’nin geleceği için doğru tahminlerde bulunulabilir. İRAN SURİYE’YE ÇÖKTÜ, İŞGAL ETTİ. ‘İSRAİL’LE HESAPLAŞMA’ PALAVRASI! 3- İran aslında Suriye’deki rejimine destek vermedi, Suriye’ye çöktü, bu ülkeyi işgal etti. Şii milisler ve terör örgütleri ile barbarca katliamlar yaptı, Sünnileri sürgün etti, şehirleri yok etti. Coğrafyamızın her yerinde İran’ın dokunduğu hiçbir ülke, hiçbir millet huzur bulmadı, büyük yıkımlar yaşadı. İsrail’in coğrafyaya verdiği zararla, İran’ın verdiği zarar birbiriyle yarışır hale geldi. Suriye’yi mahveden de İran oldu. Rejimi rehin aldı, Suriye’yi rehin aldı, “İsrail’le hesaplaşma” palavrasıyla kitleleri uyuttu ve bu ülkeyi korkunç bir yıkıma sürükledi. “ABD-İSRAİL OYUNU” SÖYLEMİ: O ZAMAN ABD-İRAN TEZLERİ NİYE BU KADAR ÖRTÜŞÜYOR? Ama İran’ın gücü bütün bölgede zayıfladı. Kendi içinde bile. Suriye’deki bu zayıflamanın dramatik sonuçlarını şimdi görüyoruz. Kendilerini “Suriye’nin hâkimi” olarak görenler, muhalifler karşısında varlık gösteremedi. Şehirleri, kasabaları, köyleri terk etti. “Bölgesel İran” tezlerinin çöküşünü en çarpıcı biçimde şu an Suriye’de görüyoruz. “ABD-İsrail oyunu” sloganının arkasına gizlenip, Batı’nın işgallerini bölgeye taşıyan İran, Türkiye dâhil, bölge ülkelerinin tamamını büyük sıkıntılara soktu. Hâlâ, İran tezleri ile hareket eden, düşünsel ezbercilikle hareket eden Türkiye’de bile geniş bir kitle var. Suriye muhalefetine bakışta, ABD ile İran’ın tezleri bire bir örtüşmektedir. Hiçbir fark yoktur. HALEP NERESİ, İRAN NERESİ? MEZHEP EKSENLİ COĞRAFYA TASARIMININ ÇÖKÜŞÜ.. Suriye’de İran için yol bitti. Çünkü bir işgalciydi. Kimse “Halep’te İran’ın ne işi var” sorusunu samimiyetle sormadı ama artık sorgulanıyor. Halep, Türkiye’nin sıfır noktasıyken İran haritasının neresinde? Suriye, Türkiye’nin güneyi iken İran’la sınırı mı var? Tahran’ın mezhep eksenli coğrafya tasarımına artık bir son verilmeli. Şimdi; “Suriye hükümeti talepte bulunursa Suriye’ye asker göndereceğiz” diyor. Sanki ortada Suriye hükümeti varmış gibi. Rehin aldıkları, işgal ettikleri bir ülkeyi yıllardır mahvedenler kendileri değilmiş gibi. Bu azgınlığın artık bir sınırı olmalı. Eğer böyle bir şey yaparlarsa, 2016’daki gibi katliam yapmayı planlıyorlar demektir. Buna asla izin verilmemeli. ŞAM REJİMİNİN ÇÖKÜŞÜ. SURİYE ASKERİ UMUTSUZ. BU YÜZDEN SAVAŞMIYOR. Artık Şam rejimi çöktü diyebiliriz. Suriye halkının Beşşar Esad ve kadrosunun Suriye’nin bütünlüğünü sağlayabileceğine inancı kalmadı. Halep ve birçok bölgede Suriye askerinin silahlarını bırakıp çekilmesinin nedeni işte bu inanç bitişidir. Tankları bırakıp kaçıyorlar. Uçakları, topları, füzeleri bırakıp kaçıyorlar. Silahlarını bırakıp kaçıyorlar. Askeri üsleri, havaalanlarını, mühimmat depolarını savunmuyorlar bile. Savaş istemiyorlar. Yorulmuşlar, bıkmışlar, çökmüşler. Umutsuzlar. Buradan bir yere varılamayacağını onlar da görmüşler. İran’ın ihtiraslarının onları kurtarmayacağını onlar da anlamışlar. LAZKİYE, TARTUS’TA BELKİ… SON BİR ŞANS VERİLDİ. Böyle bir çöküşün üzerine bir şey inşa edilemez. Bu çürümüş yapı ayağa kaldırılamaz. Şam/Baas düşüncesi ile bir Suriye geleceği olamaz. Onlar bu fırsatı kaçırdı. Defalarca teklifler götürüldü, öneriler yapıldı, “Suriyeli” ortaklığı üzerinden bir dönüşüm önerildi. Reddettiler. İstihbarat devleti, azınlık rejimi olarak her şeye hâkim olacaklarını sandılar. Baas düşüncesi işte böyle hastalıklı bir düşüncedir. Ama her şeyi kaybettiler. Lazkiye, Tarsus’ta kalabilirlerse onlar için büyük şans olur. Bu bile tehlikeli. Şu an kendilerine son bir fırsat sunuluyor. Son bir umut sunuluyor. “İran’ı boş verin kendi halkınızla barışın, Suriye’yi bütünleştirmek için hareket geçin, masaya oturun” deniyor. Eminim bunu kullanmayacaklar, kullanamayacaklar. İran buna yine engel olacak. Suriye yönetimi, Türkiye’nin uzattığı eli tutmalı. Beşşar Esad için bu son şans. Masaya oturmalı, Suriye bütünlüğünü Türkiye ile güvenceye almalı. Çünkü Türkiye dışında hiçbir ülke Suriye’yi bir arada tutamaz, koruyamaz. Sadece Türkiye, bütün samimiyeti ile bunu böyle algılar, böyle hareket eder. ÜÇ KOLDAN İLERLEME. SURİYE SİL BAŞTAN YENİDEN TANIMLANIYOR 1- Suriye sil baştan yeniden tanımlanıyor, tanımlanacak. 13 yıldır çözülemeyen kriz, sıfırdan ele alınıyor, taraflar yeniden formatlanıyor, güç fotoğrafı yeniden çekiliyor. Buna bağlı olarak da herkes sahaya iniyor. Muhalifler üç koldan hareket ediyor. Halep’ten sonra Hama/Şam ve Lazkiye/sahil tarafı ile Münbiç ve Fırat’ın doğusu yönünde. Başarı şansı var ama bu haftadan itibaren ABD, İsrail, İngiltere, Rusya, Suudi Arabistan, BAE, tabii ki İran baskılarını artıracak. Bu arada Rusya’nın güçlerinin bir bölümünü çekmesi, endişe edilen büyük hava saldırıları yapmaması, her ne kadar siyasi olarak rejime desteğin devam ettiğini açıklasa da, hava, kara unsurlarını geri çekmesi, yerini değiştirmesi dikkat çekici. Hatta Tartus’taki gemileri bile çektiği iddiaları var. Elbette Rusya’nın, ABD ve Avrupa ile neredeyse “nükleere varan” büyük krizin etkisini düşünmek lazım. HERKES ONLARLA MASAYA OTURACAK Artık şu bilinmeli; Rejimin değil, muhalefetin Suriye’yi birleştirme gücü var. Herkes “onlarla masaya oturmak” zorunda kalacağı gerçeği ile yüzleşmeli. Ama bu engellenirse ülke tamamen bölünür. Ve parçalanmanın adresi Halep ve Şam değil, Fırat’ın doğusudur. Zaten savaşı başlatan ana amaç da buydu. Bu aşamada, Rusya’nın akıllı davranıp Esad rejiminden yüz çevirmesi, İran’ın aklına uymaması, muhaliflerle diyalog başlatması gerekiyor. Yoksa Suriye’de hiçbir zeminde tutunamaz. İran mezhep bağnazlığı yüzünden Suriye’nin en büyük kaybedeni olacaktır. SON HEPASLAŞMA FIRAT’IN DOĞUSUNDA! Ama; son hesaplaşma Fırat’ın doğusunda olacak. Ne yaparsa yapsın, ABD ve İsrail, bu bölgede bir “harita parçalanması” gerçekleştiremeyecek. Her ne senaryo olursa olsun, ülkenin bölünmesine asla izin verilemez. Suriye’nin parçalanması Türkiye’nin parçalanmasını başlatır. ABD’nin hep tek bir amacı vardı; ülkeyi parçalamak, bir bölümü üzerinde başka bir harita çizmek. Türkiye’nin en büyük öfkesi de buradan. Bu yüzden, muhaliflerin, rejimin, PKK/YPG’nin sahadaki çatışmalarına şimdi “devletlerin çatışması, güç hesaplaşması” daha da eklenecek. TÜRKİYE DURMAMALI! İşte bu yüzden coğrafyanın zinde gücü Türkiye, asla geri adım atmamalı, asla durmamalı, asla masalar oyunlarına gelmemeli, asla “içeriden durdurma, yavaşlama, olamama” yöntemlerine kapı açmamalı. İçeriden ve dışarıdan yürütülen o kirli hesapları bozmalı.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.